🌓22🌗

5.7K 488 83
                                    

Necati hala beni peşin sıra sürüklerken kan içinde olan bıçağı katlayıp cebime koydum. Gözlerim kanlı elimden yeşil elbiseme kaydı. Oda kan olmuştu.

"Pusat iyi midir?" Titreyen sesime ben bile şaşırdım. Necati ile Hakanda yadırgamış olmalılarki dönüp bana kısa bir bakış atmışlardı. Daha demin adamların üstünden geçerken korkusuz olan benim şimdi sesim titriyordu.

"İyidir. Onu daha beter hallerde bulduğumuz oldu. " hastaneye gelene kadar ne ben başka bir soru sordum ne de Necati ile Hakan konuştu. Hepimizin aklında tek soru vardı. Pusat nasıldı?
"Gel Hakan boşuna sorma. Hasan direk acile indirmiştir. " buraya ilk defa gelmedikleri burdan bile belli oluyordu. Yüreğim korkuyla sıkışırken ileride ayakta dikilen ikiliyi gördüm. Hasanla Yasemin acilin içine girmek yerine kapısının önünde bekliyorlardı. Kolumu Necatiden kurtarıp geri kalan kısmı koşarak aştım. Acilin odasına girmemle adımlarım durdu.

Pusat haricinde başkalarıda sedyelerde yatıyordu. Gözlerim tanıdık bedeni aradı. Fazla değil sadece bir kaç sedye uzağımdaki adamı gördüm. Gözleri kapalı yatan adamın başında doktor ve hemşireler vardı. Arkamdan gelen adım seslerini umursamadan ona doğru koştum. Yüzündeki kan bile çekilmişti.

"Durumu nasıl doktor?" Beni umursamadan işine devam eden adama öfkeyle baktım. Bir soru sordum. Pusata doğru elimi uzatıyordum ki bileğimi tuttu. Gözlerim kaşları çatık yaşlı doktora kaydı.

"Sende mi yaralısın?" Gözleri elbisemdeki kana kaydı. Başımı iki yana salladım. Adam aldığı cevaptan memnun şekilde işine devam etti. Bende havada kalan elimi kendime doğru çektim. "O zaman arkadaşlarınıda al ve dışarıda bekle. Zaten yerimiz küçük. " aksi doktora boş gözlerle baktım. Hiç-bir kuvvet beni buradan çıkaramaz. Kafamı çevirip arkamdaki dörtlüye baktım.

"Siz dışarıda bekleyin. Ben Pusatın başında beklerim. " onaylar mırıltılar çıkaran dörtlü gerisin geri çıktılar. Pusatın başında beklememin üstünden on beş dakika geçmişti ki doktorun işi bitti. Dönüp bana ters bakışlar atarak arkasındaki hemşireler ile acil çıkışına ilerlediler ancak içeri giren adamlara baktım. Biri karın boşluğuna bıçak sapladığım adam diğeride bana tokat atıp saçlarımı koparmaya çalıştığı için elini kestiğim adamdı.

Doktor onları hızla sedyeye alırken ayakta durmakta zorlanan esas adama yapmacık bir gülüş atıp el salladım. Gözleri irileşen adam hızla gözlerini kaçırdı. Bende onlara bakmayı kesip Pusata döndüm yeniden. Yüzünün bir çok yerinde kızarıklık vardı. Kaşıyla dudağının kenarı patlamış ve yüzüne tuhaf bir şekilde yakışmıştı. Onu daha serseri göstermişti. Bu düşünceme gülümsedim. Başı sargıyla sarılmış olduğu için orayla fazla ilgilenmeden üstüne örtülen beyaz çarşafı aşağı doğru sıyırdım. Çıplak olduğunu açıkta kalan omuzlarından anladığım için karşımdaki görüntüyü yadırgamadım. Gözlerim göğsü ve karnı arasında gidip gelmeye başladı.

Benim bedenimdeki izlere benzeyen bir kaç izi vardı. Ancak onunkiler benimkine göre daha silik. Sedyede ondan arta kalan yere oturdum. Daha yakından bakmak istiyordum.

"Sen yaralı ben yaralı. Nasıl olacağız?" En büyük ize kaydı gözlerim. Yanından başlayan iz kasıklarına doğru iniyordu ancak ben iç çamaşırından dolayı gerisini göremiyorum. Sanki biri bıçağını Pusatın üstünde denemiş gibi. Sertçe yutkunup karnındaki kızarıklığa baktım. Bunun sonu canını yakacak bir morarma olacak biliyorum. Kaç defa karnına tekme atmışlardır acaba.

"Bu kan kime ait. " gözlerim ışık hızıyla Pusatın gözlerine değdi. Yarı baygında olsa gözlerini açmıştı. Sorduğu soruyu umursamadan konuştum.

"İyi misin? Bak bir yerin acıyorsa söyle. İstersen doktorda çağırırım. " heyecanla ayaklanan beni durdurmak için parmaklarını bileğime doladı. Yerime geri oturup ona baktım.

Geçmişin Hırsızı~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin