Yeniden merhaba aşk bebeklerim, sizleri ne kadar özlediğimi yazıya dökersem bölüme geçmeniz birkaç gününüzü alır. Farklı zamanlardan kesitler yazarak çerezlik bir bölüm salıyorum buraya. İki günde ancak bu kadar oldu. Sınavım bittiğinde inşallah kavuşacağız. Sabırla bekleyen, destek veren, halimi hatrımı soran herkese gönülden teşekkür ederim. Sizi seviyorum, yorumlarda görüşelim.
Keyifli okumalar ♥️
ASEL :
"Bir varmış bir yokmuş, eskiden çok eskiden bir kız yaşarmış..." Biliyorum anne, doğduğumdan beri bunu anlatıyorsun. "Adı da Asel'miş." Gerçekten çok yaratıcı. Kırılmasın diye ağız yüz eğiyorum, mutluyum sanıyor.
Kafamı yan tarafta yatan kardeşime çevirdim. Burak'a. Bu masaldan sende çok sıkılmadın mı diye soracakken yine ve yine uyukladığını fark ettim. Doğduğumuz günden beri uyuyordu. Uyandığı tek an kakasını yaparken ıkındığı andı. Bense onun aksine uyumaktan hiç hoşlanmazdım. Sürekli uyanık kalıp anne ve babamla vakit geçirmek isterdim.
"Aaa, ne şirinler bunlar. Kaç aylıklar ?" Sesini inceltince sevimli olduğunu düşünen bir abla, ağzıma kadar girdi.
"14 aylık ablası. Asel anneciğim, kapat artık gözlerini. Hadi aşkım." Bir sürü insan toplanmış, gürültülü sesler eşliğinde değişik hareketler yaparken bana uyumamı mı söylüyorsun anne ? Sen beni hiç sevmiyorsun, anladım. Sevseydin, o yediğin renkli şeyden bana da verirdin. Dolu gözlerimle birlikte yüzümü Tarık teyzeme çevirdim. O da diğer kadınlarla birlikte değişik hareketler yaparken bir anlığına bana baktı ve ağlamak üzere olduğumu gördü. Kadınları ittirerek yanıma ulaştı ve beni kucağına aldı.
"Kız cingöz, sen hala niye uyumadın ?" Kıkırdadım. Dişlerim yeni çıkmaya başladığı için sürekli salya akıtıyordum. Tarık teyzem, salyalarıma aldırmadan yüzümün her yanına öpücüklerini kondurdu. O öptükçe daha da keyiflendim.
"Tarık, uykusunu açma da uyusun artık." Annem benden sıkılmış mıydı ?
"Kız bakamayacaktın ne diye doğurdun ? Bir baksana sen çıkarttığına, hiç uyuyacak göz var mı bunda ? Gel aşkım, gidelim biz." Nereye gidiyorduk bilmiyordum ama Burak gibi uyumayacağım için çok mutlu oldum. Ellerimi sevinçle birbirine çırptım.
"Te te."
"Hayır Asel, Tarık diyeceksin. Ta-rık. De bakayım."
"Te te."
"Anası ne ki kızı ne olsun. Seni şimdi şu tombul teyzeye vereyim de gör teteyi." Tombul teyzeye bakınca beni bir ağlamak tuttu. Ama nasıl tutmasın. Yanakları yaptığı hareketlerle bir o yana bir bu yana sallanırken ellerini hızlıca birbirine çarpıyordu. Kulağıma dolan gürültü beni daha da korkuttu.
"Tamam ağlama zilli, şaka yaptım. Teten sana kurban olsun. Bak aa diğer tetesi de burada ziftleniyormuş. Zıkkımın pekini yesin. Kız biz seni evde aç mı bıraktık he ? Tarlaya girip her şeyi öğüten çekirgeler gibi masayı kuruttun kız hem de tek başına. Gün geleneği senin yüzünden bitti, aç köpek. Kalk iki kıvır şurada."
Canan teyzemi çok seviyordum. Aralarında en eğlenceli, kural tanımayan, benim yaşıtım gibi davrananı oydu. Annemin elinden kaçıp bezimi çıkarmama, evde öyle gezmeme bile bir şey demiyordu. Hemen Tarık teyzemin kucağından Canan teyzeme eğildim. O kucağına gitmek istiyorum sanıp kollarını uzattı ama benim gözüm ağzına soktuğu o büyük yiyecekteydi. Elimi uzattım ve hırsla kendime çektim. Yememe izin vermedikleri için hemen ağzıma götürdüm. Tarık teyzemle göz gözeyken yemekle birlikte beş parmağımı da ağzıma soktum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
ComédieOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...