"Bom'un adını sayıklayarak uyandı" dedi Jiyong. Bir kaç adım geride olsa da hatta müzik var diye duymayacağımı düşünse de onu duyuyordum.
"Yani göründüğü aksine iyi değil" dedi Seunghyun. Tekilayı içip boş bardağı bar tezgahına koydum.
"Namjoon ahhhh. Bir tane daha" diye bağırdım. Artık o ikisini duymak istemiyordum. Dün araba sürerken onu bir miktar uzaklaştırabildim beynimden ama olmuyordu. Kafamı yastığa koyar koymaz her şey gidiyor ve o geliyordu. Namjoon bir bardak bıraktı.
"Daha fazla yok" dediğinde alayla sirittim ve bardağı diktim.
"Namjooon aaahh bana bir tane daha"
"Jennie bağırma yanındayım! Yok dedim" dediğinde tezgaha oturdum ve ayaklarımı aşağı şarkıyı Namjoon'un olduğu tarafa geçtim.
"Beyler bayanlar an itibariyle burayı ben ele geçirdim" dedim sakince. Namjoon kolumu tuttuğunda ittim ve tekila şişesini aldım.
"İsteyen ?" Dediğimde bir kaç kişi boş bardağını uzattı. Gülerek onlara yanaştım.
"Hyung! Jennie'yi al" dediğinde Jiyong gelene kadar tezgaha geri çıktım yoksa beni mahvederdi. Alana baktım.
"Unniee gel benimle bir şeyler iç hadi!" Dedim yüksek sesle. Dara bana baktı. Kafasını iki yana sallarken Jiyong kolumu tutup beni aşağı çekti ve sinirle çenemi tutup sıktı.
"O çeneni kapat ve düzgünce oturup iç.' Dediğinde öne uzanmış dudaklarıma baktım ve gülmeye başladım. Onu kemerinden tutup tezgaha dayadım ve üzerine yaslandım.
"Oppa eğlenelim" dedim ve boynunu öptüm.
"Jennie" diye fısıldadı gözlerini kaparken. Benden etkilenmesi hoşuma gidiyordu. Egomu besliyordu ama bir anda beni kendinden uzaklaştırdı ve sandalyeye oturttu.
"Tamam artık içmiyorsun. Burada kal. Uslu dur. Ceketimi alıp geliyorum ve eve gidiyoruz"
"Tamam gidip sevişelim" dediğimde göz devirdi ve kalabalığa daldı. Tezgaha döndüm ve tekila şişemi alıp içtim.
"Sana benden özür dilemen için son şans veriyorum" dediğinde kafamı kaldırıp Yoona'ya baktım ve kahkaha attım.
"Yalnız buraya ucube almıyorlar" dedim ve elimi kaldırdım.
"Güvenlik! Biri kaçmış gizlice. Alın bu şıllığı" diye bağırdım keyifle. Etrafımızdakiler garip bir şekilde bakınca kahkaha attım.
"Deli bu kız" dedim onlara bakıp Yoona'yı gösterim.
"Jennie pişman olacaksın" dediğinde tamamen ona döndüm ve tek elimi oturduğum sandalyenin koluna dayadım.
"Sen nasıl girdin buraya ?"
"Biliyorsunuz hala YG'den sayılırım. Dövmem sağ olsun. Senin yoktu dimi? Ah doğru. Bana kapıda şifre bi-" ayağımı kaldırıp göğsüne tekme attım. Yakınımızdaki insanlar açılırken tezgahin öteki tarafındaki bıçağı kaptım ve yerdeki Yoona'ya doğru gittim. Gözleri şaşkınlıkla açılırken geri geri gitti.
"Yüzük çıktı mı Yoona ?" Dedim alayla ve daha fazla gitmesine engel olmak için ayakkabımın topuğuyla bileğine vurdum. Hızla karnına oturdum ve üzerindeki kazağı kestim.
"Kes şunu pişman olacaksın"
"Pişman olmaya vaktim olmayacak çünkü bugün son günün. Bunu kutlamalıyım" dedim alayla ve bıçağın uzunu göğsündeki dövmenin üzerine bastırdım. Çığlık atarken gülümsedim.
"Dışarıdan baktığında bile bana bulaşma diye bağırıyorum ama sen dönüp dolaşıp bana geliyorsun. Doğru söyle bana aşık mısın ?" Dedim gülerek ve bıçağı derisinin altından gezdirdim. İnsanlar etrafımda bağırıyordu. Yoona çığlık atıyordu. Kan göğsünden akarken ince deri parçasının söktüm ve ellerim arasına aldım.
"Bak dövme mazi old-" demem kalmadı kendimi yerde buldum. Sırtımı yere çarpınca yüzümü buruşturdum.
"Sadece bir ceket almama bile izin vermeyecek misin ?" Diye bağırdı Jiyong. Beni Yoona'nın üzerinden o inmişti. Yerden kalkmaya çalışırken başım döndü ve yere kapaklandım. Beni tutup kaldırdı.
"Ceketin nerede ?" Dedim sakince. Göz devirdi ve kanlı ellerime baktı. Yoona'nın ayağa kalkıp zorla uzaklaştığını gördüm.
"Gidiyor oros-"
"Kes artık" diye bağırdı Jiyong. Sinirle ona döndüm.
"Bana bağırma"
"O zaman insan gibi davran"
"Beni kışkırtan o ama sen onu görmüyorsun! Acaba neden ?" Dedim alayla.
"Çünkü o senin derini yüzmüyor!" Diye bağırdı. Sinirle kolumu ondan çektim ve yerdeki deriye baktım. Kraliçe tacı kanlar içinde yerdeydi. Bir kaç kişi midesini bulandığını söyleyip gitti.
"Kapıya çık ve beni bekle. Belli ki burada rahat durmayacaksın. Ceketimi alıp geleceğim. Bu seferde Jennie. Bu seferde bir halta karışırsan seni mahvederim" dediğinde ona doğru eğildim.
"Bir daha Yoona'yı bana savunursan bende seni" diye fısıldadım ve kapıya doğru ilerledim. Kanlı ellerimi umursamadan saçlarımı geriye doğru attım. Kan kokusu burnuma doldu. Jiyong ellerimi böyle görürse kötü olurdu. Kandan hoşlanmazdı. Kapıya çıktığımda rüzgar saçlarımı dağıtmıştı bile. Mekanın karşısındaki markete baktım. Şu alıp ellerimi yıkanabilirdim.
Kendime bir sigara çıkarırken markete ilerledim. En mantıklısı buydu. Jiyong ellerime düzgün bakamazdı bile. Zaten onu kızdırmıştım. Bu sefer ileri gitmiş ve onu sinirlendirmiştim ama Yoona bilerek yapıyordu. Bilerek beni kışkırtıyordu. Ben ona karışınca da Jiyong sinirleniyorsun ve kavga ediyorduk. Onunla kavga etmek istemiyordum. Ondan özür dileyecektim. İleri gitmiştim. Marketin önüne geldiğimde sigaram bitene kadar kapıda kalma kararı aldım. Önümde beyaz bir minivan durdu. Jiyong mekandan çıkınca ona el salladım. Beni görünce bana doğru yürümeye başladı.
Minivanın arka kapıları açıldı ve iki kişi beni tutup içeri çekti. Küfrederek kurtulmaya çalıştım. Aralarından biri kafama vurmaya başladı. Elini tutup döndürürken minivan çalıştı ve yol aldı. Diğerinin kafasına dirseğimi geçirdiğimde kız çığlık attı. Hızla arka kapıyı tuttum. Açmaya çalıştım ama boşaydı. Çoktan kilitlenmişti. Pencereden Jiyong'un panikle dolu yüzüne baktım. Silahını çıkarıp arabaya nişan aldı. Bir kaç el ateşten sonra kurşunun biri tekere gelince araba sarsıldı ama durmadı. Saçımı kavradılar ve kafamı minivanın demiş yüzeyine vurdular. Sinirle onlara dönerken birinin maskesini tuttum ve çıkardım. Yoona'yla göz göze geldiğimizde güldü.
"Şimdi kendin için ağlamaya başla prenses" dedi ve kafam son kez demir zemine çarptırıldı. Kan gözlerimden aşağı akarken gözlerim kapandı.
Bir günümüz de olaysız geçmesin mi ? Geçemiyor..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OTHER SIDE: REVENGE
Mystery / Thriller"Sen küçüğüm. Sen tüm planlarımı mahvettin ve ben bundan hiç hoşlanmadım." Other Side devam kitabıdır.