Güzellik sürüme yeni bölüm getirdim. Umarım keyif alırsınız, beni güldüren yorumlarınız için sabırsızlanıyorum. Yarın müsait olamayacağım için bu saatte atmak zorunda kaldım. Sizleri çok seviyorum. ♥️
"Maphushanede yata yataaaa
Yanlarım çürüdüüüüüüü
Pencereden baka bakaağğğ ah yariiiiiimmm
Ela gözler, süüüzüüüüüüldüü-""Sus artık. Kız ne şükürsüz insanlarsınız siz. Başımıza ne geliyorsa, sizin bu memnuniyetsizliğinizden geliyor. Lut Kavmi gibi helak olacağız sonunda." dedi, Tarık. Kim inanırdı ki şu saatten sonra başımıza gelen olayların sebebinin biz olduğumuza ?
Canan, yan taraftaki portakalına söylediği türkünün bölünmesinden hoşlanmadığını belli eden gözlerle Tarık'ı süzdü. Nezarethaneye girdiğimizden beri, nereden bulduğunu bilmediğimiz kürdanı ağzında çevirip duruyordu. Yürüyüşü bile değişmişti şu iki saatte. Bundan sonraki hayatına, koğuşun hanım ağası olarak devam edecek gibi duruyordu.
"Anam avradım olsun, deşerim." Hey Allah'ım ya.
"Yaparsın sen, onu da yaparsın. Yedi başlı yılan seni.
Koynumda besledim tam on üç sene tam on üç sene
Çıngıraklı yılan yılan çıktın sevdiğim
Ne yılana benzer vay vay ne de çiyana
Çıngıraklı yılan yılan çıktın sevdiğim çıktı sevdiğimNe yılana benzer vay vay ne de çiyana
Çıngıraklı yılan yılan çıktın sevdiğim çıktı sevdiğimYüzüme püskürttü zehir sarısı zehir sarısı
Canımı sızlattı vay vay gece yarısı
Yanında halt etmiş vay vay eşek arısı
Çıngıraklı yılan yılan çıktı sevdiğim çıktı sevdiğimYanında halt etmiş vay vay eşek arısı
Çıngıraklı yılan yılan çıktın sevgilim çıktı sevdiğim. "Tarık'ın yanık sesiyle söylediği şarkı burnumun direğini sızlattı. Ne fena bir şarkıydı bu böyle. Oturup, hüngür hüngür ağlamak istiyordum. Çok uykum vardı ama yatacak yer yoktu. Üstelik kurt gibi de acıkmıştım. Kafamı kaldırıp, yan taraftaki Yavuz'a baktım. Duvarın köşesine sinmiş, gözlerini benden ayırmadan öylece oturuyordu. Gülümsediğimde, yüzündeki sinirli ifade değişmedi ama ne yardan ne serden düşüncesiyle hafifçe göz kırptı. Hapishanelerde 'pembe oda' diye bir yer olduğunu duymuştum. Karı kocaların hasret giderdiği. Acaba böyle bir talepte bulunabiliyor muyduk ? Avukatımı istiyordum.
Hep bir ağızdan Alev'in suçsuz olduğunu söyleyince, onu serbest bırakmışlardı. Zaten bir suçu da yoktu sadece kendini korumaya çalışıyordu ve eminim ki bu ilk kez olmuyordu. Giderken, bize attığı minnet dolu bakışlarını asla unutmayacaktım. Konuşmadan anlaşabildiğim nadir insanlardan biri olmuştu. Hepimiz ona bayılmıştık. Kalbinin güzelliği, yüzüne vurmuş dedikleri Alev olmalıydı. Umarım kaderi de en az kendi kadar güzel olurdu.
"Buraya yemek getirmeyecekler mi ?" Sorumla birlikte bütün kafalar bana döndü.
"Kız, daha iki saat olmadı bir kuzu devirdin. Ne yemeği ?" Tarık'ın sorusunu cevapsız bıraktım. "Yüzünün rengi de gitmiş. Gel, otur şöyle biraz." Sesi endişeliydi.
"Ahu ?" Yavuz'un endişeli bakışları yüzümü turluyordu. Ayağa kalkıp, yakınıma geldi. Aradaki parmaklıklar, dokunmama engel olunca sinirlendim. Ceketini çıkarıp, aradan uzattı. "Giy şunu." Vücudunu saran beyaz gömleği, dağınık siyah saçlarıyla muhteşem gözüküyordu. Parmaklarım ceketi kavradığında, elimi tuttu. Gözlerimiz birbirine değdiğinde, hizmetçi kız gibi öleceğim sandım. Günden güne daha beter bir hal alıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
MizahOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...