"İyi günler" dedim ve kapıya doğru adım attım.
"Bana baktığınızda karşınızda yeni yetme bir ergen mi gördünüz ?"
Sana baktığımda, gördüğüm ne biliyor musun ?
Yıllardır ucu yanık bir roman olmuş hayatımda, eksik sayfalarda kalan umut.
Belki de hiç tamamına ulaşamayacağımı sandığım...
Benden çoktan yolcu olmuş ve bir daha hiç bulamadığım umut.
- ( Kadir Aras ) -" Ne yani, yeni yetme bir ergenken odalara kız mı atıyordunuz ?" Gövdemi kartallar deşsin inşallah! Önce şok oldu sonra kıkırdadı. Ben ne mi yaptım? Topuk,topuk,topuk.
Arabaya bindiğimde Canan suratımda ne gördüyse, kaşlarını çatarak bana bakıyordu.
"Bir şey mi oldu ?"
"Spor salonu değilde, mahalledeymişsin gibi saç baş kavga edip birde ne olduğunu mu soruyorsun ?" Sinirliydim ama kendime. Canan olduğu yere sindi. Eve gidene kadar ikimizde konuşmadık.
*
"Peki benim yaptıklarım? Neden böyle yapıyorsun anne ?" Balkonda oturmuş çay içiyordum. İçerden Canan'ın telefonda konuşma sesleri geliyordu.
"Siz beni bu dünyaya ne için getirdiniz ? Onların uşaklığını yapmam için mi ? Ben de sizin çocuğunuzum." Canan'ın iki tane abisi vardı ama bana sorarsanız keşke olmasalardı. Annesi ve babası eski düzende yaşıyorlardı, erkek evlat bağ elması; kız evlat dağ elması. Canan ne yaparsa yapsın abileri kadar olamıyordu. Her ay kendi harcamalarından kısıp, onlara para gönderiyordu ama yine de olmuyordu. Sevgiye muhtaç bir yapısı vardı, aile içinde de hep dışlanmış ve yalnız kalmıştı. İşte bu yüzdendi Canan'ın altta kalamayışı , haksızlık karşısında susamayışı çünkü hayatı boyunca ailesine karşı bile kendini korumak zorunda kalmıştı. Kimseye kolayca güvenemezdi, içini açamazdı canımın içi.
Sigarayı yaktığım sırada balkona geldi, kendine bir sigarada o aldı. Yanıma oturdu , bakıştık sadece. Konuşmasına gerek yoktu çünkü ben onu anlardım, o da zaten konuşmadı ya da konuşamadı. Başını omzuma yasladı, kendi içinde düşüncelere daldı. Kafasını dağıtmalıydım.
"Mehmet Bey'in saçlarını ne yaptın?"
"Ağzı kapalı bir kaba koydum. İlk karşılaşmada eline vereceğim. " dedi keyiflenerek. Üç saniye sonra binayı ayağa kaldıracak bir kahkaha tufanına kapılmıştık.
*
Bugün güne keyifli başlamıştık. Dün spor salonunda olan biteni Canan'a anlattığımda "tavukları pişirmişem" söyleyerek dans etmişti. Gerçekten de o saçları Mehmet Bey'e verecekti.
Üzerime oversize lila saten bir gömlek, altında da krem rengi kalem etek giyip gömleği içine koymuştum. Saten olan her şeye aşıktım. Halhalım ve kolyem birbirine uyum sağlıyordu. Ayakkabı olarak da krem stiletto seçmiştim. Saçlarım kendiliğinden düz olduğu için dokunmadım. Çantamı da alıp evden çıktım. Canan da arabaya yerleştiğinde, hareket etmiştik. Yolda müzik açıp, dans ederek iş yerine geldik.
"3 dakika 50 saniye geç kaldınız. Açıklamanız var mı ?" Cadı Beliz iş başındaydı, feci huysuzdu. Anlaşılan solundan kalkmak şöyle dursun ruhu daha yataktan bile kalkmamıştı.
"Beliz Hanım, yolda sizin yaşlarınızda tatlı bir teyze fenalaştı. Ona yardım edelim derken geç kaldık, insanlık işte. " dedi Canan. Beliz Hanım'ın en nefret ettiği şey yaş konusundan vurulmaktı. Canan'a bugün eziyet edecekti. Sinirle odasına girdi.
"Ne uyuyorsun kızım şuna ? "
"Saniyesine kadar saymış Ahu. Allah'ın gazabı üzerine olsun pis cadı. "
Yorucu bir gün geçiriyorduk. İş zaten yoğundu Beliz Hanım da eziyet etmeye devam ediyordu. Bugünün hemen bitmesini umuyordum. İki gün sonra spora gidecektik. Spor için değil ama Yavuz için heyecanlıydım. Dünden beri-hatta ilk gördüğüm günden beri- ah o gözleri iz bıraktı modunda geziyordum. Canan'la bunu hiç konuşamadık, sinirler gergin olduğu için fırsatını bulamamıştım. Öğrenince çıldıracaktı çünkü üç senedir kimseyle bir ilişkim, konuşmam dahi olmamıştı. İstemiyordum, erkekler bana güven vermiyordu. Hepsi gözümde aynıydı ve kadın düşkünüydü. Belki Yavuz'da öyleydi, bilemezdim. Gözlerine baktığım an ona doğru çekilmiştim. Belki de sevgilisi vardı, olmasındı. Belki benimle de olmazdı ama sevgilisi de olmasındı.
Sosyal medya hesapları var mı diye bir keşfe çıktım. Vardı. Hemde ne hesap. Kaslı ve çıplak temalı fotoğraflarını, millete meze etmişti. Kör olsaydım da görmeseydim. 20 kişiyi takip ediyordu, 53 bin kişi de onu. Kimdi aceba bu yirmi kişi ? Birde kendi hesabıma baktım. Tabii ki gizli hesap, 150 kişiyi takip ediyorum 200 kişi de beni .
Fotoğraflarıma baktım uzun uzun. Suratımda tek güzel yerim dudaklarımdı. Bu adam bana bakmazdı, boş bir hayaldi benimkisi. Etrafında bir dünya dergilerden çıkıp gelmiş kızlar varken benim kuru götümü, kahverengi gözümü ne yapsındı? Bu konuyu kapatmalıydım daha fazla büyümeden işin sonunda Feriha gibi bayılmak da vardı . Günüm güzel başlamışken yerin dibinde bitiyordu.
*
Eve girip, duş aldım. Canan yemek yapıyordu ben de sofrayı hazırladım. Yemek boyunca suskundum. Canan da farkındaydı fakat yanlış şeylere yoruyordu bu halimi.
"Ahu'm, neyin var ?" Güldüm. "Hiçbir şeyim yok."
"Neden böylesin o zaman ? Yine o salağ-"
"Hayır, Canan. O değil. " Tam tahmin ettiğim gibi beni aldatıp, benden iki senemi çalıp aileme, çevreme rezil eden o pislik için üzüldüğümü düşünüyordu. Bazı zamanlar aklıma geldiğinde kendime öfkelenip, üzüldüğüm için yine böyle olduğunu sanmıştı.
"Ne o zaman ? Anlat bana." Birkaç saniye sustum.
"Yavuz." dedim sadece .
"Ne olmuş Yavuz'a ? Odadan çıktığında da bir gariptin zaten."
"Ben aşık oldum galiba Ca-" sandalyeden düşmüştü salak. "Canan, iyi misin ? Kalk aptal."
"Ahu, sen ne dedin ?"
"Yavuz'a aşık oldum ga-" Odanın içinde mezdeke çalmaya başlamıştı. Ayağa kalktı, beline parlak kumaş parçasını taktı ve bir güzel göbek attı. Ben ise bütün bunları başkası yaşıyor gibi izledim. Bitince karşıma oturdu.
"E , sen buna neden bu kadar üzüldün? Ahu bu süper bir haber. Yarın türbeye gideceğim, adak adamıştım. Teşekkür edeceğim."
"Neyi süper Canan? Adamı görmedin mi, bana bakar mı o ?" Suratıma boka bakar gibi bakmıştı.
"Aaa tanıdım tanıdım. Fakir ama gururlu aşık kız taklidi bu."
"Dalga geçme!"
"Kızım, kendinin farkına ne zaman varacaksın bilmiyorum. Hep o dangalak yüzünden böylesin sen. Demir eksikliği çekeceğin yerde özgüven eksikliği çekiyorsun. Bırak, bir sal ya. Öyle bir bakarki, önümüzdeki yaza düğün yaparız. Hem bakmasa bile ne olacak be ? Önemli olan o yolda yürümek değil mi ?"
"İnsan bu kadar kısa sürede aşık olabilir mi Canan ? Aklım almıyor."
"Aşk zaten kalp işi kalbin almış. Ahu, bir film izlemiştik "Aşk Tesadüfleri Sever " orada diyordu ki : Bazen ilk görüşte bilirsin; o insan senin kaderindir. Bazen bir ömür ararsın, bulunmaz . Hatırladın mı ? Kalbin ilk görüşte bilmiş. "
"Peki, o bilemezse ?"
"Korkma. Varsın bilemesin, kaybettiğin sadece giden zamanın olur."
Telefonuma mesaj gelmişti. Canan' a baktım, tekrar telefona döndüm :
"Hayır, atmazdım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
UmorismoOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...