Eve girdiğimizde, yüzümüze anne yemeği kokusu çarptı. Benim için az bir süreydi fakat Canan uzun zamandır buna hasretti. Tarık da bundan mahrum kalmamak için evine kıyafetlerini almaya gitmişti, bu hafta burada kalacaktı.
" Anne niye zahmet ettin ? Yorulmasaydın biz yapard-" annem elindeki spatulayı sallayıp "Bana rol yapma kızım, sonuçta seni ben doğurdum." dedi. Evet nezaketen söylemiştim, annem varken yapmazdım. Benim yemeklerim hiçbir zaman onun ki kadar güzel olmuyordu.
" Ben o zaman masayı hazırlayayım." Az kişi olduğumuz için balkondaki zorla dört kişilik yaptığımız masada yiyecektik. Ben tabakları alırken Canan gidip anneme arkasından sarıldı. "Asiye'm, iyiki geldin. Ne zamana kadar buradasın ?" Kafam dağınık olduğu için bunu sormak aklıma gelmemişti.
"Üç gün daha kalıp, döneceğim." Hemen itiraz ettim. "Anne bari haftasonuna kalsaydın bir yerlere giderdik." Çok az bir süreydi, normalde geldiklerinde iki hafta kalırlardı. "Kalamam, babanla çocuklar açlıktan birbirlerini yerler, orada da üç çocuğum var. Hem görmediğim yer mi kızım ben sizi görmeye geldim." Daha fazla ısrar edemedim.
Masayı hazırlarken, kapı çalmıştı. Açtığım an gözümü bir ışık, hayır hayır bu ölüme giden ışıklı yoldu. Ecel beni daha Yavuz'a kavuşamadan almaya gelmişti.
"Ne bakıyorsun Ahu, hiç mi pırlanta kaplamalı bavul görmedin ? Ay bendeki de soru, tabii görmedin çekil kız çekil dikildin önüme zebani gibi." dedikten sonra yürüyen pırlantasını alıp, eve girdi Tarık.
"Ben geldiiiiimmm evinizin neşesi, hayatınızın anlamı çok mutlu oldunuz değil mi ?"
Yemekler yendikten sonra ortalığı toplayıp çay koymuştuk. Şimdi vakit hesap verme vaktiydi. Anneme. Bu gece, bu masada merhamet konuşulmayacaktı seziyordum.
"Artık biz bize olduğumuza göre başlayabilirsiniz. Canan'ın sesi kötü diye geldim, arkasından neler çıktı. Ne zamandır olan biten benden gizleniyor ?" Annem olanlara değil ondan saklanılmasına kızmıştı, haklıydı. "Evet, kim başlıyor ?" herkes birbirine bakıyordu, böyle zamanlarda birbirimizi satmazdık. Satmazdık değil mi ?
"Asiyeciğim, benim hayatımda bir şey yok ne varsa kızlarında. Bir yere kadar idare ettim bu iki şer yuvasını, sonra da sana söylemek için çok geç kaldım." Canan'la şok içinde Tarık'a bakıyorduk. Kahpesin, kahpesin vallahi sen kahpesin diye bağıracaktım şimdi.
Canan hemen sözü devralmıştı. " Asiye'm, abartıyor bu. Kısaca özetlemem gerekirse ben Mehmet'le kavga ettim. Ahu spor konusunu kapatmıştı o olaydan sonra ama Yavuz ısrar edince e tabi Ahu' da Yavuz'a aşık olun-" işaret parmağımı kıvırıp, küçük dilime kadar sokmuş, olan biteni izliyordum. Bu iki Allah'ın cezasıyla ne yapacağımı bilmiyordum. Anneme bakamadım, benden öğrenmesi gerekirdi böyle değil.
"Ahu, bana bak." Baktım, zaten olan olmuştu. "Senin karşında kim oturuyor, dünkü çocuk muyum ben ? Senin bir bakışından hissettiğin her şeyin aynısını bende hissederim. Anlamadığımı mı sandın, sandınız ?" Ama o zaman neden...
"Oğlanın tepkilerini merak ettim, İpek yalandı." Susuyordum, diyecek bir şeyim yoktu.
"Seni yaşlı kurt, kız sen varya ordular yönetir, devletler yıkarsın." Annem Tarık'ın koluna hadi be ordan der gibi yavaşça vurmuştu.
"Bana gelip, derdinizi anlattığınızda size tepki mi gösteriyorum ? Hayatınızda olan biten hiçbir şeyden haberim yok. Size bunu ben mi yaptım ?" Asla. Annemin hakkını hiçbir zaman ödeyemezdim her zaman anlayışlı ve yol gösterendi.
"Anne böyle söyleme, gerçekten bilerek yapmadık. Olaylar öyle hızlı geliştiki fırsat olmadı. Özür dilerim." Beni bu kadar iyi tanıyan kadın samimi olduğumu da anlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
HumorOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...