Güzel bir bölümle karşınıza gelmekteyim ve beğenmenizi umarak sizleri bölümle baş başa bırakıyorum.. 🥰
Bol bol yorumlarınızı bekliyor sizleri çok öpüyorum.. 🤗
🌊🌊🌊
Kalbimin derinliklerine kök salmış olan duygularıma işleye bilecek her hangi bir büyü olması imkansızdı. Çünkü biliyor, hissediyordum bu şey gelip geçici değil, aksine günü günden bağlarını sağlamlaştıran mucizevi bir şeydi. Kalbimin dört bir yanını kucaklamış, köklerinden vücudumun her zerresine güç, yaşama umudu aşılıyordu. Bu hafife alınacak bir şey değildi, olamazdı da. Onun kalbide böyle hissettiriyor muydu merak ediyordum. Bana karşı değişen tavır ve hareketleri bana umut ışığı yaksa da, hala onun için ne ifade ettiğimi bilmiyordum. Kalbimi kırmayacağını, kırdıklarını da onaracağını ima etmiş olsa da korktuğum tek şey bana yaptıkları için vicdan yapmasıydı. Yani gerçekten istediği için değil de, susmayan vicdanı adına bana yaklaşıyor bu yüzden de sevgime arkasını dönmüyordu. Zira bu yüzdense daha çok kırılırdım, paramparça olurdum. Aklıma üşüşen bu düşüncelerin tek sebebi Eva'nın yanına gittiğimiz günden iki gün geçmesi ve bu günler içerisinde onu göremeyişimdi. İki gün boyunca mekanında yatıp kalkıyor eve uğramıyordu, bu nedenle aklımda üretilen sayısız düşünceler girdabında cebelleşmekle meşguldüm. Kalbimizin bir birine mühürlenmesi üzerine yapılan kara büyü olayı benden çok onu etkilemişe benziyordu. Ne kadar Eva'ya karşı itiraz da bulunarak inanmadığımı dillendirsem de, Reha tek kelime etmemiş beni evine bırakana kadar sessizliğini korumuştu. Belki de Eva'nın bahsettiği şeyden çekinmişti, tenlerimizin dahi başkasına yasak olduğu gerçeğini kaldıramamıştı belki de. Bu düşünce kalbim ortasına büyük bir kor saldı, onun teninin başka tene karışması düşüncesi bile kalbimi yerinden söküyor, nefeslerimi kesiyordu.
Ona karşı yenik düşen duygularım kendimden taviz vermemi sağlasa da, acizdim. Öyle ki, kalbimi esiri yapan bu adama duyduğum aşkın büyüklüğü bile kalbime sığmıyordu. Garipti değil mi, bir anda biri karşıma çıkarak hayatımın tamamen değiştirmişti, açılan sabahlar onun yüzünü görme tutkusuyla hevesli, kararan geceler bile güneşe olan sevdasına rağmen onun hayaliyle vaktini uzatmaya istekliydi.
Açılan kapı kilidi kendime gelmemi sağlarken içime dolan heyecanım küçük çocuğa verilen pamuk şekeri sevinci kadar yüce hissettirdi. Yine de bakışlarımı kapı tarafa değil, ne zamandır söndüğünü hatırlamadığım şömineye çevrilmişti. Kulağıma ilişen adım sesleri kalp hızıma büyük etki yaptığı sıra sessizliğini koruyarak salona geçmiş karşımdaki koltuğuna yorgunca bırakmıştı kendini. Gözleri kapalı şekilde kafasını koltuğa dayamış şakaklarını ovmakla meşguldü. Göründüğü üzere heybetli bedeni oldukça yorgun düşmüş olmalıydı.
"Bu günde gelemeyeceksin sandım" Trip mi atmıştım ben?. Ah sanırım atmıştım. Söylediğim üzere sessizce yutkunmuş bakışlarım o sıra hareket eden adem elmasına kaymıştı. Bir erkeğe güzel demek ne kadar doğru ola bilirdi bilmiyordum. Ama bu adam güzeldi, gerçekten aklı baştan alan güzel gözleri ve onlara uyan kavisli kaşları, yüzünü çevreleyen kirli sakalları, bir erkeğe yakışan türdeki kalın dudakları, sert heybetli vücudu ve onu saran o muazzam deniz kokusu. Ben bu adama bu kadar aşıkken kendimi aciz hissetmem doğal olsundu.
"Öyle uzaktan olmaz yakından beni yiyip bitirmek istemez misin?" Dediğinde nefesimi tutmuş açılan gözlerimle hala kapalı şekilde duran gözlerine baktım. Onunda mı özel güçleri vardı, gözü kapalıyken nasıl onu incelediğimi anlamıştı ki, utandım hem de çok fazla. Kızaran yüzümü saklama gereği bile duymadan içime kaçan sesimi kontrol etmeye çalıştım, ne kadar başarılı olduğum ise muamma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
FantasyHiç bir şey basit değildi, yalan dolan içerisinde büyütülmüş gerçek kimliği gizletilmişti. O taşıdığı kanın yüceliğinden, sahip olduğu güç ve iktidarın farkındalığı olmadan yaşıyordu hayatını. Ve gün gelir hiç bir yalan olduğu gibi kalmaz gerçekler...