BÖLÜM ON SEKİZ

51 48 4
                                    

Yeni bölüme hoş geldiniz/hoş geldin. Keyifli okumalar dilerim. 🤗

Elizabeth zamanın gelmesini, aklındaki soruların yatışacağı zamanın gelmesini beklemekten yoruldu. Başını cama dayadı. Gözlerini yumdu. Rüyasına dalmak üzere koltukta uyumaya başladı. Rüyasında annesini gördü. Kendisine göre bir iyilik meleği başkalarına göre bir şeytan olan annesi Martha...

Elizabeth'in babası onları terk ettikten sonra Elizabeth hep annesi ile beraber uyurdu. Çünkü ikiside yanlızlığın o boğucu karanlığından korkuyordu. Yine rüyasında beraber yatıyorlardı. Bir anda sabah oluyor ve annesi usulca Elizabeth'i uyandırıyordu. Beraber yemek yedikten sonra Martha hiçbir şey söylemeden dışarı çıkıyordu. Elizabeth'te oturup telefonuna baktı.

Bir anda annesi hızlıca eve girip kaç diye bağırdı. Elizabeth ne olduğunu anlayamadı ancak annesi olmadan kaçmak istemedi ve annesinide sürüklemeye çalıştı. Annesi ise gelmedi. Bir anda polisler evi sardı. Elizabeth'in ve Martha'nın elleri kelepçelendi. Polis merkezine götürüldüler. İdam kararı alındı. Meydanda bir sürü insan vardı.

Martha ve Elizabeth bir kürsüye çıktılar. Sonunu göremedikleri bir ip süzülüyordu gök yüzünden. Yanlarına bir polis geldi. İlk önce Martha nın ipi yukarı çekildi. Elizabeth acı çığlıklar atıyordu ama kimse onu umursamıyordu. Herkes Martha'nın cesedine bakıyordu. Martha'nın ipi çekildikçe çekildi. Martha gökyüzünde kayboldu.

Sıra Elizabeth'teydi. Elizabeth gözlerini kapattı. Annesinin önünde duran polis onun önünde durdu. Gözleri kapalıydı ama hissetti. Elizabeth polisten büyük bir enerji aldı. Gözlerini açtığında o polisin babası Tony olduğunu gördü. Birbirlerinin gözlerinin içine çok derin bakıyorlardı. Kalabalık asın asın diye bağırmaya başladı. Tony, Elizabeth'in yanına geçti. Elizabeth'in gözünden bir yaş daha süzülmüştü. O da bir anda gök yüzüne yükselmeye başladı. Güneşe yaklaştıkça sıcaklık artıyordu.

Elizabeth iyice terlemeye ve çırpınmaya başladı. Hem rüyasında hem gerçekte. O sırada odasına giren hasta bakıcısının kendini uyandırma çabalarından haberdar değildi. Uyandığında bir çığlık attı. Ter içinde kalmıştı. Saat 19.59'du. Hasta bakıcıdan biraz izin istedi ve ondan dışarıda beklemesini rica etti. Hemen geleceğinide eklemeyi unutmadı.

Üstünü değiştirdi. Hala rüyanın etkisindeydi. Rüyasını unutmamak için not edip etmemek arasında kaldı. Ancak bu rüyayı uzun bir süre unutabileceğini sanmıyordu. Bu yüzden sadece üstünü değiştirmekle yetindi.

Hasta bakıcının neden geldiğini düşündü. Bir anda aklına Daniel ile olan görüşmesi geldi. Saat 20.08'di. Hemen kapıyı açtı. Hasta bakıcısı onu bekliyordu. Daniel'in odasına vardıklarında Elizabeth hala rüyasını düşünüyordu. İlk defa bir rüyanın bu kadar etkisinde kaldı. Daniel'in odasının kapısını tıkladı. Hasta bakıcı Elizabeth'in yanından ayrıldı. İçerden ise "Gir" diye ses geldi. Elizabeth kapıyı yavaşça açtı ve kapıyı sırtı ile kapattı. Koltuğa hiçbir şey demeden oturdu.

Daha önceki görüşmelerinde Elizabeth içeri girdiğinde kapıyı eli ile kapatır ve Daniel'e selam verirdi. Daniel'in masasının yanına gelirdi. Ayakta onu bekleyen Daniel'in elini sıkar en son olarakta koltuğa oturur ve konuşmaya başlarlardı. Bu sefer durum farklıydı. Daniel hiçbir şeyin yolunda gitmediğini anladı.

Elizabeth hiç konuşmuyordu. Daniel de konuşmak yerine onu inceliyordu. Hala ayaktaydı. Elizabeth tavana bakıyordu. Hiçbir duygu belirtisi göstermiyordu. Daniel bu durumun böyle devam etmemesi gerektiğini anladı. Söze giriş yaptı.

Daniel: Merhaba Elizabeth.

Elizabeth kafasını tavana doğru değil Daniel'e çevirdi. Daniel'in gözlerinin içine bakıyordu. Daniel, Elizabeth'in duygularını genelde içine atan bir kız olduğunu biliyordu. Elizabeth'in sadece bir kere ağladığını gördü. O ağladığı günde hayattan umudunu kesmek üzere olduğu andı. Şuan da yine hayattan umudunu kesmiş gibi görünüyordu.

SENİN İÇİN ANNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin