Fazla oyalanamadan gözlerimi kaçırıp hedefime döndüm. Sakince oynayan kadına biraz daha yaklaştım. Hareket eden kolundan bileziği almak çokta zor değil. Daha önce düğünlere gidip az çalmadım. (Gençler bu kısımlar yazarın hayal gücü. Hırsızlar koldan bilezik çalabilir mi bilmiyorum.)
"Aşkın gel karşıma. Abi kardeş oynayalım. " Aykut'la oynadığımı sanan bedenimin abisi imalı bir şekilde beni yanına çağırdı. Normalde olsa gitmezdim ancak bileziğini çalacağım kadını şüphelendirmek istemiyorum.
Yüzümü asıp benden oldukça uzun olan adamın karşısına geçtim. Fazla mutlu duruyordu. "Güzelim, küs ayrılmayalım. Oraya gidince senin için üzülmek istemiyorum. " gözlerinden bile beni sevdiği belli olan adama daha fazla bakamadım ve içimdeki tuhaf hisle gözlerimi kaçırdım. Evde de buna benzer cümle kurmuştu ancak ben cevap verme gereği görmemiştim. Rüyam belli bir yerden itibaren başlayınca neyi affetmem gerektiğini bile bilmez haldeydim. Yinede beni rahat bıraksın diye istediği yalanı söyledim.
"Benim için üzülme. Aykut defteri kapandı. " kendimden emin çıkan sesim, karşımdaki adamın rahatlamasına sebep oldu. Belli ki bu konuyu fazla kafaya takıyor. "Hani onlarla düşmandık. Neden burdalar?" derken başımla sırtı bana dönük oynayan Aykut'u işaret ettim.
"Düşman değiliz. Mahallede düşmanlık olmazda bizim aile ile onların ailesi anlaşamaz biliyorsun. Hele benle Pusat hiç anlaşamayız. Mutsuz olursun. " omuz silktim. Demek iki aile birbirini çekemediği için bedenimdeki kız sevdiği çocuğa kavuşamıyor. Türk dizisi gibi rüya görüyorum resmen.
"Neyse ben başkaları ile oynayayım. " oynayan adamı arkamda bırakıp Aykut'un annesinin karşısına çaktırmadan geçtim ve dudaklarıma uysal bir gülüş kondurdum. Kadın sadece gülümsemekle yetindi. Gözleriyse etrafta dolanıyordu. Sanki insanların bizi karşılıklı oynarken görmesinden çekiniyormuş gibi. Bunu fırsata çevirip savurduğu kolundaki bileziği kavradığım gibi çıkardım. Neyse ki bileğine hafif geniş geliyordu da çıkarması zor olmadı. Derin bir nefes verip heyecanlanan kalbimi sakinleştirmeye çalıştım. Bunu defalarca kez yapmama rağmen yine gerilmiştim.
Bileziği elbisemin cebine atıp hiçbir şey olmamış gibi oynayarak uzaklaşmaya çalıştım. Bir ara çarptığım kişi yüzünden etrafımda sarsıntıyla dönsemde kim olduğuna bakmadan kafam eğik, telaşlı adımlarla koşturdum. Etraftaki insanlar tek tük olup, müzik sesi duyulmayacak hale gelince, elimi cebime atıp bileziği yokladım ancak boş ceple karşılaşmıştım. Düşürmüş olmalıyım.
"Bunu mu arıyordun hırsız?" Duyduğum gür sesle nefes almayı kestim. Yüreğim korkuyla sıkışırken ellerim de hafif titreme başladı. Rüya bile olsa yakalanmak hep en büyük korkum olmuştu. Nedeni yakalanmam değil, sonrasında babamdan yiyeceğim dayaktı.
Usulca arkamı dönüp tanıdık, sert bakan gözlere aynı sertlik ile baktım. Havaya kaldırdığı elinde çaldığım bilezik vardı.
Kesin kalabalıkta kaçarken çarptığım bedenlerden biri onunkiydi. Başka türlü elindekini benden çalamaz."Yürü babanın yanına. " birkaç adımda yanıma gelip bileğime iri parmaklarını doladı ve kaçtığım kalabalığa doğru sürüklemeye başladı. Korkuyla bileğimi elinden kurtarmaya çalıştım ancak bulunduğum beden fazla güçsüz.
"Hangisi? " ağzımdan kaçan soruya engel olamadım. Aile fertlerinden bir tek bedenimin babasını görmemiştim. Ya rüyamda bile olsa bahsettiği baba benim gerçek babamsa. Kesin kemiklerimi kırar.
"Kardeşimi sevecek kadar aptal olduğunu biliyordum da bu kadarını beklemiyordum. " gözlerimin irileşmesine mani olamadım. Beni ifşalamak için götürüyordu. Hemde sadece babama değil herkese. Annesinin bileziğini çalmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/261936594-288-k45370.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Hırsızı~Tamamlandı~
Fiction généraleGelecekten geçmişe giden kızın hikayesi. Sıcacık aile ve mahalle hasreti çeken kız bir sabah istediği yerde gözlerini açıyor. Tek fark artık kendi bedeninde değil. Gelecekten gelen kızımızın kötü özelliklerinden biri hırsız olması. Bakalım gittiği g...