Keyif alacağınız bir bölüm olması dileğiyle..
🌊🌊🌊
Loş ışığın arkasına saklanmıştı tüm vücudumu saran beni kölesi haline getiren bu hoyrat duygularım. Kulaklarımda canlanan ses sadece pencereye vuran rüzgarın sesi ve ya şöminede cızırdayan ateşin sesi değildi. Kalp atışlarımın sesi de eşlik ediyordu diğer seslere. Damarlarımda dolanan kanın yerini ateş sarmış gibi cayır cayır yakıyordu tenimi. Soluksuz tıkanan nefesim, inip kalkan göğüs kafesim bile beni çok kötü bir şekilde kalbim de oluk oluk akan ılık duygulara teslim ediyordu.
Etmişti de. Şimdi inkar edecek durum da bile değilken, onun öpüşlerine karşılık verirken hem de. Haksızlık değil miydi? O kadar acıyı yaşatan bu adama bu denli sorgusuz sualsiz kapılarak savrulmam? Bir birine karışan nefeslerimiz, kokusuna bulanan tenimse ondan bana kalan en güzel emareydi..
Tüm evrenden soyutlandığım özel dakikalar dudaklarının dudaklarım üzerinden ayrılması ile son bulmuştu. Kapanan göz kapaklarım açılmamak için direnirken yanağımı okşayan parmakları, yüzüme doğru gelen nefesi hala çok yakınımda olduğunun habercisiydi. Cesaretim yoktu o mavi gözlere hiç bir şey olmamış gibi bakmaya. Bunun anlamış gibi parmakları bu sefer gözlerimi okşamıştı usul usul. Elleri her tenimle buluştuğunda içimi saran ürpertiden haberi yoktu. Fazla direnmeden gözlerim yavaştan açılmış adresini bulmuş gibi onun gözlerine kitlenmişti. Kısarak baktığı gözleri dengemi alt üst etmeye yetiyor ve artıyordu bile.
Sessiz geçti ilk bir kaç saniye, biz sessiz kaldık gözlerimiz konuştu. Sonra gözlerimiz sessizliğe gömüldü o konuştu.
"Özür dilerim"
İki kelime çığ gibi düştü tüm hislerim üzerine. Sonra ses seda çıkmadı ne ondan, ne de benden. Tenimde buluşan parmakları geri çekildi önce, sonra ayaklanarak geldiği gibi çıkıp gitti. Acıdım kendime, yüzsüzlüğüme. Sonunun böyle biteceğini bile bile onun ateşinde yanmaya razı olmuştum. "Özür Dilerim" bu iki kelime her saniye beynimin en ücra köşesinden yankılanırken akıtamadım israrla gözüme dolan damlaları. Çünkü yüzüm yoktu, bile bile yakmıştım kendimi. Arkasına bile bakmadan çekip giden Reha arkasında nasıl bir enkaz bıraktığından habersiz gitmişti hem de. Bir özür dilerim kelimesi mi telafi edecekti kavrulan hislerimi.?
🌊🌊🌊
Acıyordu. Acıyan tek şey kalbim değildi ama. Vücudumun her zerresinde tarif edilmez bir acı hüküm ediyordu. Aralanan gözlerim önce sönmek üzere olan şömine ile karşılaşmıştı. Yerimde doğrulmaya çalıştığımdaysa küçük bir inilti dökülmüştü dudaklarımdan. Dün gece o gittikten sonra kaç saat geçmişti bilemedim, burada öylece uykuya dalmıştım. Oturduğum vaziyette sadece kafam yan tarafa düşmüş, bu yüzden boynumda beliren ağrıya neden olmuştu. Üşüyen ellerimle boynumu hafif ovarken ayaklandım. Dün akşamın görüntüleri belleğimi tamamen kapattığı için aklımı meşgul etmek de cabasıydı. Her saniyesi bir film şeridi gibi canlanıyordu gözlerimin önünde. Acıtanlar azmış gibi buda acıtmıştı canımı. Öyle ki bu diğerleri gibi nefessiz bırakmıyordu beni. Tökezlememe neden oluyordu, ruhumu emiyordu bu acı. Tarif edilemezdi.
Mutfağa girer girmez sandalyeyi çekerek oturup sürahideki sudan bardağa doldurarak tek dikişte içip bitirdim. Sabahları çoğu zaman fazla susuz hissederdim kendimi, yemekten önce su içmek hem sağlık açısında da önemliydi. Bu yüzden de alışkanlık haline getirmiştim. Boş bardağı tekrar yerine bırakırken kapı kilidinin sesi dolmuştu kulaklarıma. Bulunduğum mutfakta yok olmayı diledim, çünkü onunla yüzleşmek isteyeceğim son bir şey bile değilken. İstifimi bozmadan tepkisiz ve suratsız halime bürünmeyi seçmeyi denedim. Küçük koridor boyu gelen ayak sesleri kalp hızımı artırırken bir kaç dakika daha geç uyansaymışım diye geçirdim içimden. Yine günlerden en şanssız günümdeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
FantasyHiç bir şey basit değildi, yalan dolan içerisinde büyütülmüş gerçek kimliği gizletilmişti. O taşıdığı kanın yüceliğinden, sahip olduğu güç ve iktidarın farkındalığı olmadan yaşıyordu hayatını. Ve gün gelir hiç bir yalan olduğu gibi kalmaz gerçekler...