Playist:
Adele-Love Song...
3 yıl önce...
Yazar anlatımı...
Hayatının şokunu yaşayan Kim Soo Bin'in aşk acısından bi'haber kalbi, yaşadıklarının ağırlığını kaldıramıyordu. İlk kez sevdiği, güvendiği, sevgilisi, annesi, babası, her şeyi olan, hayatının ve kalbinin merkezine yerleşmiş olan Heeseung ona ihanet etmişti. Bunu da ona göstermiş ve hiçbir inkârda bulunmadan kabul etmişti. Kalbi kırılan bir cam parçası gibi parçalara ayrılmıştı.
Aldatıldığını ve sevilmediğini öğrenmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. Ne doğru düzgün bir şey yemiş ne de odasından dışarı bir adım atmıştı. Telefonunu tamamen kapatmıştı. Zaten arayacak kimsesi yoktu. Ne okulu ne sınavları ne de diğer hiçbir şeyi düşünmüyordu. Çünkü o, her şeyi olacağını söyleyen adamı kaybetmişti. Hatta ona hiç sahip olmadığını öğrenmişti. Hayatının merkezine koymakta hata etmişti ama o daha masum ve hiçbir şeyden haberi olmayan, kafası böyle şeytanî şeyleri düşünmeyen bir kızdı. Aklının ucundan geçmemişti Heeseung'ın böyle birisi olduğu. Güvenmişti. İlk kez birisine bu denli güvenmişti ve güveni boşa çıkmıştı.
Odasında çektiği perdeler ve kapattığı ışık yüzünden karanlık içerisinde yerde sırtını yatağına yaslayarak oturuyordu. Arada bir kalkıp farklı yerlerde oturuyor olsa da çoğunlukla burada oturup nerede ne yanlış yaptığını düşünüyordu. Tek hatası Heeseung'ı sevmekti. Bunun dışında hiçbir hatası yoktu. Heeseung için daha önce yapmadığı şeyler yapmış ve ailesine karşı çıkmıştı. Onu aldatmamış, bir kez olsun aklından onun hakkında kötü şeyler geçirmemişti. En çokta buna üzülüyordu. Hiçbir hatası yoktu. Ne kendisine kızabiliyordu ne de gidip Heeseung'a kızabiliyordu. Aptal kafası hâlâ Heeseung'ı suçlayamıyordu. Ona bu denli bağlanmıştı işte.
Derin bir iç çekti ve yavaşça ayağa kalkıp aynanın karşısına geçti. Saçları yıkanmadığı için yağlanmış ve birbirine girmişti. Göz altı torbaları uyumadığı ve yaş eksik olmadığı için şişmiş, siyahlaşmıştı. Gözlerinin içi kan çanağına dönmüştü. Bir hafta geçmiş olsa bile zayıfladığını hissedebiliyordu.
Yavaşça kapıya ilerledi ve üç kez kilitlediği kapıyı açmaya başladı. Dışarı tuvalet ihtiyacı dışında çıkmıyordu şu bir haftadır. Ancak çok yemek yemediği ve su içmediği için tuvalete az çıkıyordu.
Kapıyı açıp dışarı adımladı. Gece yarısı yeni olmuştu. Evde bir tek annesi ve kardeşleri vardı. Babası iş için bir yerlerdeydi. Annesi ve kardeşleri ise uyuyor olmalıydı. Banyoya girip üstündekileri soydu yavaşça. Duş kabinin içerisine girip kendi üstündeki kiri atmak istercesine ovaladı, yıkandı. Özellikle onun sürekli dokunduğu dudaklarını dakika başı elleriyle ovalayarak sildi. Sanki hala dudaklarını öpüyormuş gibi hissediyordu. O kızı öptüğü dudakların ona değdiğini düşündükçe midesi ağzına geliyordu. Yaklaşık bir saat suyun altında durdu. Parmakları ve vücudu buruş buruş olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truthfulness/Courage | Lee Heeseung
FanfictionŞişenin soru kısmı ona diğer kısmı da bana bakacak şekilde durduğunda gergince dudağımı ısırdım. "Doğruluk mu, cesaretlik mi?" Sakin sesi ile biraz olsun rahatlasamda kalbim hâlâ hızlı hızlı çarpıyordu. Bu oyun beni geriyordu. "Cesaretlik." Doğrulu...