Bölüm 22: Seni gerçekten öldüreceğim.

451 47 207
                                    

Bölüm en uzun bölümümüz ve ben çok beğendim. Özellikle sonlara doğru gerçekten beğendim. Neyse saat 7. 30. Bölüm atar ve uyumaya kaçarım. Yorum ve oylama unutmayın. Akşama doğru yine buralardayım ❤

Diğer kamerayı da yerleştirdim ve düğmesine bastım. Kırmızı ışık yanıp söndüğünde kameraya bakıp baş parmağımı kaldırdım.

"Kayıtta. Devam et ve hızlı ol"

"Her seferinde şunu söyleme zaten hızlıyım" dedim sessizce. Jiyong beni kesinlikle sinir ediyordu ama telefonu kapatırsam buraya geleceğini bildiğim için kapatamıyordum da.

"Sadece üç tane kaldı. Şunu da hallet ve gel" diye söylendiğinde son kameraya bakıp el hareketi çektim. Arkadan Yoon'un güldüğünü duyunca gülümsedim. Sokağın başına yürüdüm.

"Bak orası iyi. Oraya koy bir tane"

"Jiyong sırf daha hızlı geleyim diye gördüğün yerlere kamera koydurtuyorsun. Şundan vazgeç çünkü az sonra sinir krizi geçirip herkesi başıma toplayacağım" dedim sinirle

"Tamam. Kızma" dedi sessizce. Göz devirdim.

"Bir planım var. Merak etme" dedim ve Min Woo'nun evinin yolunu tuttum. Sokaklarda hala yangından izler gördükçe kendimle gurur duyuyordum.

"Nereye ?"

"Off Min Woo'nun evine" dedim sinirle ve köşede gördüğüm büyük eve ilerledim. 

"Ne saçmalıyorsun sen ? Hemen geri dön" diye bağırsa da onu duymamazlıktan geldim. Min Woo şuan bininci uykusunda olmalıydı bu yüzden sorun yok. Evinin bahçesine girdim ve kapıyı gören bir ağaca kamera koydum. Kamerayı çalıştırıp arkaya dolandım.

"Jennie tamam uzatma. Geri gel. Sende gördün sokaklarda devriye atıyorlar. Yakalacanaksın" dedi ama gürültü çıkarmamak için ağzımı açmadım ve bir ağaca çıkıp kendimi arka balkona attım. Evet sokaklarda devriye geziyordu. Bunu zaten tahmin ediyordum. Min Woo'nun yangından sonra götü tutuşmuştu. Bu yüzden adamlarını görevlendirmişti. Aralık pencereden içeri baktım. Odada kimseyi görmeyince kapının kilidini açtım. Bu bir kaç dakikamı alsa da içerideydim. Madem Jiyong'un planı Min Woo'yu izlemekti bari düzgün yapalım.

"Jennie seni görmüyorum ve 2 dakika içinde cevap vermezsen oraya geleceğim" dedi Jiyong sinirle. Odadan çıkıp antreye geçtim ve sessizce aşağı indim. Min Woo'nun işlerini yaparken hep aynı odada toplantı yapardık. Hızla o odaya yöneldim. Odaya girdim ve süs olsun diye koyulmuş kitapların arasına kamerayı yerleştirdim. Düğmesine bastım ve kırmızı ışığın sönmesin bekledim. Söndüğünde parmaklarımı kaldırıp zafer işareti yaptım. Yoon'un gülmesi beni gördüklerine işaretti.

"Tamam komik kız sen en iyisisin. Şimdi çık" dediğinde yukarıdan sesi duydum. Kulağımdaki ses bir saniyeliğine kalbimle beraber durdu.

"Saklan. Ben geliyorum" dediğinde hareket etmeyi akıl ettim.

"Hayır gelme" dedim ve masanın altına girdim. Ses git gide yaklaşırken Jiyong'da sustu. Kapı açıldığında masanın geniş ayağıyla bütünleştim. Adım sesleri artık odadaydı. Nefesimi tuttum. Elim bıçağıma gitti.

"Jennie o Bo-"

"Jennie ?" Dedi Bom. Kafamı masadan çıkarıp ona baktım ve hızla ayağa kalktım.

"Bom. Selam. Bende seni arıyordum. Kısmen. Al bu sana" dedim ve çantadan telefonu çıkardım.

"Seunghyun yolladı. Bununla haberleşeceksiniz. Seni kurtaracakmış falan neyse. Ben kurtulmak istemediğini söylemeyi denedim ama boşver. İstemezsen açmazsın zaten" dedim ve telefonu ona verdim. Son anda kalan tek kamerayı da ona verdim.

OTHER SIDE: REVENGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin