Yeni bölüme hoş geldin/ hoş geldiniz. Keyifli okumalar dilerim.
Daniel, Elizabeth'e hastaneye onuda götüreceğini söyleyince Elizabeth çok sevindi. Bir an önce gidecekleri günün gelmesini bekledi. Hayaller kurdu. Eski odasının ne halde olduğunu. Başka bir hastanın oraya yerleşip yerleşmediğini William'ın durumunu, Laura ve Sophie'nin oyunlarının devam edip etmediğini hatta Samantha'yı bile merak etti. Hastaneye gidecekleri o gün geldi.
Elizabeth ve Daniel arabaya bindi. Hastaneye girdiler. Daniel iş için geldi. Elizabeth işe ziyaret için geldi. Daniel odasına girip çalıştı. Elizabeth'te müdürün odasını buldu. Müdür, Sarah'ı çağırdı. Sarah Elizabeth'i görünce göz yaşlarını tutamadı. Birbirlerine sarıldılar. Sarah birgünlüğüne izin istedi. İzin aldı. Sarah, Elizabeth'i müdürün odasından çıkarttı. Adam'ı çağırdı. Adam'da, Elizabeth'i gördüğü için çok sevindi.
Elizabeth: Artık nişan hazırlıklarına başlayın derim.
Sarah: Tamamdır. Adam sen haleder misin? Haftaya nişan yapalım.
Adam: Haftaya mı? Tamamdır.
Adam yanlarından ayrıldı.
Elizabeth: Sana söyleyecek, anlatacak bir sürü şeyim var.
Sarah: Telefonun var mı?
Elizabeth: Hayır yok.
Sarah: Yaa olsun. Bir şekilde zaman bulup konuşuruz biz.
Elizabeth, William'ı gördü. William ile uzun uzun sasarıldıldı. Saçları ne kadar çok uzamıştı. İlk önce William'ın odasında biraz kaldı. Uzun uzun konuştular. Elizabeth tüm olan biteni anlattı. William'ın yüz ifadesi sürekli değişti. Bazen mutlu oldu bazen üzüldü. Ancak Elizabeth bitirince yüzünde bir gülümseme vardı.
William: Sonuç olarak her şeyin iyi olmasına sevindim. Doğru kararı vermişsin.
Elizabeth başını salladı. Biraz daha sohbet ettiler. Ardından Elizabeth Sophie ve Laura'yı da gördü. İkisine bir etkinlik günü beraber koşturmaca oynayacaklarına söz verdi. Koridorda etrafa bakıp gülümseyerek yürüdü. Korido Adam ile karşılaştı. Adam'ın telefonda fiyat konuştuğunu duydu. Adam telefonu kapatınca Elizabeth; " Hadi hayırlı olsun. Beni ve Daniel'i çağırmazsan kafanı kırarım" diye bağırdı. Gülüştüler.
Elizabeth, Adam'ın yanından ayrıldıktan sonra odasını görmek istedi. Kapıyı hiç tıklatmadan açtı. Odada hasta olma ihtimalini unuttu. Bir adam ona doğru bağırarak ilerledi. Elizabeth bir çığlık bastı ve yere düştü. Bir hasta bakıcı koştu. Elizabeth'i düştüğü yerden kaldırdı. Elizabeth hala korkuyordu. Çünkü adam hala bağırıp çağırıyordu. Hasta bakıcısı adama sakinleştirici bir iğne vurdu. Sarah koşarak yanlarına geldi.
Sarah: Ne oluyor.
Hasta bakıcısı: Benim çok işim var. Ziyaretçi anlatsın. Odaya sokmazsan sevinirim. Hasta ziyaretçi istemiyor.
Sarah: Tamam kolay gelsin. Elizabeth ne oldu?
Elizabeth: Odamı merak ettim. İçerde hasta olma ihtimalini gözardı ettim. İçerideki adam anlayamadığım bir dilde konuşarak bana bağırdı.
Sarah: Anladım. Biraz daha dikkatli olsan iyi olacak.
Elizabeth: Haklısın. Bu arada izin alma ihtimalin var mı?
Sarah: Konuşmak istiyorsun öyle değil mi?
Elizabeth: Evet.
Sarah: Tahmin etmiştim. Bende çok istiyorum. Zaten pek işim yok. Bekle izin almaya çalışayım. İstersen sende peşimden gel.
Elizabeth: Olur geliyorum.
Sarah ve Elizabeth müdürün odasına gittiler. Elizabeth kapının önünde bekledi. Müdür, Elizabeth'in hatrına izin verdi.
Elizabeth: Çak. Bir sürü şey konuşacağız.
Sarah: Evett. Gel hastanenin kafeteryasına inelim.
Elizabeth: Öyle bir yer mi var?
Sarah: Evet çalışanlar için öyle bir yer var. Bu arada Daniel'e söyle sana bir telefon alsın. Ben 14 yaşıma geldiğimde telefon edinmiştim.
Elizabeth: Aslında benim de telefonum vardı. Ancak daha önceden yaşanan olaylardan dolayı gömmüştüm.
Sarah: Ay kıyamam güzelim telefon gitmiş. Neyse bu olaylar geçti. Boşver.
Elizabeth: Aynen.
Sarah: Kafeteryadan almak istediğin bir şey var mı?
Elizabeth: Canım çok kurabiye çekti.
Sarah: Gel o zaman alalım. İçicek bir şey ister misin?
Elizabeth: Meyve suyu içebilirim. Sen ne yiyip içeceksin?
Sarah: Ben bir şey istemiyorum. Dur senin aldıklarının parasını ödeyeyim.
Elizabeth: Gerek yok bende para var.
Sarah: Tabii, Ne de olsa Daniel baban.
İkiside gülüştü. Bir kafeye oturup uzun uzun konuştular. Sarah, Elizabeth yokken pek bir şey yaşamamıştı. O yüzden hep Elizabeth anlattı. İki kızın böyle dertleşmesi çok iyi geliyordu. Uzun uzun konuştular. Birbirlerine anlatmak istedikleri her şeyi anlatınca kafeteryadan kalktılar. Saat 18.40'tı.
Daniel o gün Elizabeth evde tek olmadığı için çalışma süresini biraz artırdı. Sarah toparlanıp Adam ile evlerine döndüler. Elizabeth'te müdür ile konuşmaya gitti. Müdürün odasının kapısını tıklattı.
Müdür: Gir.
Elizabeth: Merhaba.
Müdür: Merhaba seni görmeyeli uzun zaman oldu nasılsın?
Elizabeth: İyiyim, sen nasılsın?
Müdür: Bende iyiyim. Seni gördüm daha iyi oldum. Nasıl geçiyor zaman? Mutlu musun?
Elizabeth: Evet çok mutluyum. Yaptığınız her şey için teşekkürler.
Müdür: Rica ederim. Burada insanların hayatlarına dokunmak için çalışıyoruz. Hayatına dokunabildiysek daha da mutlu oluruz.
Elizabeth: Dokundunuz.
Biraz daha sohbet ettiler. Ardından Daniel'in işi bitince Elizabeth'i nasıl bulacağını kestiremedi. Sarah'ı aradı. Ancak o işten Adam ile çıkmıştı. Elizabeth'in de nerde olduğunu bilmiyordu. Daniel endişelendi. Müdüre gidip güvenlik kameralarına bakmasını isteyecekti. Müdürün kapısını tıklattı.
Müdür: Gir!
Daniel: Kızımı bulamıyorum güvenlik kameralarına bakabilir miyiz?
Elizabeth: Ben burdayım baba.
Daniel başını biraz aşağı ve sola kaydırınca Elizabeth'i gördü ve içi rahatladı.
Daniel: Sana bir telefon almam lazım. Şart oldu.
Elizabeth: Bencede.
Daniel, müdüre teşekkürlerini sundu. Müdürün odasından çıktılar. Ardından eve doğru yöneldiler. Elizabeth için harika bir gündü. Daniel'e teşekkür etti. Erkenden yattı. Film saatine dayanacak gücü kalmamıştı. Güzel rüyalarına daldı.
~ BÖLÜMÜN SONUNA GELDİNİZ ~
Umarım bölümü ve hikayeyi beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmezseniz sevinirim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN ANNE
Pertualangan"Seninle aynı kaderi paylaşmak, can yakıyor. Hayatımı sana adamıştım. Artık sen yoksun. Sen yoksan bende yokum. Her şey senin içindi anne. Elveda..." Elizabeth adında bir kız. Her şey Tony'nin ailesini terk etmesi ile başladı. Annesi yüzünden gözü...