13 ♤ Harabe ♤

1K 77 46
                                    

Her kese merhaba güzel okurlarım sizlere bölümü yazdığım şarkıyı tavsiye edeceğim.

"Òlafur Arnalds - So Far" dilerseniz bu şarkı eşliğinde okuya bilirsiniz..

Keyifli okumalar dilerim ♡

🌊🌊🌊



Açılmamakta hala ısrarcı olan gözlerime karşın sarf ettiğim çaba beyhudeydi. Sanki yılların yorgunluğu toz bulutu gibi üzerime çökmüş silkelenmem için zaman kazanmakta zorluyordu tüm benliğimi. Üzerime çöreklenen huzursuzluk ise göğüs kafesimin hapsine maruz kalan kalbimi avuç içine alarak sıkmış faaliyetini bozmaya çalışıyordu. Neydi ki gözlerimi açmamakta direncimin sebebi? Her defasında yaşanan akıl almaz olayların ağırlığı çökmüştü göz kapaklarıma. Yine mi? Bedenim zihnimle bir olmuş onun verdiği emirlere uyarak itaat ediyor saklanmam gerektiğini haykırıyordu sessiz fısıldayışlar eşliğinde. Sahi en son neler yaşanmıştı ki yine? Ruhuma atılan morlukların iyileşmesini beklemeden yenisi ekleniyor üzerine. Zayıflamıştım evet, hepti topu elli üç kilo falandım, ama bu cehenneme düştüğüm o kara günler sebebinden kilomun elliden daha aşağı düştüğüne bile yemin ede bilirdim. Zayıf olsam da belirgin vücut hatlarım sebebinden pek aksamışa benzemiyordum neyse ki. Olmasa bile bunu kendime dert edecek değildim, kendine aşık birisi değildim ama kendime duyduğum bir saygınlığım vardı sonuçta.


Bir birine dolanmış çokta gür olmayan kirpiklerim yağmur altında kalmış çiçek yaprakları tek titrerken sonunda direncimin önüne geçerek hafiften aralanmayı başarmıştı. Görüş alanım netleştiği sırada ise soğuktan kızardığına emin olduğum küçük burnum, aldığı mayhoş kokuyu ayırt etmekte zorlanıyordu. Neydi bu muazzam koku? Açılan gözlerim koyu mavi rengine bürünmüş gökyüzünü fark etmişti ilk önce, sonra bulunduğum ortamı anlamak adına yattığım yerden doğrularak bulunduğum yeri incelemeye başlamıştım. Etrafımın büsbütün açık pembe renkli çiçeklerle çevrelenmişti ve ben bunu kesinlikle hiç beklemiyordum. Çiçek tarlasıydı sanki, açık pembe renkli üzeri mavi beneklerle bezeli çiçekler. Kokusu ise insanı sarhoş ede bilecek kadar muazzam ve naifti. Uzun ağaçlarla dolu ıssız bir ormanda böyle bir şey oldukça mükemmel görünse de, bir birine zıt olan bu görüntü karşısında yalnız olduğum gerçeği iliklerime kadar korku yaşamama engel değildi. Ağaçlar oldukça yüksek, kurumuş dalları ise insanın ürpermesine neden oluyordu. Bünyemin ne kadar kapalı kaldığı hakta ufak bir fikrim yoktu, burada ne yapıyordum, nasıl gelmiştim gerçekten bilmiyordum. Ama bu güzellik karşısında nutkum tutulmuş gözlerimi alamıyordum, üstelik çiçekler ışıl ışıl parlıyordu.


"B.buu muhteşem bir şey" diyerek fısıldamıştım. Anın güzelliğine öyle bir kaptırmıştım ki kendimi, zihnimi yoklamaktan çekiniyordum. Çiçeklerin ışıltısı ile birlikte giydiğim kazağın altından minik bir ışık sızmaya başlamıştı.


Kolyem..


Acaba büyülü müydü?. Sihir falan yapa bilir miydim?.



Kafam iki dakikada uçmuştu, evet. Sihirli olsaydı eğer bu yaşadığım b*ktan olayları başımdan def eder, kendi dünyamda sessiz şekilde yaşamayı dilerdim. Belki burada öldü diye bildiğim annemi tanıma ihtimalim ola bilirdi az da olsa. Ama yine de buradan gitmek gibi şansım olsa, kesinlikle değerlendirirdim. Sonunda üzerime çöreklenen tembelliğimi def ederek ayağa kalmıştım. Ne tarafa gideceğim konusunda fikir sahibi değildim, ilk önce eğilerek çiçeklere dokunmak için elimi uzattığımda küçük bir duraksama yaşamış sonunda onlara dokunduğumda ise, titreşerek ışıltılarının arttığının şahidi oldum. Bu gerçekten aklımın almayacağı şekilde mükemmel ötesi bir şeydi. Sanki bir sihrin içindeyim, oldukça büyüleyiciydi.. Kaç çiçeğe dokunarak gülümsemiştim saymadım. Bu muazzam görüntü karşısında belki de hayatımda ilk kez böyle içten ve mutlulukla gülümsemiştim.


Eftalya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin