Keyifli okumalar..
🌊🌊🌊
İçimdeki sessizlik çığlık çığlığa feryat ediyor, kimse görüpte işitmiyordu. Derin bir nefes çektim ruhsuz bedenime öyle ki aldığım oksijen boğazımda düğümlenmiş, ciğerlerimi acıtmış rahatlatmıyordu sızlayan bedenimi. Sen Reha, sendin tüm bunlara sebep, intikam diyerek bir kırbacı andıran dilinle kamçıladın ruhumu kanı akana, kuruyana dek. Şimdi karşımda tepkisizce durmuş bedenimin her zerresini incelemeye koyulmuş mavi gözlerinin içinde bulunan belirsizlikle bakıyorsun şu zavallı halime. Hani neredeydi nefret dolu kinle harmanlanmış bakışların? Bana acımıyorsun değil mi? En çok acıman koyar bana çünkü..
Aklının her zerresinde hangi düşünceler dönüp dolaşıyor bilemezdim, ama gözleri. Gözleri her zamanki gibi değil, farklıydı. Belki biraz endişe tohumu serpilmişti harelerine, belki biraz korku. Ya da ben yanılıyordum kim bilir. Dilime vurduğum düğün bağı o kadar sıkı ve dirençliydi ki. Bu hırpalanmam neydi ki, bu darbeler vücuduma atılmış morarmalar çürükler ola bilirdi. Ama onun attığı darbe tam da göğüs ortamda atışlarını zar zor duyduğum kalbime, çölde susuz kalmış bir ağacı andıran ruhumaydı. En kötü hangisiydi diye sormasınlar, çünkü yüzümde bedenimde oluşan yaralar iyileşip kabuklanırdı elbet. Fakat ruhuma ve kalbime atılan darbelerin morlukları ise kanlı izler olarak bırakılmıştı oraya. İyileşmesi imkansız, kabuklanması mümkün olmayan..
Kaç saniye dakikaların peşinden hızlıca yürüdü bilemeden, ortamdaki sessizliği bozan Aykut abi olmuş yavaş tonda sesini Reha'ya duyurmaya çalışmıştı. Bir anlık şu durumda olsam bile, her kesin varlığı aklımdan silinmiş sanki bir o ve ben varmışım gibi hissetmiştim.
"Seni bu kadar çabuk beklemiyordum Reha, bu muhafız da kim?" Dediğinde gözlerim zar zor ondan ayrılmayı başarmış varlığından habersiz olduğum, zindanın dışında takılı kalan muhafıza kaymıştı. Bu suratı ilk kez gördüğüme emindim, ama neden ona yardım ediyordu ki?
"Şimdi açıklama yaparak zaman kayıp edemem, hemen buradan çıkmak zorundayız". Bakışları bir an olsun üzerimden çekilmezken sızım sızım sızlayan kaburgalarıma küfür ettim, yüzüm bu halime buruşmuş gözlerim sımsıkı kapanmıştı. Ansızın gelen ağrı sebebinden nefesim kesiliyor geçmesi için saniyeleri sayıyordum adeta. Reha ne olduğunu anlamama izin vermeden ağzına yakışan bir küfrü özgür bırakmış bir anda bana doğru yaklaşmıştı. Önümde diz çökerek benimle aynı hizaya geldi. Burnuma dolup ta beni mest eden kokusuyla beraber hafif aralanan gözlerim onunkilerle buluştuğu an, irkilip geri çekilecekken buna izin vermeyerek beni durdurdu.
"İyi değilsin biliyorum, ama buradan çıkmamız gerek" diyerek koluma uzanacakken bu kez ben izin vermedim ona. Neydi bu tavırların sebebi, neden hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu ki bu adam.
"Dokunma bana uzak dur hepsi sizin yüzünüzden, baksana halime! Eminim mutlusundur, ki zaten intikam derken bunu istemiyor muydun? Şimdi neden buradasın? Bir kaç saate zaten beni öldürecekler, buna yakından şahit olmak için mi geldin!?" Öfke dolu sesimi fazla yüksek olmasa da ona duyura bilmiş çatılan kaşlarımla ona meydan okuyordum. Beni kurtarınca ne olacaktı, burdan kurtulmanın sevincini yaşamadan o başlayacaktı zaten. Yarım bıraktığını yerine getirecekti. Bitsin istiyordum, ölüm meleği gelsin geriye bir şeyi kalmayan bu aciz ruhumu alarak uzaklaşsın buradan.
"Şimdi değil Eftalya, şimdi değil" deyip kısa süre içerisinde beni kucaklayarak ayağa kalkmış parmaklıklardan dışarı çıkarmıştı. Her ne kadar beni bırakması için debelenerek engel olsam da, buna izin vermeyerek beni durdurmuştu. O sırada bize yardım eden adını bile bilemediğim muhafız, Aykut abiyi de oradan çıkararak geldiğimiz yolun aksi tarafına doğru adımlıyor, sanırım bizi çıkışa doğru yönlendiriyordu. Halsiz bedenime inat ne kadar direnmeye çalışsam da, burnuma dolan o eşsiz koku yeminimi bozarak iyice mayışmamı sağlıyordu. Bu kadar basit miydi gerçekten? Bu adam bana en kötü şeyleri yaşatırken ona çekilmem ne kadar doğruydu?. İstemeyerekte olsa kendimi geri çekmeye, onun alanından uzak durmaya çalışıyordum. Fakat bünyem bana sadık kalmaksızın ona taraf meyil ediyordu. Kafam göğsünde yer edinmiş çatılan kaşlarıma tezat kapanan gözlerim rahatlığa kavuşmanın sevincini yaşıyordu kendince. Ne kadar yürüdük bilemedim, tek bildiğim şu uyku illetinin acıyan vücuduma sağladığı huzurun paha biçilmez olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eftalya
FantasyHiç bir şey basit değildi, yalan dolan içerisinde büyütülmüş gerçek kimliği gizletilmişti. O taşıdığı kanın yüceliğinden, sahip olduğu güç ve iktidarın farkındalığı olmadan yaşıyordu hayatını. Ve gün gelir hiç bir yalan olduğu gibi kalmaz gerçekler...