6 ♤ Ölüm Kokusu ♤

1.3K 94 25
                                    







Keyifli okumalar..



🌊🌊🌊





Hani olur ya insan evladının başı sıkışır ruhunu kelepçe altına alan dertlerden uzak olmak adına içini boşaltmaya yakın birini arar. Bir liman mesela.. Bir limana sığınır o kelepçelerden kurtulmak adına.. İçindeki birikintiyi atmayı, yani bir geminin limana varınca demir attığı gibi atar içindekilerini, peşini bırakmaz ama en azından azda olsa rahatlar.. Peki ya geminin sığına bileceği bir limanı olmazsa?
İşte bu yüzdendi hiç bir zaman yaralarım iyileşmezdi. Kabuk bağlamaya başlamadan üzerine yine zede alır iyileşemezdi. Benim sığınağım yoktu, hiç bir zaman olmadı. Anne rahminden çıkarılmış savunmasız bir bebek gibi his ediyordum, hayata nasıl tutunacağımı bilmiyor güvenemiyordum bana bu yolda destek olan kimsem yoktu.



Kimsesizdim..


Karşımdaki bu insanların hangisine güvenip hangisinden korkmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ama bildiğim tek şey artık sessizlikle harmanlanmış olan kabuğumdan çıkarak bir Anka kuşu misali küllerimden doğacak, cesur olup bana karşı kötü olan insanlara karşı mücadele edecektim. Artık kimseden korkmadan gerektiği gibi davranacak kendimi kimseye ezdirmeyecektim, kim olursa olsun. Kendime verdiğim bu söz artık yemindi benim için..


"Reha onun kim olduğunu her kesten daha iyi biliyorsun, senden ricam onu dışarıdaki kötülüklerden korumanız bu yüzden burada. Öğrendiği bunca şeyden sonra olanları hazm etmesine bile izin vermeden üzerine bu kadar gitmemeyi dene"



"Bana ne yapmam konusunda kimse karışamaz ihtiyar, bunca zaman içinde bunu öğrenmen gerekirdi" Reha sinirle soluyarak cevapsız bırakmadı karşısındaki adamı. Bu adamın karşısında hiçte güvende hissetmiyorum kendimi. Gözlerinde kor ateş gibi alevlenen o intikam kıvılcımları bile dışarıda canıma cellat kesilen düşmanların öfkesinden daha beterdi.


"Her kes kendince kolay şeyler yaşamadı onun güvenliğinden emin olmazsam onu buradan götürmek benim için şart olur". Bu beni koruma çabaları bana hiç işlemiyordu aslında. Bu kadar acı çekmişken, bu kadar kandırılmışken birilerine güvenmem söz konusu olamazdı. Hemde hiç. (!)


Reha'nın dudaklarına yerleştirdiği ruhsuz tebessümüne inat gözlerindeki donuk ifade fazla ürkütücü görünüyordu. Geniş omuzları fazla dik duruyor dışarından ben çok güçlüyüm imajı sergiliyordu. Bir çok insanın korkacağı bir tipti, peki ya ben korkuyor muydum ondan? Bazen azda olsa bende ürküyordum evet, ama alnıma mermi dolu bir tapanca bile yerleştirseler sözümden dönmeyecek hiç kimsenin beni aşağılamasına izin vermeyecektim, güçlü olup kendimi savunacaktım. Peki bu kadar güçlü müydüm?. Bilmiyordum, en azından deneyecektim.

"Bir b*k yapmayacaksın, o burada gözümün önünde olacak o kadar!" Diyerek gözlerinde gözlerimde sabit tutarak bir kaç saniye oyalandı, daha sonra kaldığım bu tozlu soğuk odadan çıkıp gitti. Liya ortamdaki gergin havayı dağıtmak adına yüzüne yerleştirdiği çekingen gülümsemesiyle birlikte ayaklanarak, sevecen tavrıyla birlikte konuşmaya başlamıştı.


"Ben sana bir çorba hazırlayayım için ısınır "


"Hayır hiç zahmete girme iştahım yok Liya"


"İtiraz yok canım yemek yemen lazım, ben kaçtım" oda yanımızdan ayrılarak beni ve Aykut beyi yalnız bıraktı. Temiz olmayan odadaki havayı ciğerlerime doldurdum ve onunla konuşma gereği duysam da sesim içime kaçmış gibiydi.

Eftalya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin