Bölüm 7: Beni aşka inandır.

417 43 73
                                    

Gecenin dördü. En iyi zaman dilimi. Herkes uyuyor, sokakta içen tayfa bile sarhoş olup evin yolunu tutuyor. Ne o saatte işe gitmek için evden çıkan var, ne de boş boş sokağı izleyen birileri çünkü herkes aynı fikirde. Gecenin dördünde izlenecek bir şey olmaz. Sokaklar bomboş, ölüm sessizliği var. Bu halini seviyorum. Desiti'yi bir tek bu şekilde seviyorum.

Bu sokaklarda dayak yedim. Öldürdüm ve ölümden döndüm. İnsanlardan çaldım. En az benim kadar aç çocuklara yemeğimi verdim. Açlıktan bayıldım ama şuan buradayken ne açtım ne de birini dönecektim. Bu sefer ben değil, onlar ölümden dönecekti.

Elimdeki spreyle duvarda boylu boyunca bir çizgi çektim. Çizimde her zaman berbat ötesiydim ama şuan bu önemli değildi. Önemli olan tek şey Min Woo ve ona mesajımın gitmesiydi. Siyah sprey boya beyaz duvarla lekeler oluşturarak aktı. Mesajımı bitirip sonuna gülücük koydum ve hırkamın kapşonunu geçirdim kafama.

Planlarım basit planlardı. Tam olarak dediklerimin arkasında durmaya yönelikti ve herkese ne kadar ciddi olduğumu gösterecektim. Bom ve Seunghyun'un ne kadar ciddi olduğumu  bilmelerini istiyordum. Bu yüzden spreyi çantama attım ve sokaklar arasında gezinmeye başladım.

Bir an Dawn ve Hyuna'yı düşündüm. Acaba onlara bir ugrasam mı diye ama sonra vazgeçtim. Neden gidecektim ki ? Kimseye zarar vermeyecektim. Umarım vermeyecektim. Versem de pek umurumda olmazdı çünkü bu semt bana yeterince zarar vermişti. Hem de hiç pişman olmadan verdi o zararı. Yine de kendi apartmanımda durduğumda karar değiştirip içeri girdim. Sessizce yukarı çıktım ve onların odasında durdum. Kapıyı hafifçe tıklattım.

"Siktir git gece gece uğraşma benimle" diye söylendi Hyuna

"Hyuna. Benim" dediğimde içeride kalktığını duyuyordum. Bir kaç saniye sonra kapı açıldı. Hyuna boş boş yüzüne baktığında gülümsedim.

"Senin burada ne işin var? "Diye söylendiğinde omuz silktim ve ona sarıldım.

"Senden bir şey isteyeceğim"

"Hemen söyle ve git buradan Jen" dediğinde kafa salladım.

"Toparlanıp gidin. Dawn ile beraber. Hemde en acil şekilde"

"Ne ? Delirdin mi ? Dawn Min Woo'yla beraber bizi yakalarlar. Bizi yakalarlar" dediğinde çantamdan Chan'den çaldığım bir yüzüğü çıkardım ve ona uzattım.

"Bunu nereden buldun ?"

"Bu önemli değil. Al bunu ve bozdurun. Kaçabildiğiniz kadar hızlı kaçın. Emin  Min Woo bir süre sizi düşünmeyecek kadar meşgul olacak" dediğimde kaşlarını çattı.

"Jennie ben bilemiyorum" dediğinde ellerini tuttum.

"Bana biraz güven olur mu? Biliyorum çok kavga ettik...ama siz bir şansı hak ediyorsunuz. Dawn ve sen...siz hayatımda gördüğüm en mükemmel çiftsiniz ve birbirinizi hiç bırakmıyorsunuz, birbirinize güveniyorsunuz v-ve-"

"Jennie neden ağlıyorsun ?" Dediğinde kafamı iki yana salladım. Cevap verirsem daha çok ağlayacağımı biliyordum. Beni kendine çekip kolları arasına aldı.

"Lütfen hızlı ol Hyuna. Kaçın ve kurtulun. Sonsuza kadar mutlu yaşayın. Onu hiç bırakma. Her zaman yanında dur ve beni aşka inandır olur mu ?" Dedim ondan ayrılırken. Kararlı bir şekilde kafa salladı. Onların toplanmasına yardım ettim ve onlar hızla semti terk ederken onların odasında öylece dikilip gidişlerini izledim. Elimdeki bidonla kendi odama geçtim. Mazotu her yere döktüm ve apartmandan aşağı inerken dökmeye devam ettim.

Biri bitince diğer bidonu aldım ve Desiti'nin çıkışına doğru ilerledim. Sokağın bitiminde boş sokaklara döndüm. Bunu yapacağımı söyledim. Bunun için söz verdim. Cebimden sigaramı ve çakmağımı çıkardım. Sigaramı yaktıktan sonra yere oturdum ve bağdaş kurdum.

Elimdeki çakmağı sokağa fırlattım ve sigaramdan bir duman çektim. Hızla büyüyen sıcaklık yüzüme vururken gülümsedim. Ben söz verdim. Şimdi sıra devamında. Ayağa kalktım ve geldiğim gibi sakince Desiti'den çıktım.

OTHER SIDE: REVENGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin