3.2

2K 159 50
                                    

"Off yine çok iyi bir şarap seçmişim, lütfen tebrik eder misiniz beni?"
Ağzını şapırdatıp kadehini elinden bırakarak saçlarını arkaya doğru attı.

"Gerçekten güzel seçim Lisa" Jennie, Lisa'yı böyle anlarda ciddiye alabilecek tek kişiydi.
Hallerine gülerken herkesin kadehine biraz daha şarap ekledim.

Jisoo çoktan çakırkeyif olmuştu. Zaten hemen olurdu. Hiç dayanıklı değildi.

"Artık aynı şirketteyiz Jichu" diyen Lisa'ya gülerek "umarım şirketinizi batırmam" dediğinde saçmalamaya başladığını fark etmiştim.

Sonra bana da dönmüş "bence yol yakınken vazgeçmeliyim" demişti.
Gözlerimi devirerek kafamı iki yana salladım.
"Vazgeçersen ablam ikimize de çok kızar, izin veremem" Bu doğruydu. Çoktan reklam firmasına haber vermişti. Yarın sözleşmeyi imzalayacaklardı ve birkaç gün sonra çekim vardı.
Kadehimi elime alarak kafamı Jennie'nin omzuna yasladım.

Hepimiz Jisoo'nun ilk oyunculuk işini kutlamak için Jennie'nin evinde toplanmıştık.
Jennie Jimin'le daha önceden yaptıkları ama önemsiz olduğunu söylediği planını iptal etmişti. Lisa da bu gece işini erteleyebileceğini söyleyerek bize katılmıştı.
Aramızda uyuyan Kai'nin kafasını okşayarak "keşke adın Kai olmasaydı" diye söylendim.
Bu isim direk aklıma o pisliği getiriyordu.

Jennie kafalarımızın konumundan dolayı bana kötü bir bakış atamamıştı ama "lütfen çocuğumu o yavşakla karıştırma! Hem onun gerçek adı başka bir şeymiş herhalde" diye beni haşlamayı ihmal etmedi. Ancak ben kafamı şaşkınlıkla omzundan kaldırmıştım.

"Nasıl yani?" Diye sordum şaşkınca. "Adı listede Kai diye geçiyor?"
Jennie de kafamı omzundan kaldırmış olduğum için rahatça omuzlarını silkti.
"Jimin öyle bir şey demişti.. tabii emin değilim. Ne oldu?"

Mırıldanarak "garip geldi" dedim sadece. Kafamı geri omzuna yaslarken Jennie'nin hâlâ şaraptan etkilenmeyen bakışlarından kaçıyordum.

Jisoo tam karşımda oturuyordu kafası baya gitmişti ama o kafayla beklenmeyecek bir dikkatle bizi dinliyordu.
Gözlerimi ondan çekip Kuma'nın yumuşak tüylerini okşayan Lisa'ya çevirdim. Ancak Jisoo'nun radarına yakalanmıştım bir kere.
Cezasını kesecekti.

"Chae.." diye girdi cümlesine. Sesinde temkinli bir tını vardı.
Gözlerimi geri ona çevirdim. Aynı zamanda kızlar da dikkatini vermişti. Bunu üstümde toplanan gözlerin ağırlığından anlamıştım.

"Sormaktan çekindim ama.." dediğinde şaşırdım. Jisoo sormaktan çekinmezdi. Ablamın aksine bir yol izlerdi.

"Jungkook'la ne konuştuğunuzu öğrenmezsem nasıl davranmam gerektiğine karar veremeyeceğim"

Jungkook'la konuşup parktan ayrıldığımda okula dönüp Jisoo'yu almıştım. Üstündeki yarı heyecan yarı gerginliğe rağmen ilk arabaya binişinde bir süre dikkatlice beni süzmüş ama o anlık sormamıştı. Olayın tazeliğinin üstümde olduğunu biliyordu çünkü.

"Biliyorsun" dedim "bunu ona da sorabilirsin"
Cevabıma ters ters bakmıştı.
Ancak Lisa araya girince hemen o an bir şey diyemedi.

"Jungkook'a fotoğrafları mı sordun?" Tayland'dayken o da aynı herkes gibi başta buna tepkimi izlemişti ama sonra gayet eğlendiğimi ve güzel zaman geçirdiğimi gördüğü için bu konuyu hiç açmamıştı.

Çünkü gerçekten üzülmemiştim. Çünkü güveniyordum.
Kesinlikle altında bir açıklama vardı. Bir sebep vardı.

Lisa'ya kafamı sallayıp, gözlerimi kadehteki şaraba baktım.
"Nişanlısıymış."

Burning for you// RoséKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin