Playist:
Katy Perry - I Kissed A Girl...
⚠️Dikkat⚠️ bu bölümde bazı rahatsız edici ögeler bulunabilir. İşaretlediğim yerler arasını küçük yaştaki okuyucuların okumamasını öneririm.
Ama Üzerime hızla bir hırka geçirdikten sonra saçlarımı topuz yapıp odamdan yavaşça çıktım. Annem şu ana kadar uyumuş olmayabilirdi. Çünkü çabuk uykuya dalan biri değildi ve az önceye kadar uyanıktı. Öte yandan uyumuşta olabilirdi. Çünkü çok yorgun görünüyordu. Böyle günlerde gözlerini kapattığı anda uyurdu. İki türlü de yavaş ve sessiz olmam lazımdı. Aslında bizi destekleyeceğini söylemişti ama o kadar anlattığı hikayesinden sonra ve saat gece yarısını çoktan geçmişken Heeseung ile buluşmama izin vereceğini sanmıyordum.
Anahtarımı alarak yuvaya soktum ve oldukça yavaş bir biçimde birkaç kere çevirdim. Sonunda kapı açılırken kendi anahtarımı alıp cebime sokup dışarı çıktım. Kapıyı arkamdan yavaşça kapatıktan sonra hızla apartmanın dış kapısına ilerledim. Heeseung'a ne olduğunu sorsamda o sorumu yanıtlamayıp sadece dışarı çıkmamı söylemişti. Belli ki kötü bir durumdaydı ve bir şeyler olmuştu. O her zaman benim yanımdaydı. Şimdi ise sıra bendeydi. Ona arkamı dönüp gidemezdim.
Apartman kapısını da yavaşça çekip kapattıktan sonra derin bir nefes vererek birkaç basamağı indim. Biraz ileride Heeseung'ın arabası bulunuyordu. "Umarım yakalanmayız,"diye dua ettim içimden. Çünkü babamda annem de uyanabilirdi her an.
Hızlı ve telaşlı adımlarımla arabaya ilerliyor, bir yandan da etrafı kolaçan ediyordum. Sonunda karşı binanın önünde park ettiği arabasına vardıktan sonra, arabanın etrafından dolaşarak şoför koltuğunun yanındaki yolcu koltuğunun kapısını açtım. Koltuğa oturup, kapıyı çektikten sonra telaşla Heeseung'a döndüm. Sadece başını çevirmiş bana bakıyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Onu böyle gördüğüm için içim cız ederken, dudağımı ısırdım sıkıntıyla. Hızla onun üzerine eğilip boynuna sarılırken şaşırdığını hissedebiliyordum.
Ellerini şaşkınlığından sıyırlır sıyrılmaz belime koymuş ve beni sıkıca sarmıştı. Ellerim ile omuzlarını okşarken oldukça endişeliydim. Neyi vardı? Acaba geçen gün olan şeylerle alakası var mıydı? Benim kanıma göre hem geçenki olanlar hem de şu an ki hâli bir şeye bağlıydı. Bir neden vardı sadece ama ben bunu bilmiyor ya da tahmin edemiyordum. Babası ile ilgili olmalıydı. Yine mi kavga etmişlerdi? Eli bile tam iyileşmiş denemezdi. Neydi bu sürekli tartıştıkları şey?
Bir süre birbirimize sarılı kaldıktan sonra ben daha ne olduğunu anlayamadan beni kendine çekip kucağına oturttu. Aniden nüks eden sıcaklık ile kalakalırken, kocaman gözlerimi Heeseung'a çevirdim. Aşağıdan ona baktığım için düz bakışlar attığımda adem elması ile bakışıyor, biraz kaldırınca da kavisli çenesine bakıyordum. Neyseki başını hafifçe bana eğmişti. Bu gecelik utanmayı bir kenara bırakarak elimi yanağına koydum. Buna ihtiyacı vardı. Tıpkı bir kedi yavrusuna benziyordu. Hızla gözlerini kapattı ve huzuru bulmuş gibi yüzü aydınlandı. Aslında annemle konuşmalarımızdan dolayı biraz tedirgindim ve hâlâ etkisinden çıkabildiğim söylenemezdi. Fakat bu Heeseung'tı işte. Bana asla böyle bir şey yapmazdı. Beni o kadar gafil avladığı zamanlar vardı ki, o zamanlar yapmadıysa beni istemeden hiçbir şey yapmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truthfulness/Courage | Lee Heeseung
FanfictionŞişenin soru kısmı ona diğer kısmı da bana bakacak şekilde durduğunda gergince dudağımı ısırdım. "Doğruluk mu, cesaretlik mi?" Sakin sesi ile biraz olsun rahatlasamda kalbim hâlâ hızlı hızlı çarpıyordu. Bu oyun beni geriyordu. "Cesaretlik." Doğrulu...