50K Özel bölüm 3

1.1K 95 64
                                    

Hayatım boyunca düşmüştüm.
Tekrar tekrar.
Bazen o kadar şiddetli düşüşlerim olmuştu ki bir daha kalkamam sandığım anlar da vardı içlerinde.

Sevdiklerimi çok sevmiş fark edilmek istediklerimin gözünün kenarına bile değmediğimi düşünmüştüm. Sonra en sevdiğim insanları kaybetmiş, bocalamış ancak yine bir şekilde her şeye rağmen toparlanmıştım.

Bütün bu kırılmaz döngünün ortasına tek bir kişiyi yerleşmiştim ellerimle, Jeon Jungkook'u.
Bir hoşlanma küçük bir kartopunun yuvarlanıp çığa dönüşmesine sebep olmuştu.
Gözlerimin dönüp dönüp onu aradığı her yerde göğüs kafesim kalbimle büyük bir tartışmaya girişmişti.

Öyle birine aşık olmuştum ki, zihnime sızdığı anda her şeyi unutturuyordu bana.
Soğuk bir kış günü, kiraz çiçeklerinin savrulduğu bahar günlerine dönüyordu.

Artık gökyüzü benim yerime ağlamıyordu; yağmur, altında delilerce dans etmek sırılsıklam olup kahkahalara boğulmak için vardı.

Her zor ve yorucu günün sonunda katlanamayacağım ağrılara çare bulmak için ilaçlara sığınmıyor kafamı onun göğsüne yaslıyordum yalnızca sonra da mırıl mırıl anlatıyordum sorunları ve minik öpücüklerini bırakıyordu saçlarıma.

Günler ister güneşli ister kapalı olsun, bazen rüzgârlı ya da kar yağışlı fark etmiyordu bizim için. Gözlerimizin birbirine kavuşması içimin sımsıcak olmasına yetiyordu.

Uzun yürüyüşlere çıkıyorduk ve uzun cümlelere gerek kalmadan birbirimizi anlıyor bir kitapmış gibi ruhlarımızı okuyorduk.

Sözleri hiçbir zaman sivrilmiyordu bana karşı. Girdiğimiz saçma tartışmalarda mesela yavru köpek gibi dibimde bitiyordu, gereği olmayan özürleri diliyordu hiç çekinmeden.

Ona hiçbir zaman kırılmıyordum artık ama o yine de müzayedede rekor fiyata satılmış bir antika parçayı korur gibi titriyordu üstüme.

Ne kadar zaman geçerse geçsin ilgisinden sıkıldığım tek bir saniye dahi olmuyordu.
Hep daha fazlasını istiyordum onunlayken, karşılıklı otururken yanına geçmek istiyordum. Sonra sarılmak daha da yaklaşmak...

Biliyordum ki kırk hayat daha yaşasaydım yine ömrüm onunla geçsin isterdim. İster kötü ister iyi şeyler yaşayalım onunla olduktan sonra her şey üstesinden gelinebilir duruyordu.

Ve yine biliyordum ki hislerimi tamamen döksem kelimelere sonu hiç gelmeyen satırlar dolardı birer birer.
Bu yüzden iki sihirli kelimeye sığdırmıştım kalbimin tercümesini.. özgürce defalarca fısıldayabilmek içindi bunların hepsi.

"Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler."

Ne güzel anlatıyordu bu cümleler aklımdakileri, beni tekrar bu düşüncelere iten de kitabın akışı olmuştu ve biraz da benim ona kapılmaya meyilli zihnimin işiydi.
Bir girdabın içine sürüklenir gibi ama daha usulca fark etmeden dalmıştım düşüncelere.

Üstüme su sıçratarak önümde beliren Lalisa'yla adeta irkildim.
Her sene yaptığımız gibi Phuket'te kiraladığımız villaya gelmiştik, grupça.

"Chaeng güneşleneyim diye çıktın havuzdan bir saattir gölgeye kuruldun kitap okuyorsun."
Gülümseyerek sayfanın kenarına katladım ve buzlu içeceğimin yanına bıraktım. Buzlu diyordum ancak benim dalıp gittiğim süreçte hepsi çoktan erimişti.

Bu havada zaten buzları bırakın ben bile eriyip gidecek gibiydim.

"Dalmışım ya ne kızıyorsun? Hem ben girmeyeceğim artık havuza burda baya rahatım"

Burning for you// RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin