Yeni bölüm geldi efendim keyifli okumalar dilerim 🌊
Bir umut kırıntısı kaburgalarımın içine sızmış ordan kalbime doğru yol almıştı bunca karmaşanın arasında. Hiç sorgu sual dahi etmeden Reha'nın arabasına binmiş bilmediğim bir yolda gidiyorduk. Anne kelimesini duyar duymaz umut ışığı doğmuştu karanlık ormanıma, belki son bulurdu içimdeki enkaz diye düşünüyordum. Sarılmaya tereddüt ederdim belki, onu koklamaya anne sevgisini tatmaya çekinirdim, sadece istediğim bunca yılın hesabıydı. Acaba nasıl biriydi ki, ona benziyormuydum? Ben zaten kendimi hiç güzel bulamazdım etrafımdaki insanların bana saf bir güzelliğim olduğunu söylerdi. Anneme yabancıydım ben her ne kadar ona karşı öfkem olsa bile tanımayı da isterdim. Saat gecenin dördüne geliyordu, bünyem uykuya karşı savaş açmış uyumamak için direniyordum. İlk kez uyumaya ihtiyacım varmış gibi bedenim mayışmış uykuya teslim olmaya hazırlanıyordu. Bana hayli yabancı yolu izlemeye koyulmuş başımı arabanın camına dayamıştım. Zihnimi açık tutmak mecburiyetindeydim. Reha yanı başımda sürücü koltuğunda pür dikkat yolu izliyor arabasını kullanıyordu. Arabanın içi her zamankinden sıcaktı, buna rağmen üşüyordum. Bu üşüme normal gelmiyordu bana, aslında üşüyen ruhumdu. Nitekim bunca zamanın öksüzlüğü üşütüyordu beni.
Bir yanım çabucak annemin karşısına çıkmayı, diğer yanımsa arabadan inmeden buradan uzaklaş diyordu. Araftaydım. Kendimi onun karşısına çıkmaya bile hazır hissetmiyordum ne garip. Reha hala sürücü koltuğunda düşünceli şekilde oturmuş, elleri direksiyonu acımasızca kavramıştı. Her zaman ki gibi soğuk ve sert tavrına bürünmüş sinirliydi. Ellerini direksiyonu o kadar sıkı tutuyordu ki, parmak boğumlarındaki kan geri çekilmiş beyazlamıştı. Bu hali oldukça ürkütücü gözüküyordu. Reha'dan korkmamam gerektiğini kendime hep hatırlatsam da hala ondan çekingenliğim de vardı açıkcası. Sonuçta ailesinin dağılmasında beni suçlu olarak görürüyordu ya. Peki ben babamın ölümünde, annemin sürgün edilmesinde kimi suçlu bulmalıydım o zaman? Neden intikam deyip duygular arkasına saklanarak umursamaz, acımasız olmayı beceremiyordum?..
Keşkelerim vardı her kes gibi çünkü bazı insanlar yaşadıkları hayatlarından hiçte memnun değillerdi, tıpkı benim gibi. Yaşamak istemediklerimi yaşamakta mecbur bırakılıyordum maalesef. Peki asıl suçlu neden cezasını çekmiyordu ki?. Belki de suçlu bendim, cezamsa bu adamdı.
"O iğrenç gözlerini üzerimden çek"
Sesini duyana kadar onu izlediğimin farkında bile değildim. Aslında kafamdaki düşüncelerle bana karşı savaş açmış onlarla savaşıyordum. Cümlesini tükürürcesine söylemişti, benden ölesiye nefret ettiği bariz belliydi. Bunu her defasında ister kurduğu tek tük cümleler de, isterse de attığı öldürücü bakışlarda göstermekten çekinmiyordu. Buna üzülecek değildim, çünkü üzülecek bir çok şeyim vardı.
"Kasıtlı olarak bakmıyordum dalmışım, hem neden göz zevkimi bozayım?"
"Göz zevkin mi?" Gözlerinde beliren alay ifadesine şaşırmadım değildi. " Zevkinin bozuk olduğu her halinden belli"
Kullandığı cümle sinirlerimi bir anda bozmayı başarmıştı, suratsız halleri yetmezmiş gibi şimdide kendinden büyük egosunu tatmin ediyordu.
"Zevkim seni ilgilendiren bir husus değil, cümlelerine dikkat et" Öfke ile söylediğim cümlenin sonunda fazla bir şey demeden arabadan indim. Onun yanında olmak beni yeteri kadar gergin ediyordu zaten. Keza karşıma neler çıkacağından habersiz getirildiğim bu yerde olmam bile yeterince geriyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
FantasyHiç bir şey basit değildi, yalan dolan içerisinde büyütülmüş gerçek kimliği gizletilmişti. O taşıdığı kanın yüceliğinden, sahip olduğu güç ve iktidarın farkındalığı olmadan yaşıyordu hayatını. Ve gün gelir hiç bir yalan olduğu gibi kalmaz gerçekler...