Bal peteklerim, aşk çiçeklerim, uğur böceklerim, desteğiniz benim için çok önemli. Lütfen beğeninizi ve yorumlarınızı benden esirgemeyin. İyisiyle kötüsüyle buradayım. Kitabın bir yerlere gelmesi tamamiyle size bağlı. Okuyan kişi sayısıyla yıldızlayanların sayısı arasında dağlar kadar fark var. Ben nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyorum açıkçası. Şart koşmayı sevmediğimi daha önce de söylemiştim ama kaç bölüm oldu hala değişen bir şey yok. Çare sizin o güzel parmaklarınızda.
Gecikme için özür dilerim. Sizleri seviyorum, keyifli okumalar. ♥️
"ABİİİ ! İNEĞİ BULDUM AMA TARIK'LA CANAN YOK."
Ne demek yok ? Numara yaptıklarını düşündüğüm üç saniyeyi ardımda bıraktığımda, endişeli gözlerle Yavuz'a baktım. Kaybolma planı benim için yapılmıştı aslında ama kime niyet, kime kısmetti.
"Telaş yapma, buluruz şimdi."
Hızlı adımlarla Mehmet'in yanına ilerledik. Ters bakışlarımı Mehmet'in yüzüne sabitledim. Gözleri bana değerek, başka tarafa geçecekken tekrar bana döndü.
"Ahu, hâlâ mı ?"
Bana yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmazdım. Cansel'e uzattığı tuzluk, Mehmet'in sonu olmuştu. Ters ters bakmaya devam ettim.
"Kızım, insanlığımdan yaptım diyorum. Benim önümdeydi tuzluk. Kaç gün oldu, barışalım artık." Tuzsuz yeseydi o zaman. Saçlarımı savurarak, Yavuz'un yanına ilerledim.
"Abi, bir şey söylesene sen de. Ahu, benimle konuşmuyor." Peşimizden gelirken, beni abisine şikayet ediyor oluşuna göz devirdim.
"Mehmet, iki haftadır bezdirdin beni. Ne yapayım lan, kızın kulağını mı çekeyim ? Tuğrul, ikişerli gruplara ayrılalım. Bulan, diğerlerini arasın."
Aaa, evet. Benim arkadaşlarım kaybolmuştu. Trip atarken, kendimden geçiyordum. Umarım başlarına bir şey gelmezdi, ortada hiçbir şey yokken başlarına bin türlü bela açan insanlardı bunlar. Yavuz, çobanla konuştuktan sonra ağaçların kapladığı alanın üç tarafına dağılmıştık. Geldiğimiz yerde hayvanların su içtiği oluktan başka bir şey yoktu.
"Kötü bir şey olmaz değil mi ?"
"Korkma, çok büyük bir yer değil. Tehlikeli bir durum da yok."
O zaman...
"Yavuuuz..." Cilveli sesime karşılık, etkileyici bakışlarını yüzüme çevirdi.
"Ahu ?"
"Burası da ne kadar sakinmiş."
Gülümsemesini bastırarak, belimi kavradı. Hafifçe eğilip, alnını alnıma yasladı. Beni resmen bakışlarıyla yemişti.
"Hmm, öyleymiş. Ne güzel uyunur burada." Suratım düştükçe, Yavuz keyiflendi. Kaşlarım birbirine girecek kadar yakınlaştığında, belimdeki ellerini çözüp kendimden uzaklaştırdım. Acayip kinlenmiştim. Bundan sonra o bana gelmeden bir adım dahi atmayacaktım. Kurusundu bensizlikten.
"Ahu-" Pişman olmuştu işte.
"Hayır Yavuz, seninle sevişmeyeceğim !"
Gülmemek için dudaklarını ısırdı.
"Şu oluğun içindeki Canan değil mi, diyecektim." Canan mı ?
Kafama dank eden cümleyle rezilliğimi unutturmaya çalışarak, Bülent Ersoy gibi oluğa doğru koşturdum. "Kız bağırıyor, ayol." Yavuz da kahkaha atarak arkamdan geldi.
Canan, oluğun içine sırt üstü sere serpe yatmış keyif çatıyordu. Yanına yaklaştığımda gözleri kapalı olduğu için beni görmedi. Suyun içindeki sülüklerden haberi var mıydı, bu salağın ?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
HumorOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...