Bölüm 8: Onu durdurmalıyız.

432 43 149
                                    

JİYONG

"Yoona git başımdan"

"Hadi ama Ji. O kız için mi bu kadar dağıldın? " Dediğinde sinirle ona döndüm.

"Seni mahvederim Yoona. Bir daha konuşamazsın. Git" diye söylendim ve içkimi yudumladım. Namjoon'un barındaydım ve tesadüf ki Yoona'da buradaydı.

"Neden yüzüğü takıyorsun hala ?"

"Bana yaptığın hataları unutturmuyor" dedim ona dönerken. Sakince suratıma  bakıyordu. Kolunu tuttum ve döndürdüm. Ağzını bile açmadı. Jennie olsa bana vururdu.

"Yaptığın tüm hataları unutmamam için duruyor. Her baktığımda senin orospuluklarını hatırlıyorum ve seni görünce yolumu değiştiriyorum. Net mi ?" Dedim sakince ve onu ittim. Masadan yere düştü.

"Bu kadar olamazsın! Ben hata yapmadım Jiyong. Senin için bıraktım YG'yi"

"Sorun şu ki ben senin için bırakmazdım. Bırakmadım da" dedim bardağı kafama dikmeden önce.

"O kız için eder miydin ?  Ah etsen ne ki o zaten yok." Dediğinde beni rahat bırakmayacağını anlayıp masadan kalktım. Saçından tutup kalktığı gibi onu tekrar yere fırlattım.

"O kızla senin farkın ne biliyor musun ?  Ben onu öldüremedim ama seni öldürürüm. Bu uyarımı unutma çünkü son uyarım sana." Dedim ve üzerine basıp çıkışa doğru ilerledim. Gece saatlerinden beri burada olduğum için zaman kavramın yitmişti. Telefonumu çıkarıp saate baktım. 7'ye geliyordu. Havada bir duman vardı ama başım bunu umursamayacak kadar dönüyordu. Evin yolunu tuttum.

Herkesin derdi neydi bilmiyorum. Sorun bendeymiş gibi davranıyorlar. Onu unuttum ve geride bıraktım ama diğerleri bunu yapamıyor.  Diğerleri ona kafayı takmış gibiler. Belki de daha da meşgul olmaları gerekirdi. Düşünecek vakitleri olmamalıydı. Benim de öyle. Eve girdim ve kendimi yatağa attım. Uykuya dalmak üzereydim ki kapı gürültüyle çalmaya  başladı. Küfrederek yataktan çıktım. Kim sabahın bu saatinde bune cesaret ediyorsa hesabını verecekti.

"Açın kapıyı. Hemen açın" diye bağırdı ses. Lisa ve Jisoo kapıya inmişti. Diğerleri de aşağı iniyordu.

"Kenara çık" dedi Lisa. Jisoo tereddüt etti.

"Ne oluyor böyle? " Dedi Seunghyun aşağı inerken. Bende o sırada yukarı çıkıyordum. Herkes kapının önüne gelmişti bile.

"Biri delirmiş gibi kapıya vuruyor" dedi Lisa. Hala çalan kapıya dönüp Lisa'ya döndüm ve kapıyı açtım.

Benim iyi bir hafızam vardı. Bir çok şeyi kolay kolay unutmazdım. Özellikle benim hayatımı etkileyen bir şeyse bunu unutmam çok zordu. Mesela Jennie. Tabi Jennie kısa dönemli bir örnekti ama karşımda beyaz satenden pijama ve üzerine öylesine geçirmiş bir hırkayla duran, siyah kahkülleri dağılmış kadını ilk görüşte tanıdım. Seunghyun kim olduğunu görmek için yanıma geldi.

"Bom"

"Nuna" dedim aynı anda. Bom ikimizi de itip içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı.

"Siktir. Ah bana bir su verir misin ufaklık ?" Dedi Daesung'a. Daesung kaşlarını çatıp bize bakakaldı.

"Dae ona bir su getir." Dedi Seunghyun. Dae giderken Bom bana döndü. Yaşlı gözlerini gözlerime dikti.

"Ji. Aman Tanrım ne kadar da büyümüşsün" dedi boynuma sarılırken. Bakışlarım Seunghyun'u buldu. Kafa salladığında bende Bom'a sarıldım.

"Sen içki mi içtin ?" Dedi benden ayrılırken. Sinirle yüzüme baktı.

"Nuna sen yaşıyorsun ama nasıl ?" Dediğimde Seunghyun'a döndü.

"Ona öldüğümü mü söyledin ?" Diye bağırdı. Seunghyun sırtını duvara yaslarken kollarını göğsünde birleştirdi.

"Pardon ama YG'den ayrıldığını söyleyemedim. Ayrıca öldü falan da demedim" dedi sinirle.

"Hiç bir şey demeyince ben sandım ki"

"Hyung o kim  ?" Dedi Mino. Merdivende merakla üçümüzü izleyen ekibe döndüm.

"Evet şey..O Bom. YG'nin fikir babası ve resmî kurucusu" dediğimde Bom gülümsedi ve hepsine el salladı. Sonra bana döndü.

"Ayrıca ben iyiyim. Ölmedim yani görüldüğü gibi"

"Evet pijamalarla sokakta koşacak kadar. Aklın neredeydi ?" Dedi Seunghyun sinirle

"Ah dur. Seunghyun buraya kadar koştum çünkü Desiti yanıyor" dedi panikle ona döndüğünde.

"Ne ?" Diyen kısım YG'deki herkes olsa da Seunghyun sadece alayla güldü. Kaşlarımı çattım.

"Ne gülüyorsun Seung ? Beni çıldırtacak mısın ? Sana diyorum ki tüm semt yanıyor!"

"Yaptı yapacağını. Aslında söz verdiğinde yapamaz sanıyordum. Cidden tebrik etmek lazım"

"O sözün devamını hatırla Seung! Sıra bize gelecek ve ben derimi seviyorum! Onu durdurmamız lazım."

"Neden durduralım ki ?"

"Seung" diye çığırdı sinirle. " Desiti olay değil. Motte'den bahsediyoruz. Onu öldürürler biliyorsun dimi ? Her şeyimi onun için bıraktım ben. Ona zarar gelemez"

"Siz neyden bahsediyorsunuz ? Desiti nasıl yanıyor ?" Dediğim de Bom bana döndü.

"Yanıyor işte. Bir iki apartman küle döndü. Çok fazla ölen yok aman yaralı çok fazla. Jiyong onu bulmamız lazım. Kendini öldürtecek"

"Kim ? Bunu hangi deli yapar ?" Dedim hayretle. Bu basit bir şey değildi. Koskoca semtten bahsediyorduk.

"Jennie. O..O intikam alıyor."

OTHER SIDE: REVENGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin