35 ♤ Acının rengi ♤

442 24 8
                                    



Ben  geldim canlarım şimdiden keyifli okumalar dilerim..

🌊🌊🌊


Nefes alırken bile nefessiz kalmaktı bunun adı..

Aşkı her hücreme bulaştıran bu adamın sayesinde, hayatımda birden fazla şey değişmiş en önemlisi hayattaki en yüce duyguyu iliklerime kadar hissettirmeyi başarmıştı.

Ruhum ruhuna, kalbim kalbine ölümüne mühürlüydü.

Kokusuyla nefes alıyor, varlığıyla güç buluyordum. 

Tarifi imkansızdı hissettiklerim, tenime imzasını bırakan dudakları şimdiye kadar izi tozu olmayan ama an itibariyle peyda olan duygulara can vermişti. Ne aklıma mantığıma sığıyordu ne kalbimin çırpınışlarına, nitekim atacağım bu adımdan sonra hiç bir şekilde pişman olmayacaktım.

"Sınırlarımı yıkıp savurmamak için ne kadar zorlandığımı bilemezsin deniz kızı" Koyulaşan mavilikleri ve erkeksi sesi kulaklarıma iliştiğinde, kalbim sırtımı tekmelemeye başladı, göğüs kafesimden karnıma doğru ılık bir şeylerin aktığını hissettim. Nefes alıp verişlerim bile  değişmiş beni çoktan ele vermişti. Bu bir izin miydi yoksa çaresizlik mi?. Akabinde onunda benden kalır yanı yoktu, göğsüme temas eden sert göğsündeki kalbi aynı benim ki gibi çaresizce, yerinden fırlayacak gibi çırpınıyordu.

"Sınırları ihlal etmek seçenekler arasında yer alıyor mu?" Bu kelimeleri hangi cesaretle dilime dökmüştüm hiç bir şey şekilde anlamış değildim, keza umurumda dahi değildi. Reha o an alnını alnıma dayadığında refleks olarak kapanan gözlerim utancımı göz ardı ederek tekrar açıldı, bebeklerime kadar ilişen hırçın koyu mavilik nefeslerimi kökünden kesti. İçimde beliren yabancı hisse sığınarak dudaklarına kapandım. Anında büyük şehvetle karşılık veren Reha ipini koparmış bir boğa kadar vahşiydi.

Kalbim zorlanıyordu, kalbim her an bedenimden fırlayacak kadar hızlıydı.

Ellerim benden bağımsız saçlarına karışırken dakikalarca süren aralıksız öpüşlerimiz ve iniltilerimiz odanın dört bir yanına saçılmıştı. Farklı hissediyordum, tatmadığım duyguların baş kaldırışı ile nasıl baş edeceğimi bilemez haldeydim. Ama bildiğim tek şey bu adam benim hayatımın nasıl başlangıcı olduysa, sonu da olacaktı. Bir süre sonrasında tenimize eşlik eden bez parçaları etrafa saçılmış tenlerimiz ateşe verilmiş gibi cayır cayır yanmaktaydı. Dudakları ateşe verilen tenimi soğutmak yerine daha da alevlendirirken aklımı yitirmiş vaziyetteydim.

"Sen yokken ben bir hiçten ibarettim deniz kızı, varlığınla yeniden doğmuş gibiyim. Bana, hayatıma verilen en büyük mükafatımsın, Kraliçem" fısıltı halindeki boğuk sesi bedenimdeki titremeyi daha da artırırken, kendimden bağımsız halde ona daha da sokuldum. Tırnaklarım geniş sırtında kendine rota çizerken aynı anda Rehanın dudaklarında firar eden iniltisi neredeyse kendimden geçmemi sağlayacaktı. Dudaklarıma tekrar saldırmadan önce hala kararsız olduğunu anladığım an istek dolu bakışlarımla cevabını almışa benziyordu.

Ve tenlerimiz bir bütündü, ruhlarımız bir bütündü. Aynı anda gökten yarılırcasına yağan yağmur ufak şaşkınlığımıza sebep oldu, çünkü bu evren için eski dönemden sonra ikinci kez oluyordu. En önemlisi ise bu yağmur Reha ile her yaklaştığımızda oluşması ise büyük bir mucizeydi. Aklımı meşgul eden saliselik düşünceler toz bulutuna dönüşürken, Rehanın kulağıma doğru fısıldadığı eşsiz güzel sözleri ve anın büyüsü ile neredeyse aklımı kaçıracak kıvamdaydım. Ömrüme anlam katan bu adama aittim artık.

Eftalya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin