Bölüm 35: Onu geri getirelim.

328 39 114
                                    

Köprüye yaklaştıkça sinirim artıyordu. Akan gözyaşlarımı sildim. Bir aptal gibi ağlayıp kendimi güçsüz göstermezdim. Onu süründürecektim. Köprüye çıktığımda karşıya baktım.

"Jennie" diye bağırdı Seunghyun. Kafamı geriye çevirdim bana doğru koşan Seunghyun'a baktım. Önüme döndüm ve yürümeye başladım.

"Jennie dur" diye bağırdı. Durmayacaktım. Artık beklemeyecektim. Benim yüzümden acı çekilmesine katlanmayacaktım. Köprünün üzerinde beni yakalayıp kolumu tuttu. Nefes nefese kaldığı için eğildi. Sinirle ona döndüm.

"Bırak"

"Gidemezsin"

"Gideceğim"

"Jennie kendini öldürteceksin"

"Ben onu öldürmezsem Bom orada kalacak! Benim yüzümden hemde!" Diye bağırdım ve elimi kendime çektim. Bu sefer belimi tuttu ve sınırı geçmeme engel oldu.

"Bırak" diye bağırdım kollarından kurtulmaya çalışırken.

"Jennie izin veremem"

"Bırak yeter bırak"

"Kes şunu" dedi ve beni yere itti. Düşer düşmez yere eğildi ve beni tuttu. Ondan kurtulmaya çalışırken yere oturdu ve beni sıkıca tuttu.

"Yalvarırım bırak. Oppa" dedim hıçkırırken. Etrafı bulanık görüyordum. "Oppa bırak gideyim" dediğimde çenemi tutup ona bakmamı sağladı

"Oraya giderseniz her şeyi mahvedersin. İkinizi de öldürür. Geçenki olaydan sonra evin önüne 5p kişi dikti" diye bağırdı. Köprünün üzerine öylece otururken beni biran bile bırakmadı. Kafamı göğsüne dayadım.

"Benim suçum"

"Ağlama artık"

"Benim suçum" dedim. Sesim çatallaşmıştı. İçimde öyle bir acı vardı ki yaramıyordum. Bir şeylere artık katlanamıyordum.

"Değil" dediğinde ellerimi saçlarıma geçti. Saçlarımı çekiştirdim. Hak ediyordum. Her şeyi hak ediyordum. Canım yapmalıydı, sürünmeliydim. O benim yüzümden oradaydı. Benim yüzümden katlanıyordu. O şerefsiz benim üzerimden onu tehdit etmiş ve istediğini almıştı. Seunghyun ellerimi tuttu ve göğsümün hizasında getirdi. Tek eliyle iki bileğimi tutarken bir eli saçlarıma gitti.

"Bana...Bana söylemeliydin" dedim ağlarken. Seunghyun bir zamanlar onun nişanlısıydı. Jiyong'un tek kelimesine karşı hayatlarını riske atmış ve beni oradan çıkarmışlardı. Bom beni bırakamadığı için sevdiği adamdan vazgeçmişti. Peki ben yapar mıydım ? Huzurumdan vazgeçer miydim ? Bu önemli bile değildi. Sadece ben iki kişinin hayatını mahvetmiştim. Bununla da durmamıştım. Onun hayatını cehenneme çevirmiştim. Ya Seunghyun? Sevdiği kadını başka adamla görmüştü. Suçlu kimdi ? Yine ben. Ben onların hayatını mahvetmiştim. Üstüne onları suçlamıştım.

Ne önemi vardı ki bana söylememelerinin ? Sonuçta Jiyong yanımdaydı. İstediğim her şey bendeydi ama Seunghyun ve Bom. Ellerinde hiç bir şey kalmamıştı. Benim gibi biri yüzünden. Kendi hayatımı kurtarıp, onlarınkini mahvetmiştim. Onlardan da nefret etmiştim.

"Bana söylemeliydin" dedim yumruk yaptığım elimi göğsüne geçirdim. Bana söylemeliydi. Bilmem gerekirdi.

"Artık ağlama"

"Bana söyle-"

"Jennie! Ağlama" dedi. Ona sende ağlıyorsun demek istedim. Bana demeden önce kendine bak demek istedim ama cesaret edemedim.

"Bom böyle olmasını istedi" dedi sessizce. Mümkünmüş gibi ağlamam şiddetlendi. Kendimi durduramıyordum bile. Bu kadar aciz hissediyordum.

"O sadece kız kardeşini korumak istedi. Senin Motte'ye dönmendense ölmeyi tercih eder" dediğinde kafamı göğsünden kaldırdım ve ona baktım.

"Oppa..oppa özür dilerim" dedim hıçkırarak. Yanağımdaki yaşları elimin tersiyle sildim.

"Benim hatam. Hayatınızı mahvettim. Özür dilerim. Ben..Ben ne desem boşuna" dedim. Kafasını iki yana sallarken gözlerini sildi.

"Keşke beni oradan çıkarmasaydınız"

"Hayır,hayır,hayır Jennie" dedi ve ellerini kafamın iki yanına koyup ona bakmama sağladı.

"Seni oradan çıkarmak hayatımızda yaptığımız en doğru şeydi Jennie. Yemin ederim" dedi. Tekrar ağlamaya başlarken kafamı omzuna koydum.

"Jennie o hiç pişman olmadı. Senin için olmadı. Sen o kadar küçüktün ki" dedi. Ağzından bir ha çıktı.

"Seni kaçırdıktan sonra Bom dedi ki neden bu kız ? Bu kadar savunmasız, mini minnacık bir kız. Bu kız tek başına yapamaz dedi. Bom'dan ayrılmak istemiyordum doğru ama şimdi bakınca seni o kadar güzel büyütmüş ki onunla gurur duyuyorum. Henüz kendi bile büyük sayılmazsın seni mükemmel büyütmüş. Ondan..ondan ayrı kalmak zordu. Hala da öyle ama yine o günde olsak yine gitmesine izin verirdim."dedi sessizce. Bu adam bizi düşünüyordu. Hepimize değer veriyordu. Seunghyun bizim için kendinden ödün veriyordu. YG için, benim için kendini veriyordu. Onun beni kurtardığı gibi bende onu kurtarmak istiyordum. Bom'u ona getirmek ve mutlu etmek istiyordum. Aynı şey kendim içinde geçerliydi. Ben ablamı istiyordum.

"Oppa nolur" dedim. Burnumu çektim ve mavi gömleğine tutundum. Sıkıca tutundum ona.

"Nolur onu oradan çıkaralım. Bir an önce çıkaralım ve geri getirelim." Dediğimde kafa salladı.

"Getirelim ki ona kızayım. Bir daha ne seni bırakabilsin ne de beni. Olur mu ?"

"Getireceğiz Jen. Ne olursa olsun getireceğiz onu" dediğinde kafa salladım.

"Sana söz veriyorum oppa. O gelene kadar rahat uyku yok bana. Söz veriyorum elimden geleni yapacağım"

OTHER SIDE: REVENGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin