"Nasılsın?" Hala kapı önünde bekleyen Pusatı umursamadan Semanın bıraktığı bardakları sudan geçirmeye devam ettim. Aniden ensemde dudaklarını hissedince kasılıp kaldım. Kolları bedenimi sarmış kafasını ensemde çekmemişti. "Ağrın var mı?" Fısıltı dolu sesine odaklanmakta bile zorlandım. Şuanda yaptığı şey çok tehlikeli. Ya biri mutfağa gelirse.
"Pusat biri gelebilir. " boynumdaki fuları hafif çekip moraran boynuma baktı. Ne tepki verdiğini bakmadığım için göremedim.
"Nefes. " ismim dudaklarından öyle bir döküldüki bardağı yıkayan ellerim bile durdu. Kalbimse bedenim aksine hızlanmıştı. "Sevgilim sorularıma cevap ver. " dudakları kulağıma yakın olmalıki dediklerini fısıltı halinde desede duymuştum.
"Evet ağrım vardı. İlaç içtim şimdi daha iyiyim. " titrek sesime karşılık karnımda duran eliyle beni kendine çevirdi. Dudaklarında paha biçilmez bir gülüş vardı.
"Sende kötüymüşsün. " en azından yemekte annesi öyle demişti. Sadece başıyla onay verdi. Sanki konuşup aramızdaki çekimi bozmak istemiyormuş gibi."Çok güzelsin. " gelen iltifatla gözlerim irileşti. Evet güzelliğimin farkındayım ancak böyle pat diye yüzüme söyleyince utandım. Gözleri yanaklarıma kayan adamın gülümsemesi büyüdü. Utanmam hoşuna gidiyor. Bir anda kendini benden uzağa attı. Daha ne oldugunu anlamadan mutfağa Hasan girdi. Gözleri ayakta dikilen Pusattan dağılmış bana kaydı. Derin bir nefes çekip yüzümdeki ifadeyi hızla sildim. Ancak Hasanın bize öfkeli bakış atmasına engel olmadı.
"İkinizle konuşacaklarım var. " Pusatla aynı anda kaşlarımızı çattık. Bizimle ne konuşabilir ki. Kalan bardakları köpüklü bırakıp masaya oturan ikiliye uydum ve bende masaya oturdum. "Gecenin bir körü ikiniz nereye gittiniz?" Yüreğim korkuyla sıkıştı. Hasan beni görmüştü. Daha doğrusu bizi görmüştü. "Gerçi bir şeyler anladım ancak bu işin sonu olmaz. Abim Aykuta izin vermedi Pusat abiye hiç izin vermez. " Hasanın bakışlarına dayanamayıp gözlerimi kaçırdım. Bu defada bana bakan Pusatla goz göze geldim. Gozleri direk bana dalmıştı.
"Abin niye bana vermiyormuş?" Dişimle dudak içimi ezdim. Pusat daha demin aramızda bir şey olduğunu dolaylı yoldanda olsa kabul etmişti. Hasanda bunu fark edip bir an bozguna uğradı. İtiraf beklemiyordu belliki.
"Abi kusura bakma ancak senin halin belli. Aykutla evlenmemesini aylak olduğu için istemedi ancak sende durum farklı. Bir mahalle senin pis işler karıştırdığını biliyor. " pis işlerden kastı hırsızlıksa bende hırsızım. Ancak Pusatın gözlerinden geçen anlık karartı ile irkildim. Benim bilmediğim işler yapmıyordu değil mi?
"Ben istedikten sonra ne sen ne de abin umrumda olmaz. " sesindeki tehlikeli tınıya kaşlarım çatıldı. Resmen Hasanı tehdit ediyordu. Daha deminki uysallığım bir anda yok oldu. Bedenimi tamamen Pusata çevirdim.
"Sen benim kardeşimi tehdit mi ettin?" Benimde sesim en az onun kadar tehdit kokuyordu. Hasana çıkıştığı gibi bana çıkışmadı. Onun yerine gözlerini Hasana dikmeye devam etti.
"Seni benden uzaklaştırmaya çalışan herkes benim için tehdit edilmeye layık. " Hasandaki bakışları yavaşça bana kaydı. Öyle bir bakış attıki ağzım boğazıma kadar kurudu. Normalde onu umursamaz dibine kadar karşı çıkardım ancak beni bu denli benimsemesi konuşmamı engelliyordu. Öz babamın bile yapmadığını yapıp benim için herkesi karşısına alıyordu.
"Abim askerden gelince senin bu tehditlerin işe yaramaz biliyorsun değil mi?" Hasan yine yersiz yükselmişti. Yanımdaki adam kasılırken masanın üstündeki eli yumruk oldu.
Şuan ağzını açıp tek kelime etmemesi benim yüzümden biliyorum. Aramızı bozmak istemiyordu."Ayağımın altında dolanma Hasan. Abinin kuyruğu olana kadar ablanın yanında ol. " işte bu Hasan için son nokta olmalıki gözlerindeki ifade kırıldı. Kaçamak gözleri beni buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Hırsızı~Tamamlandı~
General FictionGelecekten geçmişe giden kızın hikayesi. Sıcacık aile ve mahalle hasreti çeken kız bir sabah istediği yerde gözlerini açıyor. Tek fark artık kendi bedeninde değil. Gelecekten gelen kızımızın kötü özelliklerinden biri hırsız olması. Bakalım gittiği g...