Playist:
Royal & The Serpent-Overwhelmed...
Dışarıdan bakılınca tüm dikkatim önümdeki pankeklerde gibi dursada değildi. Tek düşündüğüm eve nasıl gideceğimdi. Okula her ne kadar istesemde gidemezdim bugün. Devamsızlık yapmayı sevmiyordum. Kendimi derse veremezdim büyük ihtimal ama en azından devamsızlık yapmamış olurdum. Yine de artık yapacak bir şey yoktu. Saat geç olmuştu, üniformam yoktu ve eve gidecek kadar da cesaretli hissetmiyordum.
Sabah çok erken saatlerde kalkmıştım. O zamandan beri bir şeyler yapıyordum ve dün tüm cesaretimi harcadığımı şu an fark ediyordum. Önümüzdeki bir on yıl boyunca olmayan özgüvenim eksilere inecek gibi duruyordu.
Dün akşam yemekten sonra biraz salonda oturmuştuk ve aramızda bir anlaşma yapmıştık. Bir kağıda benim yapmak istediklerimi yazmamı istemişti. Bunları beraber teker teker gerçekleştirecektik.
Listem epey uzun olsada kısaltarak yazmıştım. Lunaparka gitmek, sinemaya gidip animasyon izlemek, alışverişe gitmek... Bunları cidden yapacak mıydı bilmiyorum ama en azından istediğim şeyleri görebilmiştim ve ne kadar da geride olduğumu fark etmiştim. Ailem ile yapamıyorsam, kendimle yapardım. Tek ihtiyacım olan tek kişi benimdim.
Pankekleri ters çevirip biraz bekledikten sonra maşa ile almak için maşaya uzandım fakat aniden arkamda hissettiğim varlıkla korku tüm bedenimi sardı ve çığlık atamadan duramadım. Bu sırada ani hareketlerimden kolum anlayamadığım bir şekilde tavaya toslamıştı ve yanmıştı.
"Ah..." diye inlerken arkamı dönmüş ve Heeseung'ı görmüştüm. Başka kim olacaktı ki? Ama yine de korkmadan edemiyordu. "Aish! Sen neden bu kadar panik ataksın ki anlayamıyorum?.." benimle değilde daha çok kendisi ile konuşuyordu ve her kelime bitişinde kolumu üflüyordu. Bu hâli çok komik gelmişti bana fakat kolum acısından gülümseyememiştim.
Beni salona götürüp, koltuğa oturttuktan sonra arkasını döndü ve salondan çıktı. Birkaç dakika geçmeden elinde bir ilk yardım çantası ile dönmüştü. İlk yardım çantasını ortadaki sehpaya bıraktıktan sonra kolumu dikkatli bir şekilde alıp dizine uzattı.
"Şimdi bu işlemleri gerçekleştirirken canın bir tık daha yanabilir. Koluna bakıp korkarsan, daha da acır psikolojik olarak. O yüzden koluna bakma." Başımı salladım usluca. Kendimi garip bir şekilde küçük kızı gibi hissetmiştim. Birkaç dakika boyunca kolumla ilgilendi fakat ben koluma hiç bakmadım onun söylediği gibi. Arada sızlıyor ve yanmaya devam ediyordu ama dişlerimi sıkıyordum.
Bu yüzden dikkatimi ona vermiştim. Dikkatini bir şeye verdiğinde kaşlarını çatıyordu ve dudaklarını büzüyordu. Küçük bir erkek çocuğu gibi duruyordu. Gözlerine kadar uzamış saçlarının kendisini rahatsız ettiğini fark edince diğer elimle arkaya doğru ittim. Bunu yaptığımın farkında değildim yaparken. Sonradan fark etmiştim ve şu an utandığımı hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truthfulness/Courage | Lee Heeseung
FanfictionŞişenin soru kısmı ona diğer kısmı da bana bakacak şekilde durduğunda gergince dudağımı ısırdım. "Doğruluk mu, cesaretlik mi?" Sakin sesi ile biraz olsun rahatlasamda kalbim hâlâ hızlı hızlı çarpıyordu. Bu oyun beni geriyordu. "Cesaretlik." Doğrulu...