0.7

1.3K 128 84
                                    

Playist:

Tones&I-Dance Monkey(şarkının bölümle alakası yok canım istedi sklals)

"Nerede bu hoca ya? Of..." Kendi kendime mırıldanarak etrafa bakıyordum. Anlamadığım soruları sormak için öğretmeni arıyordum fakat kendisi ortalıkta yoktu.

Oflayarak elimdeki test kitabı ve kalemlerle sınıfa ilerlemeye başladım. Son dersti. Hemen bitsin de eve gidip biraz uyuyayım istiyordum.

Merdivenleri çıkarken koridorda gördüğüm kalabalık ile kaşlarım çatıldı. Sınıfa ilerlerken başımı öne eğip, oranın önünden geçtim. Herkes bir parti hakkında konuşuyordu anladığım kadarı ile. Bu normal bir şeydi. Okuldaki çoğunlukla popüler olan kız veya erkek öğrenciler, kendi büyük ve ihtişamlı villalarında parti verirlerdi sürekli. Hayatımda hiçbir partiye gitmemiştim ve buna da gitmeyecektim.

Kalabalığın yanından sıyrılır, sıyrılmaz sınıfa attım kendimi. Kalabalıktan nefret ettiğimi ve korktuğumu söylediğim kaçıncı kereydi? Bunu artık sayamıyordum. Sıramın önüne gelince, elimdekileri masaya bırakıp, sandalyeme oturdum. Neyseki herkes tek, kendine ait masa ve sandalyelerde oturuyordu. Belki fazla büyük değillerdi ama idare edecek türdendiler.

Kapanmış burnumu çekerken yüzümü buruşturdum. Hafif hasta gibiydim fakat yine de derslerden geri kalmamak için gelmiştim okula. Üstüne sabah biraz ıslanınca daha da kötü olmuştu. Eve gidince ilaç almam gerekiyordu. Fizik test kitabımı açarak, yapamadığım soruları tekrar yapmaya çalıştım ama olmuyordu. Bu yüzden telefonumu çıkarttım ve indirdiğim uygulamayı açarak o sorunun fotoğrafını çektim.

Birkaç saniye boyunca soruyu taramıştı. Sonra zaten ekranda aynı soru ve birçok cevap veren kişi belirdi. Tüm cevap verenlerin cevaplarını okuduktan sonra son okuduğun kişinin cevabında ancak anlayabilmiştim. Çünkü onun dışındakiler cevabı vermişti sadece. Herhangi bir açıklama yoktu. Sorunun kolaylığı ile kafama vurdum. Bu basit soruyu nasıl yapamamıştım?

"Huhu!" İrkilerek başımı kaldırırken, önümde Yu Jin duruyordu. "Sonuda duydun. Her neyse al bakalım." Dedi elindeki bir kartı bana uzatırken. "Bu ne?" Kartı alıp, açarken konuştum. Beyaz ve pembe renklerdeydi. "Yarın akşam saat yedide bir ev partisi veriyorum. Sen de mutlaka geliyorsun! İtiraz istemiyorum."

"Yu Jin kusura bakma ama annemler izin vermez. Hem saat çok geç." Dudak büzdü ve başını salladı. "Kart yinede sende kalsın. Belki fikrini değiştirirsin."

Başımı salladım fakat yine de gitmeyeceğimi çok iyi biliyordum. Ben hayatımda hiç partiye gitmemiştim ki. Gitsem bile ne yapacağımı, nasıl giyineceğimi bilmezdim. Onu geçtim ailem izin vermezdi. Hem orada harcadığım zamanı test çözerek ve konu çalışarak daha iyi değerlendirebilirdim. Sonuçta, sınav günü gelip çattığında pişmanlık içinde keşke çalışsaydım demezdim. Elimden gelenin en iyisini yapardım. Parti bana ne katabilirdi ki? Gelecekte ne yararı olurdu?

Belki gelecekte bir yararı olmaz ama büyüdüğünde kendi kendine kızarsın. Gençliğini kapalı odalarda, tek başına ders çalışarak harcadığın için... Parti belki sana bir şey katmaz bu anlamda ama seni mutlu edebilir... Güzel bir anı olarak kalabilir...

Başımı iki yana salladım. Nereden çıkıyordu böyle düşünceler? Kartı çantamın içine koyduktan sonra önüme dönüp testime odaklanmaya çalıştım. Sınavda partinin nasıl geçtiğini sormayacaklardı sonuçta... Fakat yinede de bazen bunaldığımı hissediyordum. Ders çalışırken midem bulanıyordu. Sanki karnıma bir tekme, bir yumruk yemiştim ve kan kusacaktım.

Önümdeki teste odaklanmayınca, kapattım ve çantama koydum. Ardından şu anki dersimiz olan tarih için kitap ve defterimi çıkardım.

Zaten o sırada tarih öğretmeni de sınıfs giriş yapmıştı. Şu an ki konumuz savaşlar olduğu için ofladım. Savaş konularında birçok ezber yapmam gerekti ve çok sıkıcıydı.

Truthfulness/Courage | Lee HeeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin