Güzel dakikalar geçirmeniz dileğiyle, keyifli okumalar ballarım .. 💙
🌊🌊🌊
Kalbim üzerine saplanan zehirli okların bıraktığı katranlı acı, iliklerime kadar ulaşmış, ruhumda saklı kalan huzur dolu anılarımı teker teker mahv ediyordu. Sanki damarlarımdaki tüm kanım son damlasına kadar çekilmiş hayati işlevimi kaybetmiş gibiydim. Mutsuzluk taşını üzerimden attığıma dahi sevinemeden önüme durmaksızın çıkarak tökezlememi sağlayan dikenli engeller, son olarak isteğini almış beni yerle bir etmeyi başarmıştı. Bedenim mi ruhumu taşımakta zorlanıyordu? Yoksa ruhum mu bedenimi, hala çözmüş sayılmazdım. Peşimi bırakmayan mutsuzluk gölgesi, yaşadığım huzur dolu günlerimin acısını bile misliyle benden çıkarıyordu şuan. Karşıma konulan seçim o kadar karışıktı ki benim için, çaresizlikle kıvranıyordu her zerrem. Yanıp kavruluyordum eteğime yapışan kederim sayesinde, sırtıma inen çaresizlik, korku ve niceleri ayakta durmam için değil de daha çok yıkılmam için beklentideydi. Keşke bu kadar acımasız olmasaydılar bana karşı, bu kadar ağırlığı üzerime yıkmasalardı..
Bana inanıp saygı duyan, arkamda olduklarını hissettiren bir halkı nasıl arkamda bırakarak, yine eski keder dolu hayatlarına geri dönmelerini izleye bilirdim ki?. Beni ilk kez taç töreninde gördüklerinde, solgun yüzlerinde oluşan canlılık, parlayan göz bebekleri, dudaklarından firar eden sevinç dolu nidaların nasıl üzerinden geçe bilirdim ki. Nitekim bu benim boynuma düşen mesuliyetim, önemli görevimdi. İlk sıkıntıda onları arkamda bırakıpta kaçamazdım, bunca yıldır çektiklerini unutturmak varken birde yenilerini ekleyenlerden olamazdım.
Lakin bir yandan yüreğime akan kan damlaları göğsümün dört bir yanını sararak beni keder zindanına haps ediyordu. Onsuz ola bilme fikri ne bulanan zihnimi, ne de sıkışan kalbimin önünü alamıyordu. Daha nice hayallerim vardı, her birinde onun ismi kazılı. Şimdi nasıl onsuz kala bilecekti onun için çırpınan bu aciz kalbim?. Bu nasıl bir boktan seçimdi?. Onun okyanuslarına bakmadan, bağımlısı olduğum kokusunu solumadan nasıl dura bilir, nasıl yaşardım?. Keşke kara büyü benden sadece benim canımı isteseydi, ölsem bile en azından hala beni seviyor oluşunu hissediyor olmak bile yeterdi bana. Çok mu seviyorsun diye sorsalar, evet canımdan geçecek kadar seviyordum onu!. Aşıktım, kalbimi titreten, ruhumu okşayan adamdan bahsediyordum çünkü.. Onsuz olmak bu engebeli yollarda kor ateş üzerinde çıplak ayakla yürümek demekti benim için. Yüzünü göremediğim her an ömrümden heba edilen saniyelerdi. Ben o kadar güçlü değildim, onun üzerimde oluşturduğu etkiydi beni güçlü kılan. Ama vicdanım rahat durmazdı, halkı tekrar zulme gönderipte kendim huzurla yaşayamaz mutlu olamazdım. Bu seçim her türlü keder tohumu serperek, tomurcuklanan umutlarımı kökünden kurutacaktı..
"Kraliçem artık her dakikamız annenizin aleyhine işlemekte, kararınızı çabuk vermelisiniz zira biraz daha gecikirsek anneniz gözlerini ebediyen karanlığa kapatacak". Kulağıma ilişen uğursuz sesle zemine yığılan bedenimi kaldırmaya tenezzül etmeden, kaç dakikadır baktığım tek noktaya anneme odaklandım tekrar. Göz altları ilginç bir şekilde içeri çöktükçe çöküyordu, beyaz teni iyice beyazlamış dudakları hafiften mor rengine çalmaya başlamıştı. Ve ben bu görüntü karşısında daha da yerle bir olurken o kararı vermek zorundaydım. Onun yaşaması için kendi idamımı verecektim..
"Ne yapacaksan yap o zaman, halkı arkamda bırakamam. Mührü seçiyorum" Dudaklarım arasından çıkan her kelime ok olmuş yüreğime saplanarak lime lime etmişti her zerremi. Şuan ki ben, ben değildim hayatım an itibariyle ışığını yitirmiş, ruhum karanlıkla harmanlanan dipsiz kuyuya tutsak edilmişti.. Agnus tek kelime dahi etmeden anneme yaklaşarak iki avucunu birden tenine temas ettirmeden üzerinde gezdirmeye başlarken, diğer taraftan dudaklarından çıkan fısıltılı sesiyle anlamadığım kelimeler sarf ediyordu. Bir anda avuçlarını yukarı kaldırarak sımsıkı kapattığı gözlerini açıp tekrar bir şeyler fısıldadı, ama o anda bir şeylerin benden çekildiğini hissettim. Acı veriyor nefesimi kesiyordu, ama itiraz edecek, tek kelime edecek gücümü kendimde bulamıyordum. Tek hissede bildiğim bünyemin karanlığa kucak açmasından önce, kolyemin kavurucu sıcaklığının tenimi yakmakta ısrarcı olmasıydı. Keza bu hiçte hayra yorumlanacak bir şey değildi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
FantasyHiç bir şey basit değildi, yalan dolan içerisinde büyütülmüş gerçek kimliği gizletilmişti. O taşıdığı kanın yüceliğinden, sahip olduğu güç ve iktidarın farkındalığı olmadan yaşıyordu hayatını. Ve gün gelir hiç bir yalan olduğu gibi kalmaz gerçekler...