Bölüm 38 :Ben onsuz düşünemiyorum.

324 41 106
                                    

JİYONG

Hayatta her şeyin elinden kayması sadece bir saniye alıyordu. Bir saniye de kayboluyordun. Çaresiz kalıyordun. Benim için bu bir saniye Jennie'yi o araba alırken ki zamandı. Bir saniye önce bana bakıp gülümsüyordu. Bir saniye sonra orada yoktu. O gitti. Bende yetişemedim.

Her zaman plan yapabilen bir yapım vardı. Ben durmasını istesem bile beynim bunu kabul etmiyor ve sürekli bir şeyleri düşünüyordu. Sürekli plan yapıyor sonra o planlar bozulursa neler olabilir onu tarıyor. Ondan sonra bunlar içinde bir plan yapıyordu. Herkes en fazla b planında bırakırken benim hep daha fazla planım olurdu ama şuan yoktu. Minivanın arkasından bakakaldım çünkü benim her şeyim o minivanla uzaklaşıyordu.

"Hyung telefonunu unuttun" diye bağırdı Seungri. Ona döndüğümde donakaldı. Artık nasıl görünüyorsam rengi gitti.

"Ne oldu ?" Dedi. Ona doğru yürürken cebimden silahımı çıkardım.

"İçeri gir" dediğimde peşime takıldı. İçeri girip aşağı kata indim. Silahı tutan ellerim titriyordu. Büyük mekana girince silahı havaya kaldırdım ve iki el ateş ettim. Mekandaki herkes bana baktı.

"Parti bitti. Herkes sokaklara iniyor. Beyaz bir minivan arıyorum. Sağ arka tekeri patlar ve plakası yok. Gerekirse sabaha kadar onu arayacaksınız. Bulana kadar hiç birinizi görmek istemiyorum" diye bağırdım. Boş boş, korkuyla yüzüme bakan insanlara baktım.

"Hemen siktir olup gidin ve bana o minivanı bulun. Dinleneni görürsem öldürürüm. Kaytaranı görürsem öldürürüm. Aramayan görürsem yine ölürsünüz. Çabuk" diye bağırdım sinirle. Herkes mekandan çıkarken Seunghyun'la göz göze geldik. Kafamı yana eğdiğimde bana doğru geldi.

"Seungri. Seungları al ve eve gidin hemen. Kameraları kontrol etsinler"

"Tamam" dedi ve yanımdan uzaklaştı. Seunghyun gelip beni tuttu. O tutmasaydı düşeceğimi biliyordum. Beni duvara yasladı.

"Jen-"

"Hyung düşünemiyorum" dedim nefes almaya çalışırken. Uzanıp bir kaç düğmemi açtı. Chaerin ve Minzy'nin bana yaklaştığını gördüm. Hemen arkasından Daesung ve Lisa vardı.

"Bir minivan. Beyaz. Tekeri patladı bu onu yavaşlatır. Plan yapmam lazım. Düşünmem lazım" dedim yere çökerken. Beynim durmuştu. Düşünemiyordum.

"Jennie yok. Onu aldılar" dedi Seunghyun diğerlerine. Ne tepki verdikleriyle ilgilenmiyordum. Her şey dönüyordu. Ayağa kalktım.

"Mino ve Jin Woo dışarı çıkın. Herkesle beraber arabayı arayın. Eve geçip Seunglara bakacağız. Rose ve Jisoo Hanbin'i bulun ve herkesi toplayıp bana gelsin. Silah da alsınlar" dedim ve yukarı çıkmak için hareket ettim. Durdum ve ekibe döndüm.

"Sabah olmadan o kız benim yanımda olacak. Bunu kim yaptı, o arabada kim vardı, kim sürdü, o araba kimin hepsini karşımda istiyorum." Dediğimde hepsi kafa salladı. Hızla yukarı çıktım ve bir sigara yaktım.

"Jiyong"

"Ne hyung ?" Dedim sinirle. Zaten iki düşüncemi bir araya getiremiyordum bir de benimle konuşuyordu.

"Jiyong titriyorsun" dediğinde ona döndüm.

"Bana bilmediğim bir şey söyle hyung. Jennie nerede onu söyle. Bunu hangi orospu çocuğu yaptı onu söyle bana. Onu..o-onu nerede bulacağım ben" dediğimde kolunu omzuma attı.

"Onu bulacağız. Her zaman buluruz."

"Ama ya ona bir şey olursa ?" Dediğimde kafamı iki yana salladı.

"Olmayacak çünkü plan yapacağız. Onu bulacağız.  Bunu kim yaptıysa onu geberteceğiz" dediğinde kafa salladım. Ekip yukarı çıktığında evin yolunu tuttuk. Evin kapısına vardığımızda biri kapıya gürültüyle vuruyordu.

"Bom" dedi Seunghyun. Onun arkasından çıkıp tozlu kıyafetlerle kapımızda dikilen Bom'a baktım. Bize döndüğünde gözleri kıpkırmızıydı.

"Bom ne oldu ?" Dedi Seunghyun ona doğru giderken ama Bom onu itip bana geldi.

"Bi-bir kız geldi. İki gün önce falandı. Bilmiyorum. Taç vardı göğsünde. Min Woo beni odaya yolladı v-ve konuştular.   Beni eve kilitledi ve bugün çıktılar ama bir şey planlıyorlar. Jennie'nin adını duydum. O-o nerede ? Evde dimi ? Evde " dedi. Kapıyı açmış olan Seungri'ye baktım. Bom'da ona döndü ve eve doğru ilerledi.

"Bom" dedi Seunghyun. Bom ona bakmadı bile. Kapıya doğru gitti ve Seungri'nin önünde durdu.

"Jennie" diye bağırdı.

"Bom" dedi Seunghyun yüksek sesle. Bom sinirle ona döndü.

"Jennie nerede ?" Diye bağırdı ağlarken. Gözlerimi kapattım. Görmek istemiyordum. Onu bizim yüzümüzden bu halde görmek istemiyordum.

"Onu...götürdü-" Bom ona tokat attı. Onlara doğru bir adım atsam da Bom ona bir daha vurdu.

"Senden bir şey istedim" diye haykırdı. Göğsünü yumruklarken

"Sadece Jennie Seunghyun. Sadece ona dikkat et dedim. Yapamadın. Bunu bile yapamadın" dediğinde Seunghyun bileklerini tuttu.

"Özür dilerim" dedi ve onu kendine çekti. Bom ağlarken Seunghyun ona sarıldı.

"Onu bana getir Seung. Onu kaybettiğin gibi bul" dediğinde Seunghyun'la göz göze geldik.

"Ben kaybettim" dediğimde Bom bana döndüm

"Onu benden aldılar ve bulacağım" dedim. Onu bulacaktım. Min Woo'yu da Yoona'yı da gebertecektim.

"Hyung" diye bağırarak evden çıktı Yoon. O sırada çalan telefona baktım. Mino arıyordu.

"Ne Yoon ?"

"Arabayı bulduk hyung. Tek sorun boş" dediğinde telefonu açtım.

"Söyle Mino"

"Hyung minivanı buldum. Arabadan inmişler. Başka bir arabaya binilmiş. İzlerden belli. Çok uzağa da gitmiş olamazlar. En fazla beş on dakika önce. Minivanın motoru sıcak hala"

"Yoon 15 dakika geriye sar kaydı ve izle. Başka bir arabaya binilmiş. Bana plakasını bul" dediğimde Yoon koşarak eve girdi.

"Mino eve dönün. Hepiniz dönün. Desiti'ye gidiyoruz"

OTHER SIDE: REVENGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin