Kapıyı açtım. Evde yokuz demek için çok mu geç kalmıştım ?
"Hoşgeldiniz, içeri geçin." Gülümsemeye çalışıyordum, hem çağırıp hem somurtmak ayıp olurdu. İçeri geçtiklerinde Tarık sofraya bir şeyler taşıyordu.
"Korkmayın, Canan sadece çorba yaptı, dileyenler ana yemekten başlayabilir." Herkes gülümserken, sarıkuş gözünü benden ayırmıyordu. Her an yüzüne karşı "ne var kız Yavuz'u aldığın yetmedi canıma mı göz diktin" diyebilirdim. Gerginken ağzımdan çıkanlara engel olamıyordum.
"Merhaba, ben Hazan." İnsan olma vaktiydi. "Memnun oldum, bende Ahu."
"Ben seni zaten tanıyorum." Yavuz boğazını temizledi. Nereden tanıyordu ? "Spor salonundan bahsediyor." diyerek açıklama yapmıştı. " Canan ve Tarık'la da tanışınca, masaya geçtik.
"Dün olanlar için sizden özür dilemek istedik. Sizi bayağı yorduk bunun için çok mahcubuz." Canan'dan böyle mantıklı cümleler duymak herkese nasip olmazdı, sadece suçlu olduğunu bildiğinde böyle konuşurdu. Mehmet Canan'a bakıp " Sizi değil, seni diyecektin sanırım." dedi. Olay çıksın istemiyorum Mehmet, tek bir olay daha çıksın istemiyorum!
"Yaptığın iyilikleri hep böyle konuşur musun ?" Mehmet Canan'a gülümsedi.
"Her zaman değil, kişiye özel." Dahada geriliyordum.
"Bu ne gerginlik ya, eğlenceli vakit geçiririz sanmıştım." Sen sus kız. Şaklaban mı var karşında ?
" Gerçekten, buna bir son vermenin zamanı gelmedi mi ? Bugün yeniden tanışmışız gibi yapalım." demiştim çünkü ben kaldıramıyordum. Sarıkuş beni yeterince düşürmüş ve germişti.
Yavuz da öyle düşünüyor olmalıydı ki "Bencede. Ahu'nun dediği gibi yapalım." Ne zaman Ahu olmuştum ? Canan yeniden tanışmak şöyle dursun, yeniden yolacak gibiydi. Çorbalarımızı içmeye başlamıştık aynı zamanda sohbet etmeye de.
"Madem ilk tanışma, anlatın bakalım neler yapıyorsunuz ve nasıl zehirlendiniz ?"
Sende en zor sorudan başladın Tuğrul. Tarık anlatmaya başladı.
"Biz yakın arkadaşlarız bu yüzden az kalsın ölüyorduk. Lütfen sizler arkadaşlarınızı iyi seçin." Duygusal müzik ve siyah beyaz ekranla oldukça iyi giden bir konuşmaydı ama Canan ve ben buna gülerdik, öyle de yaptık.
Canan "Siz ona bakmayın, şimdi bir binanın tepesine çıkıp atlasam, bir an düşünmez atlar." diyerek durumu açıklamıştı. Tarık, onaylarcasına yüzünde tatlı gülümsemesiyle bize bakıyordu.
"Ne kadar güzel bir dostluğunuz var kaç yıldır tanışıyorsunuz ?" Tarık gözlerini kısıp "Kalu beladan beri tatlım." derken, aynı anda ben "3 yıldır ama Tarık ve Canan benden daha önce tanışıyorlar."
"Zehirlenme durumuna gelince, biz ona zehirlenme değil de sağlıklı yaşam için ölmeyi bile göze aldık diyelim."dedi Canan. Durumu bu şekilde hafifletemezdi.
"BEN ALMADIM, ZORLA ALDIRILDIM." diyerek, herkesi güldürmüştü Tarık.
"Siz anlatın, neler yapıyorsunuz ? Hazan Hanım sizi daha önce görmemiştik." Canan ve aklındaki tilkiler iş başındaydı. Kafamı Yavuz'a çevirip "sen benim oğlumdun" der gibi baktım. Göremedi çünkü önündeki yemeği yemekle meşguldü, bu adamı aç mı bırakıyorlardı ? Ye bebeğ- yeme zehir zıkkım olsun.
Tuğrul anlatıyordu şimdi de. "Bizde 4 yıldır Yavuz'la beraberiz. Ben burada beden eğitimi öğretmenliği okurken tanıştık sonra da salonda yarı zamanlı işe başladım bitince de antrenör olarak devam ettim." Yavuz'un mesleği neydi acaba ? Tarık aşkım beni bu meraktan kurtarmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/265632696-288-k809816.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
HumorOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...