Merhaba. Buralara ne yazılır bilmiyorum. Eğer bu hikayeyi görüyorsanız, okuyorsanız , beğeniyorsanız veya beğenmiyorsanız ne olursa olsun, fikir belirtmeniz benim için çok önemli. Vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. 🖤
İş yerindeki odamın eşiğinden ayağımı uzatmamla, tüylerimi ayağa kaldıran sesi duymam bir olmuştu.
"Ahu, size gönderdiğim raporları hallettiniz mi ?" dedi Beliz Hanım. Bizim dairenin başkanıydı ve narkotik köpeklerine istifasını verdirecek kadar yetenekli bir burnu vardı. Herkesi kokusundan tanırdı. Canan , Tarık ve ben onun neferleriydik . Emekçi sekreter grubumuzda Allah'ın bize güç ve sabır, ona da bir meşgale vermesi için ayinler düzenlerdik.
"Günaydın Beliz Hanım. Evet, hallettik ve gerekli yerlere gönderdik."
"Tamam, ben odamdayım. Ölüm haberi gelmedikçe rahatsız etmeyin, çalışacağım."
Cehennem ol git. Deli mi ne ?
" Peki, Beliz Hanım." Odasına gidip, kapıyı kapattı. Başka bir departmanda açık olduğu için Tarık'ı geçici bir süreliğine oraya vermişlerdi. Cephede tektim.
Kendime bir çay doldurduğum sırada Canan mesaj attı.
" Nasıl gidiyor bensiz ? "
" Üstüme bir dinginlik geldi."
" Ölüm iyiliğidir o. Ayakların soğuk mu ? "
" Benim değil ama akşama senin ki soğuyacak ."
" Ahu'm, ben sana söyleyecektim ama Yavuz Bey benim aramam daha doğru olur, dedi. Bende kabul ettim."
" Ok."
Yerime geçtim ve çalışmaya odaklandım. Tek olduğum için iş çoktu. Ne ara öğle arası olduğunu bile anlayamadan , iş çıkışı saati gelmişti. Yavuz Bey'e haber vermedim ama tabii ki gidecektim. Canan'la orada buluşacaktık. Çıkmadan Beliz Hanım'a uğradım.
"Ben çıkıyorum Beliz Hanım. "
"Tamam, bir ihtiyacım yok. Çıkabilirsin." dedi gözlerini bilgisayardan çekmeden . Emekliliğine kaç sene kaldığını hesaplayarak odadan çıktım.
Yolda durup tatlı aldım. Hem açtım hem de barış taraftarı olduğum belli olsundu. Umarım Yavuz Bey'e yaptığım abaza muamelesini bu tatlıyla unuttururdum .
Arabayı park ettim. Direkt Yavuz Bey'in odasına yöneldim. Canan orada olduklarını söylemişti.
Odaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi.
Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmıştı. Mehmet Bey, Canan'ın belinden çekiştirirken "bırak beni" diye bağırıyordu. Yavuz Bey ise... Ah Yavuz. Adını söylemek bile beni mest ediyordu. Masada oturmuş, başını ellerinin arasına sıkıştırmış, derin nefesler alıyordu. Her hali içimi titretiyordu.Nasıl bu hale geldiklerini kafamda canlandıramıyordum. Canan'ı tutmaya çalışıyordum ama nafile. "Canan, bıraksana adamı. "
"Asla. Bu portakal önce benden özür dileyecek !" Adamın canı yanıyor olmalıydı, suratı domates gibi kıpkırmızıydı.
" Kızım, bak canını yakacağım. Bırak saçımı bırak. "
" YETERRR! Kesin artık. Çocuk musunuz ? Delirttiniz beni be. " dedi Yavuz Bey. Gerçekten delirmiş gibi bakıyordu sonra bana döndü. Evet bana.
" Sizinle biraz konuşabilir miyiz ? Anlaşılan bunu ikimizden başka yapacak kimse yok."
Şimdi de ben derin bir nefes almıştım.
*
Canan'ın gömleği yırtılmış, saçı başı dağılmış bir şekilde odadaki koltukta oturmuş, getirdiğim tatlıları yiyordu. Mehmet Bey ise Canan'ın elinde kalan saçlarını gördükten sonra çıkıp gitmişti.
