🌗27🌓

6.3K 387 142
                                    

Şaşkın halime bakıp gülümseyen adamla daha çok şaşırdım. Pusat bana gerçekten kıyamadığı için mi bu şekilde davranıyordu? Gözleri bir an olsun gözlerimden ayrılmayan adamdan utanıp gözlerimi kaçırdım. Halbuki onu altıma alırken saçlarını yolmayı bile düşünüyordum ancak böyle diyince sesimi bile çıkaramadım.

"Bana kıyamıyor musun?" Masum sorumla elini kaldırıp yanağıma koydu. Baş parmağıylada dudağıma yakın yeri okşamaya başladı. Gözleriyse hareketlerinden daha çok şey anlatıyordu.

"Sana kıyamıyorum. " yerde uzanmış olmayı umursamadan kolunu belimden geçirip kendine doğru çekti ve sıkı sıkı sarıldı. Sanki başka soru sorma dermiş gibiydi.

"Sırf kaderimsin diye mi?" Sarsılan göğsüyle kafamı kaldırıp yüzüne bakmak istedim ancak saçlarımın arasindaki eli buna mani oldu.

"Kaderim olduğunu bilmeden öncede sana kıyamıyordum. Yoksa senin için Hasanı o heriflerin elinden almazdım. Üstelik başıma gelecekleri bile bile. " belimi okşayan eli yüzünden iyice mayıştım. Ufak bir sevgi kırıntısıyla bile gevşiyorum hemen.

Bir süre ikimizde sessiz kaldık. Ne o tek kelime edip bu anı bozuyordu nede ben tek kelime ediyordum. Aklıma gelen soruyla aniden doğruldum. Hazırlıksız yakalanan adamın elleri iki yanımdan kucağına düştü. Açık kahveleri ise hızla benim koyu kahvelerimi bulmuştu.

"Hani biz daha demin şey yaptık ya. " gözlerindeki ifade yüzünden cümlenin sonuna doğru sesim kısıldı. Bütün kan yüzüme hücum ederken gözlerimi çıplak göğsüne indirdim. "Ya bu tarz bir olayda Aşkın aniden bu bedene gelirse ve. Ve. " dudaklarımı birbirine bastırıp sustum. Düşüncesi bile bedenimin sinirle kasılmasına yetti. Çenemin altına koyulan parmaklar usulca kafamı kaldırdı. Gülmemek için kendini kasan adamla göz göze gelince kaşlarım derinden çatıldı. Kıskanmam hoşuna gidiyordu resmen.

"Seninle yapamadığım şeyi kazayra onunla yaparım diye mi korkuyorsun?" Aklımı okumuştu resmen. Yinede bunu yüzüme yansıtmadım. "Elden gelen bir şey yok. Daha kimeki denk gelirse. " dişlerimi sıkıp acımadan parmaklarımı boğazına doladım. Yara içinde olmasını umursamadan hafifçe sıktım.

"Benimle oynama Pusat. " sinirden hırlayan beni umursamadı bile. Gözlerindeki intikam ateşi yanıyordu.

"Bizim evde bana yaptığın o saçma şakaya say. Ne demiştin? Yapması çok zevkli mi?" Benim taklidimi yapan adamın boynunu sinirle bıraktım. Dediğinde haklıymış bunun şakası bile güzel değil.
"Merak etme. Gözlerine bakınca bile karşımdaki insanın sen olduğunu anlarım. " hafif doğrulup çeneme dudaklarını bastırdı. Kendini geri bırakırken yüzünü acı içinde buruşturdu.

"Kalkalım. Böyle canın acıyor. " başını salladı. Üstünden kalktım. Oda fazla oyalanmadan ayaklandı. Tabi gözleri bir an olsun benden ayrılmamıştı. Sanki diyecek bir şeyi varda nasıl diyecekmiş gibiydi.

"Ya bir daha gidipte geri gelmezsen. " üzgün çıkan sesiyle ikimizde irkildik. Bu ihtimali düşünmek ikimizede acı veriyordu. "Ya sen gittiğinde ben bir çok şey için geç kaldığımdan pişman olursam. " ne ima ettiğini anlamıştım. Beni istiyordu. Bunu inkar etmek istemediğim icin dudaklarımı aralamadım bile. Çünkü bende onu istiyorum.

"Geri gelirim yine. " sanki elimdeymiş gibi konuştum. Pusat boğazını temizledi. Konuşmaya nasıl ve nereden gireceğini şaşırmış gibi duruyordu.

"Ya gelmezsen. Ben sensiz bir an bile geçirmek istemiyorum. Belkide bir dakika sonra yine gideceksin. " derin bir nefes çektim. Bu korku benide perişan ediyor. Pusat gözlerimdeki tereddütü ve korkuyu görmüş olmalıki bana doğru bir adım attı. "Bana kalsa şuan şu dakika evlenelim ancak bu cinli mevzusundan sonra evlenmemiz başını ağrıtır. Heleki millet seni Aşkın olarak bilirken. " evlilik lafıyla bile yüreğim heyecanla hopladı. Daha iki güne kadar sevgi nedir bilmeyen kız şimdi evlilik lafıyla heyecanlanıyordu. Heyecanımı belli etmemek adına boş gözlerle karşımdaki adama baktım.

Geçmişin Hırsızı~Tamamlandı~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin