🌊🌊🌊
Zihnimde dolanan düşünceler kendini infaz ettirme çabasındaydı artık. Avuçlarım arasına sıkışan çaresizliğim sebebiyle kalan gücümü dahi kaybettiğimi hissetsem bile, tam da şuramda kendini belli eden sevdam bu karmaşada bana ışık tutuyordu. Karışıktı, sanki bir labirent içine haps olmuş ama bir türlü çıkışa ulaşamıyordum. Ama asla pes etmeyecek, her şeyi yoluna koymak için çabalayacaktım. Hem Rehanın kalbini kazanacak, hem de o Agnusa haddini bildirecektim. Ama ilk öncesinde yapılacak işlerim vardı, mesela bu mekandan bir an önce çıkıp gitmek ve o Pamir şerefsizini zindanında ziyaret etmek gibi.
"Sen kiminle konuşuyordun burada?" Arkamı dönüp koridor boyu gideceğim sırada koluma yapışan parmakları beni durdurdu. Genzime dolan kokusuyla dünyam salınmaya başlarken seslice yutkundum. Keşke ona her şeyi anlata bilseydim, ama anlatsam bile bana kırılırdı değil mi?. Ama ona bu kadar yakınken uzak kalmak en acı dolu işkencelere beraberdi.
"Sana bir soru sordum Kraliçe" Bakışlarım sert çehresi üzerinde dolanırken koyulaşan mavilikleri içimin ürpermesine neden oldu. Kolumu elleri arasından İstemeyerekte olsa çekip alırken yanıtladım onu.
"Bu seni ne kadar ilgilendirir Akman?" Dudaklarında beliren alaylı kıvrılma kalbimi yerinden hoplattı o an. Yüzünü çevreleyen sakalları eskisine nazaran daha azaltmış güzel yüzüne ayrı güzellik katmıştı. Bu adam her türlü benim sınavımdı orası aşikar..
"Haklısın beni ilgilendirmez sadece demem o ki, bir daha şahsi odamın çevrelerinde dolanma" Sesindeki bariz soğukluk neredeyse ağlamama neden olacaktı, hem de gözleri önünde. Bunu dile getirirken bile bakışlarındaki yabancılık hissi yerle bir ediyordu beni, haberi yoktu. Tek kelime dahi edemeden onu arkamda bırakarak düşen yüzümle beraber gürültülü kalabalığa daldım. Herkes kendi halinde keyfine bakarken gözlerim beni arayan Okan üzerinde durdu. Bakışlarından sezdiğim imayı fark ettiğimde bakışlarımı kaçırarak masaya doğru yürüdüm.
"Eftalya nihayet canım, neredeydin sen?" Liya elindeki içkiyi masaya bırakırken yanına oturmam için yer açmıştı. "Sen iyi misin?" Başımı iyiyim anlamında sallarken aslında içimin kan ağladığını saklamak zorundaydım. Onun gibi diğerlerinin bile bizle ilgili hiç bir şeyin olmamış gibi davranması canımı çokça yakıyor, kül ediyordu her zerremi. Ben daha ne kadar dayana bilirdim ki buna, daha ne kadar sabr ede bilirdim hiç bir fikrim yoktu.
"İyiyim sadece biraz hava almak istedim"
"Eftalya iyi değilsen saraya dönelim ister misin?" Okan’ın teklifine balıklama atlayacakken kulağıma dolan eşsiz sesle soluklarımın tükendiğini fark ettim.
"Daha erken değil mi Kraliçe, buralara kadar teşrif etmişken, bir bardak içkimizi içmeyecek misin?" Bakışlarım sesinin sahibine döndüğünde yüzündeki serseri ifadeye bile tekrar aşık oldum. Sesinde de belli olan alaylı ifadesi, soğuk bakışları bana verilen cezaydı. Şuanda kimseyi umursamadan deniz kokulu mabedine saklanmak bir ömür boyu çıkmak istemiyordum.
"Ben içki sev-"
"Kaç yaşındasın sen? Şimdi de hiç içki kullanmadığını mı söyleyeceksin." Bu adam neden bu kadar gıcıklık yapmak için uğraşlar veriyordu ki. Kara büyü bu adamı ne hale getirmişti böyle.
"Reha biz artık kalkalım, belli ki kendini iyi hissetmiyor". Rehanın bakışları Okan’a döndüğünde yüzünde beliren öfke beni bile ürkütmeye yetti. Gözlerinden fırlayan öfke kıvılcımları görülmeye değerdi çünkü.
"Ne o Kraliçenin yerine kararları sen mi veriyorsun?". Diyerek diklenmeye devam ediyordu Reha. Ama neye öfkelendiğini anlamamıştım, eğer bana karşı bir şey dahi hissetmiyorsa bu yüzünün hali neydi?. Elinde olsa Okan’ın üzerine atlayacak yumruklarını yağdıracak gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
FantasyHiç bir şey basit değildi, yalan dolan içerisinde büyütülmüş gerçek kimliği gizletilmişti. O taşıdığı kanın yüceliğinden, sahip olduğu güç ve iktidarın farkındalığı olmadan yaşıyordu hayatını. Ve gün gelir hiç bir yalan olduğu gibi kalmaz gerçekler...