Merhabalar!
Yeni bölüme hoş geldiniz.
Umarım beğenirsiniz.
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz çok sevinirim.
Keyifli okumalar diliyorum."Merhaba günlük.
Tarih;17/09/1842
Bu kadar geç yazdığım için üzgünüm. Hapse girdiğim için yazamadım. Günlüğümü hapishanede yanıma alamadım. O yüzden bu kadar zaman sonra yazdım. Neden hapse giriceğimi soruyor olmalısın. Anlatayım. Her şey normaldi. O gün okul yoktu. Günlerden cumartesiydi. Her şeyi çok net hatırlıyorum. O gün bir güzellik yarışması olmuştu. Etrafımdakiler katılmamı çok istiyordu. Ailem ve Henry hariç herkes katılmamı önerdi ama katılmadım. Ailemin izin vermediği bir şeye katılmam imkansızdı. Ben de katılmadım.O zamanlar çok yakın olduğum bir arkadaş grubum vardı. Üç kızdık o grupta. Beraber güzellik yarışmasını izlemeye gittik. Küçük çaplı bir yarışmaydı. Sandalyelere oturduk. Başlamasını bekledik. O sırada çok uzakta Henry'yi gördüm. Orada ne işi olduğunu anlayamadım. Sahnenin arkasına gitti. 'Yarışma bittikten sonra yanına giderim' Diye geçirdim içimden. Yarışma oldukça güzeldi. Birinci seçildi. Kısa bir kutlama yapıldı. Güzellik kraliçesine taç taktılar. Üstü açık bir arabaya bindi ve gitti. Çoğu kişide dağıldı. Beraber geldiğim grubumdaki iki kızda 'Hadi eve dönelim.' Dedi. Onların gitmesine izin verdim. Ben Henry'yi görmek için sahne arkasına gittim.
Onun sesi ve bir kızın ağlama sesi geliyordu. Konuşmalar hala kulağımda çınlıyor. Kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Henry'de, ona 'Sen dünyanın en güzel kızısın.' Dedi. İlk başta kardeşi olabilir diye düşündüm ama Henry'nin ne annesi vardı ne de ablası. 'Kuzeni veya arkadaşıdır.' diye geçirdim içimden. Duvarın arkasına geçip onları izlemeye başladım. Henry, eliyle kızın göz yaşlarını sildi ve ona sarıldı. Kız güzellik yarışmasındaki bir yarışmacıydı. İlk üçe bile girememişti. Kız, Henry'nin kollarını itip ona uzun uzun baktı ve ardından 'Dünya'nın en güzel kızıysam neden kazanamadım?' dedi. Henry gülümsedi. O gülümsemeyi asla unutamayacağım. Banada hep öyle gülümserdi. Meğersem sahte bir gülüşmüş. Henry kıza 'Jüriler kör. O yüzden seni seçmediler. Kafana takma. Zaten her geçen saniye dahada güzelleşiyorsun. Bir sonraki yıl katılırsın. İşte o zaman birinci seçilirsin.' Dedi ve onu dudaklarından öptü. O anda onları izlerken ellerim hep ve ayaklarım boşaldı. Nefesim kesilir gibi oldu. Bunu bana neden yaptı? Bilmiyorum. Galiba hiçte bilemeyeceğim. İki seçeneğim vardı. Ya ona haddini bildirecektim ya da yere çöküp ağlayacaktım. O an yere çöktüm ve gözümden bir yaş aktı. Sonra ise aklıma yaşadığım onca şey geldi. O kadar şey olmuştu da hiç ağlamamıştım. Peki ya bir erkek? Bir erkek için ağlayacak değildim. Gözümü bir anda hırs bürüdü. Gözümden yanağıma düşen gözyaşını kolumla sertçe sildim. Hışımla ayağa kalktım ve elime geçen ilk kesici alet ile üstlerine yürüdüm.
Elime bir bıçak gelmiş. O an elime ne aldığıma pek dikkat etmemiştim. Bıçak ile onlara doğru koştum. Kızın üstüne atladım ve yere düştük. Kız bir çığlık attı. Bıçakla rasgele darbeler yaptım. Kızın kolunu, başını, ellerini, bacaklarını, kafasını ve daha bir sürü yerini kestim. Kız çığlıklar atıyordu. Onun kanı yüzüme sıçrıyordu. Acı çekmesi hoşuma gitti. Henry bir süre bizi izledikten sonra beni kollarımdan tuttu ve kendine çekti. O zaman bıçak elimden kaydı ve yere düştü. Kız acı ile çırpınırken ben Henry'e döndüm. Şok ile bana bakıyordu. 'Neden!? ' diye bağırdım. Sadece yüzüme baktı. Tekrarladım. Sadece 'Özür dilerim.' demekle yetindi. Dahada sinirlendim. 'Ne özürü be adam!' diye bağırdım. O da kalbimi kıracak sözler etti.
Dediki; Özür dilerim çünkü seni kullandım. Özür dilerim çünkü çirkinsin. Özür dilerim çünkü aptalsın. Özür dilerim çünkü seni sevmiyorum. Özür dilerim çünkü senin gözlerine bakarken başkalarını hayal ettim. Özür dilerim çünkü sana söylediğim her güzel şeyi başkaları için söylemek istedim ama sana söyledim. Özür dilerim çü-
Kulaklarım daha fazlasını kaldıramadı. Her özürü vücuduma bir iğne batırıyorlarmış gibi acıttı. Bende kulaklarımı kapatıp yere oturdum ve rahatlamak için bir ileri bir geri sallandım ama rahatlayamıyordum. Hala onun iğneleyici sözlerini duyabiliyordum. Çok gelmeye başladı bende 'Yeter!' diye bağırdım. O da durdu. Kızı yanımdan çekti. Kucağına aldı ve uzaklaştılar. Yapabileceğim başka bir şey kalmamıştı. Ağlamak hariç...
Yerdeki kanlı bıçağı elime aldım ve kan içindeki koluma, ellerime baktım. Acı hissediyordum. Efkarlı bir çığlık attım. Yüreğim parçalanıyordu. Ne kadar çığlık atarsam atayım, isterse bazılarının kulaklarının zarını patlatacak kadar çığlık atayım, yine de kalbimdeki o sesi duyuramam. Orda oturup ağladım.Ağlarken uyuyakalmışım. Beni görevliler bulmuş. Beni öyle kanlı bulunca yaralıyım sanmışlar. Uykumuda baygınlık sanmışlar ve ambulansı çağırmışlar. Bıçakladığım kızla aynı hastaneye düştüm. Kız yoğun bakıma kaldırılmış. Ağır yaralandığını öğrendim sonradan. Baya bir yoğun bakımda kaldı. Ben ise o kargaşa ve gürültü içinde uyandım. Hiçbir şey saklamaya gerek duymadım. Ne de olsa bir şekilde ortaya çıkacaktı. Poliside çağırdılar. Ailemde geldi. Babam bana 'Senden utanıyoruz. Ailenin yüzkarasısın. Keşke doğmasaydın. ' dedi. O an daha ne kadar kırılabileceğimi tahmin bile edemedim.
Polisler geldi. İfade verdim. Henry ifade verdi. Kızın ailesi ifade verdi. Kız yoğun bakımdan uyandıktan sonra o da ifade verdi. Şaşırdığım şey bana kızmamasıydı. Çok şaşırtıcı ve şiir gibi bir kızdı. Hem güzeldi hem kibardı hem tatlıydı hem anlayışlıydı hem gizemliydi hem de çok popüler ve sevilen birisiydi. Henry'nin kızı sevmesine şaşmamalı. Tek bir pişmanlığım var. O da Henry'i değilde kıza zarar vermem oldu. Kız ömrü boyu yatalak olmak zorunda kaldı. Bel altını ve sol kolunu hareket ettiremiyordu. Keşke kıza böyle bir zarar vermek yerine Henry'i öldürseydim. Artık keşkelerin sırası değil. Olan oldu bile.
Kızın şikayet etmemesi üzerine hapis cezası oldukça kısaldı. Hapis yüzünden okul hayatımıda yarıda kestim. Bir daha devam eder miyim? Orasını bilmiyorum. Ailemin yanına dönmek istedim ama izin vermediler. Bende eşyalarımı aldım ve onlardan çok uzaklara taşındım. Yeni bir işe başladım. Yeni bir hayata adım attım. Şuan hala her şey düzene girmedi.
Hele o olaydan sonra düşüncelerime hakim olamıyorum. İnsanların hepsinin ölmesi gerektiği geliyor sürekli aklıma. Garip fikirlere ve düşüncelere kapılıyorum. Kendimi önleyemiyorum. Umarım akli dengemi kaybetmem.
İlk defa bu kadar uzun yazdım. Ne de olsa o kadar zaman geçti. Şimdilik bu kadar yeter. Görüşürüz. Umarım sana yazmazken kötü şeyler olmaz. Bil ki eğer sana 6 ay boyunca hiç yazmazsam başıma bir iş gelmiştir."
***
Elizabeth sayfaları okurken şoktan şoka girdi. Kendine geldiğinde annesinin yaşadığı şeylere inanmakta zorlandı. Geçmişte yaşanan olaylar, hatıralar şimdiki onu oluşturmuştu. Birbiriyle çok bağlantılıydılar. Elizabeth göz yaşlarını tutamadı. Annesinin bu yaşadıklarını onu çok üzdü. Artık Martha'nın hayatı baştan değişecekti.
~ BÖLÜMÜN SONUNA GELDİNİZ ~
Umarım hikayeyi ve bölümü beğenmişsinizdir. Düşünceleriniz benim için çok önemli. Lütfen düşüncelerinizi ve fikirlerinizi benimle paylaşın. Sorunuz varsa, bir eksiğimi gördüyseniz yorumlar kısmına yazabilirsiniz. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN ANNE
Pertualangan"Seninle aynı kaderi paylaşmak, can yakıyor. Hayatımı sana adamıştım. Artık sen yoksun. Sen yoksan bende yokum. Her şey senin içindi anne. Elveda..." Elizabeth adında bir kız. Her şey Tony'nin ailesini terk etmesi ile başladı. Annesi yüzünden gözü...