Yavuz Bey eliyle işaret ederek " Buyurun, çıkalım. "dedi. Ortam yüzünden gerilmiştim. O da bir hayli sinirliydi.
Salondaki küçük oturma alanına ilerledik.
"Bir şey içer misiniz ?" Seni.
"Hayır, teşekkür ederim. Hemen konuşup kalkalım yoksa bir facia daha yaşanabilir. ""Tabii ama ben bir kahve alacağım. Sakinleşmem gerek." Dağ gibi adamı ne hale getirmişlerdi. Ah Canan !
Kahvesini alıp gelene kadar onu izledim . Uzun boylu ve geniş yapılıydı haliyle. Üzerinde siyah spor bir tişört, altında da koyu gri eşofman vardı. İş yerine böyle gelebilmek lükstü bana göre. Karşımdaki sandalyeye oturduktan sonra boğazını temizledi.
"Ahu Hanım, sizi ve Canan Hanım'ı buraya dünkü olaydan ötürü özür dilemek için çağırdım. Bunu telefonda yapmak istemedim. Burada daha önce böyle bir şey yaşanmadı, sizde güzel bir izlenim bırakmadığımızı biliyorum fakat sizden salonumuza gelmeye devam etmenizi rica ediyorum. İlk iki ay sizden ücret almayacağız, özür mahiyetinde."
Hem müşteri kaybetmemek hem de salonun adını kurtarmak içindi bu çabası.
" Yavuz Bey, bu ince düşünceniz için teşekkür ederiz ama buna gerek yok gerçekten. Dün kapıyı çekip, gidebilirdik. Bu olayın büyümesinde bizimde payımız var. Hem Canan ve Mehmet Bey birbirlerine kanlısı gibi davranırken bir rezillik daha çıkabilir ve ben bunu hiç istemem." Israr et. Nolur. Çok mu şey istiyorum bu hayattan ? O kara gözlerini haftanın iki günü görebilmek...
" Lütfen beni kırmayın. Evet olay büyümeyebilirdi ama karşılaştığınız manzarada biz hatalıydık bunu telafi etmek istiyoruz. Mehmet'le de konuşacağım. Buranın sahibi benim ve bir düzen kurdum bu düzeni kardeşimde olsa bozamaz. Bir sorun çıkmayacak ben kefilim." Biraz susup düşündüm, istemem yan cebime koy modunda. Sadece onun için istiyordum, spor umrumda bile değildi. Tek görüşte nasıl bu hale geldiğimi kendime bile açıklayamıyordum.
"Tamam o zaman Canan'la da konuşayım. Belki istemez bunca şeyden sonra." YALAN. Canan, Mehmet Bey' e papuç bırakmayacağını göstermek için kara kara beni buraya nasıl getireceğini düşünüyordur.
" Olur. Haberleşiriz o zaman." Sevinmekle başıma bela aldım arasında gidip gelen surat ifadesiyle elini ensesine atıp, gözlerimin içine bakmıştı. Benim buradan girişim olurdu da çıkışım olmazdı. Hala bakışıyorduk . Kendine gel salak.
" Iıı. Evet, haberleşiriz. Canan'ın yanına geçelim mi artık ?"
*
Odaya geldiğimizde Canan'ı hala tatlı yiyorken bulmuştum. "Gerçekten spor salonuna tatlı mı alıp geldin Ahu ?" Böyle söyleyince tabii biraz şey olmuştu. Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp kaşının altından bana bakıyordu.
"Toparlan haydi, gidiyoruz." dedim sinirle. Yaramaz bir çocuk gibiydi ve ben yaramaz çocukları kulaklarından tavana asardım.
Çantasını alıp hızlı adımlarla odadan çıktı. Yavuz'a döndüm bana bakıyordu.
"İyi günler" dedim ve kapıya doğru adım attım.
"Bana baktığınızda, karşınızda yeni yetme bir ergen mi gördünüz ?" Unutulduğunu düşünüp, erken sevinmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
MizahOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...