🌗43🌓

5K 437 245
                                    

Gözlerime değen yeşiller en az benim kadar şaşkındı. Hatta öyle bir ifadeyle bakıyorduki benim burada ne işim var dermiş gibi. Belliki Şahmeran onunda hafızasını silmemiş.

"Oğlum geldin mi?" Yanımdaki kadına bakmamak için kendimi zorladım ve Serdara bakmaya devam ettim. Gözleri hiç tanımadığı insanlarda dolandı ve en son bana yarı sarılı olan Pusatta kaldı. Kısılan gözleriyle inceliyordu. "Oğlum. " cevap alamayan Şahmeran yeniden seslendi. Serdarın yeşillerindeki şaşkınlık yok oldu ve gözleri hızla Şahmerana kaydı.

"Geldim anne. " irkilmeme engel olamadım. Şahmeran Serdarı yönlendiriyordu. Ya bende de böyle bir şey yaparsa ve ben hiç fark etmezsem.

"Sevgilim. Niye habire irkilip duruyorsun?" Endişeyle bana bakan Pusata duygularımı belli etmemek için boş gözlerle baktım.

"Siz kahvaltı edin. Abimin özel bir mevzu konuşması gerekiyordu. Onu konuşup gelelim. " Nurten abla (anne)de dediğimi duymuş oğluna kısa bir bakış atmıştı. Pusatsa gözlerini hala kahvelerimden ayırmamıştı. Sanki bendeki tuhaflığın ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.

"Bende ailedenim. " dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım. Dur bir Pusat zaten daha dakikalar önce kocam olduğunu öğrendim. Nurten abla oğlunun gitmeyeceğini anlayınca koluna dokunup bakışmamızı böldü.

"Gel oğlum. Belliki Serdar için önemli. " Pusat kolunu geri çekip bana ters bir bakış attı ve tek kelime etmeden hızlı adımlarla odadan çıktı. Nurten anneyse  bana kaçamak bakışlar atıp utançla gülümseyerek çıktı odadan.

"Gelirken kapıyı ört. " Serdar son anda arkasından kapıyı çekip bana doğru koşturdu. İkimizinde gözleri koltukta hanım ağa gibi oturan kadına kaydı. Halbuki daha demin yaşlı rolü yapıyordu. "Serdarın hafızasını niye silmedin? Hem senin oğlun olmak zorunda mıydı?" Dudaklarında beni tedirgin eden bir gülüş peydah oldu. Görmeyen gözleriyse odada fıldır fıldır dönüyordu.

"Ne yapacağımı sana mı soracağım?" Aldığım cevapla daha deminki cesaretim kırıldı. Hafızamı silmediği için susup oturmam gerekiyordu halbuki.

"Evet bize soracaksın. Bizim hayatlarımızla oynamaya devam edemezsin. " Serdarın aksi sesine onay verir gibi kaha salladım. Çığlık atar gibi kahkaha atması ile ikimizde irkildik. İnşallah bu sesi Pusatlar duymamıştır.

"Sırf buraya gelmek istedin izin verdim diye kendini bir şey sanma OĞLUM. " son kısmı dudaklarından çıkmamıştı ancak beynimde yankılanmıştı. Kavga ederek bir yere varamayacağımızı anlayınca kendimi tekli koltuğa attım. Bir yandanda önüme gelen saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Pusatın ve etrafımdaki insanların beni nasıl hatırladığını bilmiyorum ve bu durum benim içinde Serdar içinde sorun olur. " bu kısmı atladığını benim söylememle fark etmiş olmalıki oturduğu yerde hızla doğruldu. Açık mavi gözleriyle gözlerime kenetlenmişti.

"Atlamışım o kısmı. " yine dudakları hızla hareket etmeye başlayınca tedirginlikle bekledim. Milletin bizimle ilgili anılarını görürüz sanarken bekledigim beklediğim olmadı. Hatta vücudumda hiç-bir belirti olmadı. Beklenti dolu gözlerim Serdara kaydı. Benim aksime oldukça rahat bir şekilde arkasına yaşlanmıştı.

"Sana Şahmeran diye seslenmeyeceğiz herhalde. " sessiz ortamı bozan Serdar oldu. Şahmeranın işini bitirdiğini fark etmiş olmalı. Başımla sözde abimi onaylamaktan kendimi alamadım. Hem Şahmeran bu adamın hatırladıklarını silmediyse hala beni istiyor olduğunu mu gösterir? Kaçamak bakışlar attım. Hiçte beni seven bir adama benzemiyor. Pusat otursaydı o koltukta bana sinirli bile olsa kaçamak bakışları hep üstümde olurdu.

Geçmişin Hırsızı~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin