1.0

1.2K 127 198
                                    

Playist:

Enhypen- Fever(sanat eserleri gibi çocuk cağızlarımız var T.T)

Etrafa sakinlik hakimken, çıt çıkmıyordu. Herkesin bakışları bendeydi. Arada aynı onlar gibi bana cevap beklercesine bakan, Heeseung'a da bakıyorlardı ama yine de tüm odak ben deydi ve ben... Odak noktası olmaktan nefret ederdim.

Ellerim titriyordu heyecandan. Yutkundum. Ne cevap verecektim? Bir kere dedikleri çok mantıksızdı. Onu tanıyalı ya bir hafta olmuştu ya da bir haftadan biraz fazlaydı. Ayrıca buna pek tanımakta denemezdi. Onun hakkında bilmediğim yüzerce, binlerce şey vardı. Bildiğim şeyler ise bir elin parmaklarını geçmezdi.

Dudağımı ısırdım. Herkes bana bakıyordu ve bir cevap bekliyordu! Eğer bira içersem dönüşte sarhoş olduğum için aileme yakalanmam çok büyük bir olasılıktı.

"Tamam." Ağzımdan aniden çıkan kelime, kontrolümde çıkmamıştı. İstediğim hayır, demekti ama şu an o kadar baskı altındaydım ki, iki tarafı boklu değnekti.

Cevabıma karşılık herkes şaşkınca birbirine bakarken, ayağa kalktım. "Ben gitsem iyi olacak." Şu an ne yapıyordum hiçbir fikrim yoktu. Vücudumu ben değil, stres; heyecan ve paniğim yönetiyordu.

Hızlı ve koşarcasına merdivenlerden inerken, arkamdan birinin geldiğini duyabiliyordum. Son anda hatırladığım montum ile onu da aldım ve giyerken onu gördüm. Ellerim daha çok titriyordu. Onu tanımıyordum ve dolayısıyla bunu neden yaptığını bilmediğim gibi, tahmin de edemiyordum istediğini.

Aferin sana, tanımadığın biri ile 3 ay boyunca sevgili olacaksın. Mükemmel(!) İç sesim gerçekten haklıydı ama suç onundu! Onun yüzünden buraya gelmiştim.

"Seni ben bırakayım." Dedi benim montumu aldığım gibi, ceketini alırken. "Gerek yok. Ben kendim giderim."İçime bir yerlere kaçmış sesimi bulabildiğimde konuşmuştum.

Kapıyı açıp, aynı hızla ilerlemeye başladığımda hâlâ arkamdan geliyordu. Durup, ona bakmak ve "bıraksana peşimi!" Diye bağırmak istiyordum ama nedense yapmıyordum. Belki de uyandığım içindi. Birde bu saatte eve tek başıma karanlıkta gitmek cazip gelmemişti.

Bir süre sadece yürüdük ikimizde. Hâlâ ellerim titriyordu ve ne yapacağımı bilmeyerek sürekli kendimi sorguluyordum. Ağzımı açmış, gözümü yummuş ve ağzıma ilk geleni söylemiştim. Ne olacaktı ya da neler olacaktı, ne yapmıştım? Hiçbir fikrim yoktu. Beynim tüm işlevini yitirmişti ve vücudum devreye girmişti. Şu an tek istediğim şey: eve gidip, yatağıma girmek ve yorganımı kafama kadar çekip uyumaktı.

Zaten şu saatten sonra ne yaparsam saçma kalacaktı. Yola daldığım sırada, kolumda hissettiğim elle durmak zorunda kaldım. O el, beni arkaya doğru çekmişti. Boşluğuma geldiğinden ağzımdan bir çığlık çıkmasına mani olamamıştım.

"Benim." Birkaç dakika önce onun evinde bana üç ay boyunca sevgili olmayı teklif ed- pardon emrederken sesindeki tüm o sakin tını gitmiş, yerine hafif endişeli bir tını gelmişti. Başımı ona çevirmeyerek ne söyleyeceğini bekledim çünkü ona bakmak istemiyordum fakat o, elini çeneme koyarak başımı ona çevirip gözlerimizin birleşmesini sağlayarak benim bu isteğimi reddetmişti bilmeden. Gerçi bilseydi bile aynı şeyi yapmaz mıydı bilmiyordum.

"Neden benden kaçıyorsun?" Dediği şey ile bir an kendimi yere atarak saatlerce kahkahalarla güleceğim sandım. Acaba sarhoş muydu? Yine de gülme isteğimi bastırarak, benden beklenmeyecek şekilde kaşlarım çatık; cüretkar bir şekilde ona bakarken konuşmaya başladım. "Sence?"

"O zaman neden tamam, dedin? Bira da içebilirdin." Gözlerine bakarken istemediğime inanmak istemiyor gibi hissettim fakat çok uzun sürmedi. "Kendimce nedenlerim var çünkü."

Truthfulness/Courage | Lee HeeseungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin