Beğenmeyi ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın...
Konuşmamız bitmiş olmalıki beni öylece arkasında bırakıp yeniden tamihanenin önüne doğru adımladı. Sinirli bir gülüş atıp bende Hasana doğru yürüdüm. Babamdan sonra ilk defa birinin karşısında aciz hissediyorum ve bu sinirimi bozuyor.
"Hadi gidelim. " gözleri bir saniye bile üstümden ayrılmayan Hasan, yanına varmamla dönüp Pusata baktı. Niye konuştuğumuzu hatta ne konuşmuş olabileceğimizi sorguluyor gibiydi. Yürümeye başlarken vakit kaybetmeden sorusunu sordu.
"Ne dedi? Hem beni gönderip özel konuşacağı ne olabilir?" Meraklı çocuğa dönüp baktım. Eminim yanındaki ben değilde Pusat olsaydı soramazdı.
"Aykut ile ilgili konuştu. Rahatsız ederse söyle dedi. " kaşları derinden çatıldı. Bana inanmadığı şüpheli bakan gözlerinden belliydi.
"Bunu benim yanımdada söyleyebilirdi. " gergince ellerimi yumruk haline getirdim. Bir yanım Hasanı tersle bir daha bu konuyla ilgili soru sormasın diyor, diğer yanımsa bunu yapmak yerine yalan söyleyip kurtul diyor.
"Senin için onunla anlaştığımı bilmediğini sanıyor ondan. Sana anlattığımı bilmiyor. " bu bahane aklına yatmış olmalıki sesini çıkarmadı. Malum Aykut olayı Hasanın kırmızı çizgisiydi.
"Pusat abi tuhaf adam. " sadece bunu söylemişti. Neden diye sormak yerine adımlarımı izlemeye devam ettim. Açıkçası Pusat ile ilgili bir şeyler öğrenmek istemiyorum. Bana sadece hırsızlığı öğretse yeterli.
Aşkının babasının dükkanına geldik sonunda. Nevresim, yorgan ve benzeri şeyleri satıyordu. Gözlerim iç çamaşırların olduğu kısıma kaydı. Belliki bir çok seçeneği aynı yerde barındırmış. Çeyiz dizenler çoğunlukta geliyordur.
"Baba ben sıkıldım. " Semanın söylenmelerine dayanamayıp sinirle dişlerimi sıktım. Akşam olmasına az kalmıştı ve ben tüm gün boyunca Semanın ben sıkıldım lafını dinlemiştim.
"Eve git o zaman. Zaten yaptığın bir işte yok. " Hasanda bunalmış olmalıki öfkeyle konuştu. Yüzü asılan kız ayaklanıp babasına döndü.
"Ben gidiyorum baba. " onlar kendi aralarında konuşurken Hasana döndüm. Sanki üstünde farklı bir sinir var gibi duruyordu. Öyle yemeğinden sonra fazla gergin dolanıyordu etrafta.
"Neyin var?" Gözleri saniyelik bana döndü. Hemen ardından yeniden yorganları toplamaya devam etti. Dişimle dudağımı ezerken Aşkının babasının sesi duyuldu.
"Çocuklar ben Semayla gideyim. Sizde fazla oyalanmadan dükkanı kapatıp gelin. " Hasan kısaca başını sallamıştı. Semayla babası giderken dayanamayıp yeniden konuştum.
"Hadi ama ne oldu anlat?" Bu defa pes edip elindeki yorganı sinirle bıraktı. Ancak siniri bana değil kendisineydi. Gözlerinde sinirin yanındaki öfkeyi son anda yakaladım. Hasan bir ara öğle yemeğinde dışarı çıktı. O ara Pusat mı sıkıştırdı yoksa. Nedensizce bu düşünceye gerildim.
"Niye abim gibi cesur olamıyorum?" Gözleri dolan çocuğa irkilerek baktım. Gerçekten ağlayacak mıydı? Sinirle masaya yumruk atıp kafasını önüne eğdi. "Abim gidince onun hüsümetli olduğu herkes bana bulaşmaya başladı. " nefes aldıkça şişen göğsüne baktım. Sanki astım krizine girecekmiş gibi duruyordu. Destek vermek amaçlı koluna dokundum. Titriyordu.
"Kim sana karıştı? Abimiz yok ancak ben varım. " abim demek dilime çok yabancı gelmişti. Açıkçası kendimi tuhafta hissettim. Hasan benden uzaklaştı. Gözlerinde bana nasıl yardım edebilirsin sorusu vardı?
"Ne yapacaksın Aşkın? Gidip kardeşimi vurmayın diye yalvaracak mısın?" Çenesi titreyen çocuğa dayanamadım. Karşımda ağlaması çaresiz hissetmeme sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Hırsızı~Tamamlandı~
BeletrieGelecekten geçmişe giden kızın hikayesi. Sıcacık aile ve mahalle hasreti çeken kız bir sabah istediği yerde gözlerini açıyor. Tek fark artık kendi bedeninde değil. Gelecekten gelen kızımızın kötü özelliklerinden biri hırsız olması. Bakalım gittiği g...