Playist:
Demi Lavato-Heart Attack...
Dişlerim birbirine zangır zangır titriyerek değerken, kollarımı birbirine doladım. Suya girdiğimde o anki korkuyla soğukluğunu hissetmemiştim. Az önce yaşanan utanç verici şeyden sonra ise hem heyecandan hem de soğuktan titremeye başlamıştım.
Heeseung, yanıma gelip elini yanağıma koydu ve başımı hafif kaldırdı ama ben göz teması kurmaya utandığım için gözlerimi kaçırmıştım. "Yüzüme bak." Nefes nefese kalmış, hafif hırltılı sesi ile konuşmuştu.
Gözlerimi utana utana gözlerine çevirdim. Kahverenginin en yumuşak tonu olan gözleri endişeliydi. Muhtemelen az önce yaptığı şeyden ötürüydü ya da titrediğim içindi. Belki de ikisi içindi?
"İyi misin?" Sorusuna yalnızca başımı sallamakla yetindikten sonra ayağa kalkmıştım. Beni öptükten biraz sonra ayrılmıştık ve onun yardımı ile karaya çıkmıştık. Gerçi nasıl çıkabilmiştim bilmiyordum. Ayaklarım tutmuyor gibi hissediyordum. Hala dahi o endişe üstümdeydi. Bundandır ki çıkar çıkmaz kendimi kumların üstüne atmıştım. Uzanmasamda oturmuştum.
Ben oturduğum kumlardan kalktıktan hemen sonra o da ayağa kalktı ve bana sarıldı. Çenesini başımın üstüne koymuştu. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi ya da neler olduğunu kavrayamıyordum. Hayatıma güm! Diye giren bu çocuk rutin hayatımı bozmuştu. Dengem şaşmıştı.
Daha önce hiç böyle şeyler yaşamadığım için ne olduğunu kavramam uzun sürecekti. Hiçbir erkekle yakın temasım olmamıştı. Düşünmek beni daha da utandırdığından şu anlık düşünmüyor ve anı yaşıyordum. Eve gittiğimde, annem ile bir tartışmadan sonra kendimi yatağa atar, utançtan tepinerek düşünürdüm.
Benden ayrıldıktan sonra,"Ayakkabılarımızı alalım. Eve geçelim. Yoksa üşüteceğiz." Diye mırıldanarak eşyalarımızın yanına ilerledi. Kendi ayakkabılarımı aldıktan sonra onu takip ederek biraz ilerideki eve ilerlemeye başladım. Çantam ve içindeki telefonum arabada kalmıştı ama umrumda değildi.
Birkaç dakikada vardığımız evin önünde beklerken Heeseung anahtarı çıkartıp, deliğine yerleştirmiş ve çevirdikten sonra açmıştı. İçeri girip ayakkabılarını ayakkabılığa bıraktıktan sonra ben de aynı onun gibi ayakkabılarımı ayakkabılığa bıraktım ve beraber titriyerek ilerlemeye başladık.
Bir odanın kapısını açtı ve içeri geçmem için beklemeye başladı. İçeri girer girmez içeriyi incelemeye başladım. Tabii üşüdüğümden fazla bakamamıştım. Tek inceleyebildiğim bir yatak, gardrop ve halıydı. Hepsi de krem rengi ya da beyazdı. Ferahtı.
Heeseung, gardropu açarak içinden birkaç elbise çıkardı ve yatağa bıraktı. Ardından konuşmaya başladı. "Sen burada banyo et ve üstünü değiştir." Derken yeni fark edebildiğim kapıyı gösteriyordu. Muhtemelen bir banyoydu. "Ben üst kattaki banyodayım. Bu banyoda temiz havlu, şampuan gibi şeyler var. Rahat olabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truthfulness/Courage | Lee Heeseung
FanfictionŞişenin soru kısmı ona diğer kısmı da bana bakacak şekilde durduğunda gergince dudağımı ısırdım. "Doğruluk mu, cesaretlik mi?" Sakin sesi ile biraz olsun rahatlasamda kalbim hâlâ hızlı hızlı çarpıyordu. Bu oyun beni geriyordu. "Cesaretlik." Doğrulu...