"Hayat beni neden yoruyorsun ?" Diye söylenerek merdivenleri çıkmaya başladım. Siktiğimin malı sırf manzara için odasını 3. Kata koymuş. Mal işte. Şahsen benim villam olsa ilk kata odamı yaparım yada bodrum ka- yapman. Beynime hücum eden düşüncelere zorla uzaklaştırdım ve odasına girdim.
"Ha siktir" dedim odadan öpüşen ikiliyi görünce. Kızla erkek hızla birbirlerinden ayrıldı.
"Siz ne bok yiyorsunuz ? " Dedim. Kızın adı So Ra'ydı ve şuan evinde olduğum parti sahibi Chan'in kardeşitydi. Öpüştüğü çocuk da zaten Chan'ın en yakın arkadaşı oluyor. So Ra panikle bana doğru yürürken ağlamaya başladı bile.
"Yanlış anladın"
"Tam olarak öpüştüğünüzü anladım aslında"
"Doğru anlamış" dedi arkadaki çocuk. İsmini sürekli unuttuğum gerzeğin tekiydi. So Ra ona sinirle bir bakış atıp hızla bana döndü.
"Jennie lütfen bunu abime söyleme"
"Ah sizin elit zırvalıklarınızla ilgilenmiyor-"
"Söylese bile ne değişir ki ?" Dedi çocuk. Sinirle ona baktım. Züppe.
"Mesela en yakın arkadaşının kardeşini becerdiğini düşün hem de odanda. Ne değişirdi senin için ?" Dedim alayla. Çocuk bana doğru yürürken So Ra önüne geçti.
"Jennie lütfen"
"Ona yalvarma. Önce kendi hesap versin bakalım Chan'ın odasında ne yapıyor? Chan odasına girilmesine hoşlanmaz." Dedi şüpheyle. Tamam her insanın bir sıçma anı oluyordu. Her şeyi berbat ettiği ve bu olayların üst üste geldiği bir an. İyi ki şuan öyle bir anda değildik çünkü ben sıçma anımı aylar önce geride bırakmıştım. Bu yüzden gülümsedim.
"Kardeşini becerdiğin zamanlar dışında kullandığı odaya mı? " Dedim gülerek. Eğer bir soruya cevap vermek istemiyorsan soruyla karşılık ver.
"Beni beceremiyordu Jennie. Tanrı için şu lanet konuyu kapatır mısın? "
"Aynen soruma cevap ver. Burada ne yapıyorsun ?"
"So Ra'yı arıyordum. Kıyafetime şampanya döküldü. Onunkilerden ödünç olmak için" dedim elbisemi gösterirken. Kıyafetime bilerek şampanya döktüğümü bilmelerine gerek yoktu ya da bu odada olma sebebimin aslında aile yadigarı bir kolye olduğunu da.
"Yalan atıyor. Chan'e bunu söyleyeceğim"
"Hadi koş ufaklık. Koş ki bende gördüklerimi tek tek anlatayım. So Ra'yı ararken duyulan seslerini söyleyeyim mesela. Hadi gitsene" dedim sinirle. So Ra ona bakıp çaresizce kafasını iki yana salladı.
"Evet ben iniyorum. Belli ki sende kıyafet yok" dedim ve cevap vermelerini beklemeden odadan çıktım. Bu evde olma sebebimi kendime bininci kez hatırlatırken aşağı inip partideki sarhoş insanlar arasına daldım. Mutfağa ilerleyip elbisemi silmeye başladım. Lanet olası sevişecem başka yer yoktu sanki.
Chan'le geçen hafta tanışmıştık. Zengin ama maldı. Bu da onu en sevdiğim listesine ekliyordu. Bu evde parti yapması için partileri çok severim demem yetmişti. Tabi ki ben Chan'i ondan önce tanıyordum. Nesillerdir ailenin erkek çocuğuna bırakılan ve evlendiğinde de karısına giden bir kolye vardı. Değeri 4 milyar. O kolye Chan'in yatak odasında bir kasadaydı ve ben de o kolye için buradaydım.
"Biraz daha silerken elbise yırtılacak"
"Alt tarafı chanel canım. Yenisini alırım" dedim siyah elbiseyi düzeltirken. Chan yanıma geldi.
"Çok güzelsin" dedi. Zorla gülümsedim. Aynı kelime, farklı hissiyatlar. Bu bana ilk söylendiğinde kalbim yerinden çıkacaktı. Şimdi ise merhaba demek gibi basit bir kelime gibiydi. Bu büyük ihtimalle söyleyen kişide bitiyordu.
"Teşekkür ederim ama gitmeliyim artık. Biliyorsun ailem bu gece Amerika'da dönecek. Artık evini öğrendiğime göre geleceğimden emin olabilirsin" dediğimde güldü. Gülme aptal ve kolyene veda et. Dudağıma bir öpücük koymak için edildiğinde kafamı yana çevirdim ve dudakları yanağıma değdi.
"Belki...daha düzgün bir ortamda" dedim. Mesela işkence aletleri dolu bir odada sen bağlıyken ve son nefesini vermeden önce hayattaki son isteğinken.
"Hadi ama Jen. İlk öpücüğün gibi davranma. En son ne zaman öpüştün sanki" dediğinde sinirle ona baktım ve tezgaha koyduğum çantamı kaptım.
"Siktir git" diye mırıldandı ve insanları iterek mutfağın çıkışına ilerledim. Son öpücüğüm. Son...son değilmiş gibi olan son öpücüğüm. Onun dudakları, kokusu, yüzümü kavrayan ince elleri.
"Jennie dur" dedi kolumu hızla tutarken. Derin bir nefes alıp ona döndüm.
"Böyle gitme lütfen. Gönlünü alabilirim. Bana izin ver"
"Nasıl ?" Dediğimde yüzünde bir sırıtma belirdi. Eli belime gidip benim kendine bastırdı. Çevredekilerin gözünün bizim üzerimizde olduğunu biliyordum. Göğsümde bağlı kollarımı çözdüm ve yandaki standdan bira şişesini kapıp kafasına geçirdim. Chan yere düşerken bağrışmalar oldu. Bir eli başının arkasındayken sinirle bana baktı. Topuklu ayakkabılarıma ve mini eteğime aldırmadan yere eğildim.
"Sen bi zahmet gönlümü alma. Bırak gönlüm bende kalsın" dedim sinirle ve ayağa kalkıp villanın kapısına yürüdüm. Villadan çıkıp derin bir nefes aldım. Saat 12'ye geliyordu. Önümdeki uzun bahçeye baktım. Of keşke beni kapıya bıraktıktan sonra vursaydım ona. Çocuğun evi o kadar büyüktü ki bahçe kapısından eve yürümek 15 dakikaydı. Chan peşinde partiden insanlarla dışarı çıktı.
"Orada dur. Polisi çağırdım. Seni mahvedeceğim" dediğinde onu umursamadan yürümeye devam ettim. Koşarak yanıma geldiğinde bağırıp bir şeyler diyordu. Sonunda boğazımı sıktı.
Bu tuhaftı. Tuhaf olan her şey onunla ilişkimdeydi. Her şey onu hatırlatıyordu. Şuan başkalarının boğazımı sıkması bile. Boğazımdaki eller çirkindi. Onun elleri gibi değil ama nefesimin kesilmesi, çaresizlik hissi, hayatta kalmak için çaresizce çırpınmak. Bunlar bana Jiyong'u hatırlatıyordu. Sadece boğazımı sıktığı için değil. Her şey bittiğinde de böyle hissettiğim için. Her şey bittiğinde de nefesim kesilmişti, çaresizdim ve aynı şuan ki gibi ölmeyi istesem de hayatta kalmak için bir şekilde çırpınıyordum. Onu unutuyordum. Üstelik bu daha da acıydı.
Öleceğimi düşündüğümde kırmızı, mavi ışıklar bahçeyi kapladı. Polis sirenini duydum. Chan boğazımı bırakmayı anca bir polis karşımıza dikilip silah doğrulttuğunda akıl edebildi. Önüm beni bırakmasıyla yere düşerken derin bir nefes aldım. Yine hayattaydım. Ben yaşıyor gibi hissetmesem de nabzım atıyordu sonuçta.
Başladık valla dayanamadım ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTHER SIDE: REVENGE
Mystery / Thriller"Sen küçüğüm. Sen tüm planlarımı mahvettin ve ben bundan hiç hoşlanmadım." Other Side devam kitabıdır.