3.4

1.9K 157 81
                                    

Gözlerim hep gözlerini aradı. Biliyordu çünkü onların yeri orasıydı.

Terli yüzüme yapışmakta ısrarcı saçlarımı elimle yüzümden çekerek soyunma odasına döndüm. Antrenmanım daha şimdi bitmişti.
Havuza uğramalı mıydım?
Ya onunla karşılaşırsam ne yapacaktım?

Kendi kendime gözlerimi devirerek duşa girdim. Zaten amacım onunla görüşmekti. Sadece dışarda görüşemeyeceğimizin farkındaydım. Eğer duyduklarım doğruysa beni takip eden, açığımı yakalamak için hazır bekleyen birileri vardı.

Duşa girip hızlıca mayomu giydim. Eğer burdaysa onu kaçırmak istemiyordum. Mayo giymemin amacı da eğer karışılaşırsak duruma tesadüf izlenimi vermekti.
Kartımı okutup açılan kapılardan hızlıca içeriye girdim.
Şanslı tarafımdan kalktığım kesindi.

Ancak onu böyle görmek de istemezdim.
Nasıl unutulurdu düşünmek?
Sessiz adımlarımı atarak yanına ilerledim. Kendi dünyasına öylesine dalmıştı ki yanına oturuşumdan sonra ancak kaldırdı kafasını.

Gözleri şaşkınlıkla açılırken kurumuş dudakları aralandı. Göz altları koyulaşmış gözleri de kanlanmıştı.
Bu görüntü kelimelerin boğazıma dizilmesine sebep olurken bir süre yalnızca gözlerimle yüzünü inceleyebildim.

"Uyuyamıyor  musun?" Kafasını önüne çevirdi cevap vermek yerine. Benim de gözlerim suya dalarken her şeyi boşvermek istedim.
Hem hiçbir şey kendi suçu değildi hem de benim iyiliğim için benden saklamayı tercih edebiliyordu.
Filmlerdeki aptallar gibi davranıp uzak kalmaya ne gerek vardı?
Bütün durumu bilmesem de ona tüm kalbimle güvenirken hem ona hem kendime acı çektirmeye ne gerek vardı?

Her zaman birbiriyle bütün doğruları açıkça konuşmaya insanlara saydırırken şimdi onlar gibi davranmanın ne faydası olacaktı?

"Jungkook" dedim sakince.
"Buradaki güvenlik kameralarına ulaşabilir mi bir başkası?"
Sorumu garipseyerek bana döndü. Kaşları çatılsa da "hayır" dedi. "Burası babama ait."

Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırdım. Bunca zaman hiç bahsetmemişti. Demek bu yüzden o zaman ablanın kim olduğunu öğrenebilirim demişti.
Şimdi daha yeni anlıyordum.

Madem güvenli bölgeydi... ve burada fotoğrafımızı çekebilecek kimse yoktu.. uzanıp elini tuttum.
Bu sefer şaşkınlıkla kaşlarını kaldıran oydu.
Ne yaptığımın farkına vararak elini çekmeye çalıştı ama buna hazırlıklıydım.
"Seni yalnız bırakmak istemiyorum"

Kafasını iki yana salladı. "Bunu kabul edemem Chae.. nasıl affedebilirsin öylece?"
Ben de kafamı iki yana salladım. Öylece affetmiyorum ki. Sadece zamanla affedeceğimi biliyorum.

"Benden ne gizliyorsan anlatmak zorundasın.. sana yardımcı olmak istiyorum."

Ayağa kalkmaya çalıştığında tekrar kolundan tutup çektim.
"Jungkook seni gücümle durduramam, sözlerimle kalmanı istiyorum"
Derin bir nefes aldı. Ve geri oturdu yerine. Bu sözler kalmasına yetmişti.
"Neden uyuyamıyorsun?" Diye sordum tekrar.
"Seni üzdüm" demesiyse beklemediğim bir cevaptı.

Kırık bir nefes aldım. Kokusunu alabilecek kadar yakın oturmuyordum ona. Bu üzücü bir ayrıntıydı.

"Seni neyle tehdit ediyorlar?" Kafası hızla bana döndü. "Sen nerden biliyorsun?"
"Bu soruyu sormadın sayıyorum.. asıl anlamamam garip olurdu Jungkook."
Kafasını iki yana salladı.
"Neyle tehdit ediyorlar?"
Gözleri yüzümde oyalanırken "her şeyle" diye yanıtladı sorumu.
"Ne demek her şeyle?"

Eli uzanıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı yavaşça. "Seninle"

Her şeyi ben mi oluyorum?
Kalp atışlarım hızlanırken yüzüme yerleşmek için ısrarcı gülümsemeyi ittim bir kenara.

Burning for you// RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin