Bir Küçük Portakal Meselesi

19.2K 643 74
                                    

" Ahu, bak caymak yok gidiyoruz." Gitmeyelim desem, üstüme atlayacak kadar vahşi bir duruş sergiliyordu. Sinirlendiğinde on kaplan gücünde olan bu kadın, hem iş hem de en yakın arkadaşımdı.

"Canan, bundan önceki yirmi dört kez de dediğim gibi tamam . Tahminen yakamı ne zaman bırakırsın ?"

Gözlerini devirdi.

"Of! Abartma. Şu an ne kadar üşengeç olduğun konulu bir konuşma yapmak için oldukça meşgulum." Meşgul ? Öğle arasında alış-veriş uygulamalarında dolaşmaktan mı bahsediyordu acaba?

" Bir daha soracak olursan , üşengeçliğimin yanına birde inadımı ekleyeceğim. " Yüzüme korkuyla baktı.

"Tamam çiçeğim, ne dedim ki ? O zaman iş çıkışı uçuyoruz."

Üç çocuklu bir ailenin en büyük ferdiydim. Kardeşlerim on yedi yaşında, ikizlerdi. Ben ise yirmi üç yaşındayım. Orta boyum, orta kilom, kısa kumral saçlarım, kahverengi gözüm ve kalın kaşlarımla ortalama bir insandım.

En belirgin huyum, inatçı olmamdı -Canan'a göre ise üşengeçliğim-. Lise bittiğinde üniversiteye gitme imkanım olmadığı için KPSS'ye girip, hatrı sayılır bir puan almıştım. Ailem, Ankara'da ben ise Bolu'da yaşıyordum, üç yıl önce atandığımda tanışmıştık Canan'la, o benden bir yıl önce gelmiş buraya . İşe başladığımda sürekli destek olmuş, işe de buraya da alıştırmıştı beni. İkinci senemde ise birlikte eve çıkmıştık. Çok zıt karakterler olmamıza rağmen güzel bir dostluğumuz vardı.

Sabah sekiz, akşam beşlik olan günlerimize renk katmak adına spor salonuna kaydolmuştuk. Tamamiyle Canan'ın fikriydi, bir hafta boyunca tepemde "sağlık kuzum, sağlık" diye dolaşıp bana baygınlık geçirttiğinden kabul ettim. Canan'ın ipiyle bırakın kuyuya inmeyi , kaş-bıyık bile alınmayacağını bilmeme rağmen kabul ettim.

☆☆☆

İş çıkışı saati gelmiş, biz de yola koyulmuştuk. Canan'ı boğazlamama ramak kala salona giriş yaptık. Bir insanın her konuya hakim olup birde üstüne bu kadar çok konuşabilmesini anlayamıyordum.

Salon, çok geniş olmasa da ferahtı. Gözüme, girişte satılması için konulan ürünler çarptı . PARA TUZAĞI! Nerede görsem tanırdım. Canan, "Buz Devri" filmindeki tek palamut için dünyayı yerle bir eden sincap gibi gözündeki kalplerle o tarafa yöneldi. Ensesinden yakaladım . Böyle harcamaya devam edersek ay sonunu getiremeyip, üç öğün -spor kafasına girelim diye aldığımız- protein tozuyla beslenecektik.

İş çıkışı direkt olarak buraya geldiğimiz için üstümüzü değiştirmemiz gerekiyordu. Etrafta görevli göremediğimizden soyunma odasını aramaya koyulmuştuk. " O kadar para verdik, insan bir karşılar." dedi Canan .

Odalara bakarak ilerliyorduk, en sondaki odanın kapısı kapalıydı. Burası olması gerekiyordu çünkü etrafta başka oda yoktu. Kapıyı açtım. Hızla geri kapattım.

" Kapı açılmıyor diyerek benden para mı koparacaksın ? " dedi ve kapıyı açtı. Geri kapattı. Tekrar açtı, açar valla Canan bu .

" Hiiiiiii. YUH edepsizler başka yer mi bulamadınız ? Kız ne bakıyorsun giysene üstünü " diye çığırdı canım arkadaşım. İçerideki kız hemen toparlanıp odadan kaçarcasına çıktı. Adam ise bize öfkeyle bakıyordu. " Ne bakıyorsun be sende ? Şuna bak ! Adam ortalık yerde portakalı soydum oynuyor birde bize sinirleniyor. " dedi ( siz bunu kimin söylediğini artık biliyorsunuz bence ).

" Cırlayıp durma. İnsanları başımıza toplayacaksın. " dedi portakal adam.

Ne yaşıyorduk şu an biz ? Kafam ikisi arasında dönüp duruyordu. Canan, ağzını açıp cevap vereceği sırada içeri biri girdi.

Bulutların İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin