(40) Deniz Kokusu

10.7K 476 166
                                    


Can'dan

Dolu gözler ile duvarı izliyordum. Ona bir şey olmayacaktı değil mi? Kardeşime bir şey olmayacaktı? Biz beraber büyümüştük.
Şimdi bir kardeşim içerideydi,can çekişiyordu. Canım gerçek den çok yanıyordu. 
Gözlerim den yaşlar süzülürken, Güneş bana  destek olmak istercesine sarıldı. Kimin şu an bizim hakkımız da ne düşündüğü umurun da değildi. Normal de bir şey derler diye bana fazla yaklaşmazdı bile Güneşim.
"Benim yüzüm den!"dedim sayamadığım kadar aynı şeyi tekrarlarken. "Kendini suçlama."dedi Güneş gözün den bir damla yaş düşerken. Kendimi suçlamak da haklıydım. "Senin yüzünden değil!"dedi tekrar ederek.
"Keşke onun yerine ben bıçaklansaydım."dedim boğazım da ki yumru yüzünden zar zor konuşurken." Neden Deniz? Neden kardeşim. Neden önüme geçtin?"dedim mırıldanarak. Daha çok kendi kendime konuşur gibiydim. Güneş hariç kimsenin duyduğunu zannetmiyordum. Yumruk olan elimi o kadar sıkıyordum ki,bembeyaz olduğunun farkına yeni varmıştım. "Öyle deme Can! Güçlü ol!"dedi. "Deniz bizi böyle görseydi, kızmaz mıydı? Ne derdi. 'Lan içimi şişirdiniz sümüklüler.'derdi."dedi gülmeye çalışarak. Beni neşelendirmeye çalışsada kardeşim içeri de iken neşeli olamıyordum.
"Güneş. Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmem!"dedim titreyen sesiyle. Güneş de aslında benim gibiydi. Gözleri kan çanağıydı. Çökmüş gibiydi. Onu ilk defa bu kadar güçsüz görüyordum. Hızla bana sarılıp, ellerini boynuma sardı. Kafamı boyun girintisine koyup,içime çektim kokusunu.mAmeliyata yeni almışlardı. Ama dakikalar dakikaları kovalasa da,zaman bir türlü geçmiyor her bir dakika bir asır gibi geçiyordu. Tuba teyze ise fenalaşmıştı. Serum verip,uyutmuşlardı. Kenan amca da yanında kalıyordu. Annem de,Tuba teyzenin yanındaydı. Oda kendini suçluyordu. Hepsi de perişan haldelerdi.

Zeynep,Yusuf abiye destek olurken,Hakan abi bir köşeye çökmüş yüzünü elleri arasına almış bir şekilde duruyordu. Hepsinin canının yandığını biliyordum. Bedirhan abi çoktan,Vahitin peşine düşmüştü. Ama bir haber yoktu. Yakalarsa,ölümü biz den olacaktı. Bunu nasıl yapabilmişti aklım almıyordu. Bir den koridordan gelen yüksek bağrış sesleri ile,hepimiz oraya bakmıştık. Sonra Yiğit'i gördüm. Koskoca adam yıkılmış bir şekildeydi.

"Deniz!"diye bağırdı. Sesi o kadar titriyordu ki...
"Durumu nasıl?"diyerek hızla geldi. Barış abi onu sakinleştirmek için yanına gitse de,geri çekildi. "Size durumu nasıl diye sordum?"dedi bir kez daha. Gözleri buğulanmıştı. Ilk defa çakma eniştenin ağladığını gördüm.  Resmen hastaneyi ayağa kaldırmışdı. "Durumu kritik. Iç kanaması var."dediğin de bakışların da ki o korku paha biçilemezdi. "Ne demek durumu kritik lan!?"deyip duvara yumruğunu geçirdi. Hakan abi,hâlâ köşe de duruyor gerçek dünya dan bağımsız bir şekil de oturuyordu. Sadece karşısında ki duvarı izliyordu. Gözleri kan çanağı olmuştu."Nasıl olur lan bu?"dedi yumruklarını sıkarken.

"Bedirhan o şerefsizi bulamadı mı?"diye sordu sakin olmaya çalışarak. Bedirhan abi şu an karakoldaydı ve o adamı arıyordu. Bulut ile Soner abi de onun yanındalardı."Maalesef."dedi Barış abi sıkıntı ile. Çakma eniştenin gözleri beni buldu."Lan sen orada ne halta yarıyordun? O puşt Denizi bıçaklarken neredeydin sen?!"diye bağırdığın da patlayacak birini bulduğunu anlamıştım. Ama lanet olsun ki haklıydı.

Hiç bir şey demedim,diyemedim. Haklıydı. Her şey benim suçumdu. Cevap vermeyince bu sefer üzerime yürüdüğün de, sinir ile Güneş ayağa kalktı. "Yiğit abi Canın ne suçu var bu konu da? Oda ister miydi Denizin bıçaklanmasını? Burada birbirimizi destekleyeceğimize,birbirimizin kalbimizi kırmayalım!"dedi bir çırpıda. Güneşin kolunu tuttum. "Haklı. Kahretsin ki çok haklı!"dedim güçsüz sesimle. Yiğit bunu demem üzerine hızlıca bizim yanımız dan uzaklaştı. Ve kattan aşağıya indi. Şu an fazla sinirliydi.

Deniz Kokusu - Mahalle (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin