Medyada Ahu ve Yavuz'un kombinleri var aşklarım. Keyifli okumalar. ♥️Koşu bandının üzerinde, dört kaplan gücünde hızla koşarken, enerjimi yükseltmesi için kulağımdaki müziğin sesini biraz daha artırdım. Üzerimdeki crop terden ıslanmış, saçlarım birbirine yapışmıştı. Aslında spor, kafa dağıtmakta bir numaraydı. Eğer başınızda seksi, kıskanç ve disiplinli bir antrenörünüz yoksa.
Yavuz'u alt etmiş olmanın keyfiyle, o alet senin bu alet benim deli gibi koşturup duruyordum. Bisiklete geçerken, keyifle gülümsedim.
1 Gün Önce :
Nefeslerimiz düzene girdiğinde, Yavuz beni kucaklayarak yatağa taşıdı. Kış yaklaşırken, balkonda sevişmek biraz mantık dışıydı. Soğuğu ve sıcağı aynı anda iliklerime kadar hissetmiştim. Yatağa yerleştiğimizde bacağımdaki eli, yukarı tırmanıp kalçamı okşadıktan sonra bel oyuntuma yerleşti. Sessizlik yemini etsek, ancak bu kadar susabilirdik. Dilimizin yerini gözlerimiz, gözlerimizdeki anlamlı bakışlar aldı. O bakışlarda en çok aşk vardı. Birinin bu büyülü anı bozması gerekiyordu. Götümdeki kurdun verdiği yetkiye dayanarak, sessizlik yeminini bozan taraf her zamanki gibi ben oldum.
"Sana hala kızgınım."
"Biliyorum."
"Hayatıma bu şekilde müdahale etmenden de hiç hoşlanmadım. Aynı şeyi ben sana yapsam, hoşuna gider mi ?"
Tebessüm etti. Bunun beni yumuşatmasına izin vermeden, bakışlarımı gözlerine çevirdim.
"Hayatım sensin, ne istersen yap." Bir zamanlar Aysu'yu sevmediğimi anlayıp, antrenörlüğünü bıraktığı aklıma gelince gülümseyişime engel olamadım.
"Salonu benim üzerime yaptırdıktan sonra emekliliğe ayrıl o zaman."
Şen kahkahası, tüm odayı doldurdu. Doyasıya izledim.
"Tamam ama önce Ufuk gidecek."
Burnumdan sesli bir nefes verdim.
"Almıyor musun sen şimdi beni geri ?"
"Cık."
Bakışmaya devam ederken, aklımda kırk tilki birden dolandı. Ben de Ahu'ysam bunu yanına bırakmazdım. Geri dönmem için yalvaracaktı.
1 Gün Sonra :
Bisikletin tepesinde hararetle pedal çevirirken, bakışlarımı yeni spor salonumda gezdirdim. Yavuz'un salonu kadar olmasada burasıda güzeldi. Siyaha boyanmış duvarları insanın içini karartsada, aminoasiti basan bütün ergenler buraya toplanmış olsada, tuvaletinin deliğinde sinekler uçuşsada... Aman neyse neydi canım. Amaç spor yapmaktı, hayır hayır amaç Yavuz'u kudurtmaktı. Tabii ki başka bir salona kayıt olduğumdan haberi yoktu. İşin o kısmını Hazan halledecekti.
Yirminci dakikayı da geride bıraktığımda, ip atlamaya geçtim. Keyiften ceylan gibi sekiyordum, maşallah. Bacaklarım henüz yanmaya başlamıştı. Üç, beş, çapraz, Allah ne verdiyse atlarken, tüm heybetiyle kapıdan giren Yavuz'u gördüm. Sert adımları, yeri titretiyordu. Alnındaki damar belirginleşmiş, her sinirlendiğinde eliyle dağıttığı saçları yine birbirine girmişti. Gözleri salonda turlarken, bench pressin arkasına saklandım ama şahin bakışlarından kaçamadım. Gururumu kurtarmak adına onu görmezden gelerek, ip atlamaya devam ettim. Tam önümde durduğunda, ayağıyla ipime bastı. Ondan aşağı kalmayan sert bakışlarımı gözlerine diktim. Geri adım atmayacağımı anladığında, elleriyle yüzünü sıvazladı ve bir adım daha yaklaştı. Sakinleşmeye çalışıyordu.
"Ahu, ne yapıyorsun burada ?"
"Spor."
"Hadi ya, hiç belli olmuyor. Spor yapmak içi bula bula burayı mı buldun ? Buranın sahibi, benim ezeli düşmanım." Aaa, vallahi istesem bu kadar denk getiremezdim. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların İçinde
HumorOdaya bu sefer kapıyı çalarak girdim ama bir işe yaramadı. Gördüğüm manzara, yine beni intihara sürükleyecek türdendi. Canan, Mehmet Bey'in saçına yapışmış, Mehmet Bey , Canan'ın belinden çekiştirirken " bırak beni " diye bağırıyor. Yavuz Be...