Sayılı gün gerçekten çabuk geçiyor. 1 hafta çok çabuk geçmişti. Her şey aynı devam etti. Aynı monotonluk. Tek bir değişiklik var o da Esinle baya bir yakın olmamız. Dediğim şeyi yapmış, iç sesimi susturmuş ve artık kendim konuşmaya başlamıştım. Esin her dediğime gülüyordu. Sürekli bana çok alıştığını belli eden şeyler söylüyordu. En önemlisi bugün okul çıkışında ders dışı aktivitelerin olmasıydı. 2 saat kadar sürüyormuş, sanırım benim gibi asosyaller için yapılıyordu ama katılmak zorunluydu.
"Esin, nereye gideceğiz şimdi?"
"Tiyatro salonu en alt katta. Götüreyim seni."
Aşağıya indik tiyatro salonu çok büyüktü. Sahne bile büyüktü yani. Okulun tiyatroya önem verdiğini söylemişti zaten Esin.
"Bende gideyim de ilk günden geç kalmayayım." Dedi Esin.
"Çıkışta bekle hadi görüşürüz." Deyip sırıttım o giderken. Sahneye yakın kırmızı koltuklarda oturup sohbet eden 10-15 kişilik grup bana baktı. İçlerinden bir erkek önüne dönüp bir şeyler söyledi ve hepsi gülmeye başladı. Kimi gülerken tekrar bana baktı. Ciddi anlamda aşağılayıcı bir hareket. Onlara göz devirip bir koltuğa oturdum. 10 dakika içinde salon baya dolmuştu. 35-40 kişi vardı tahminimce.
Sonunda ikisi erkek biri kadın olmak üzere 3 öğretmen girdi içeri. Okuldaki hocaların bile fizikleri güzel. Neyse konumuz bu değil.
Kadın konuşmaya başlayınca herkes sustu.
"Merhaba arkadaşlar. Öncelikle yeni gelenler için anlatayım direkt. 10'ar kişilik gruplara ayrılacaksınız. Gruplarınızı kendiniz seçeceksiniz. Her gruba farklı bir oyun vereceğiz. 1 ay boyunca bu oyunlara çalışacaksınız. 1 ayın sonunda performanslarınıza bakacağız. Hadi bakalım şimdi grup oluşturun kendi aranızda."
5 dakika sonra insanlar gruplarını bulmuş kendi aralarında sohbet ederlerken benim gibi etrafına bakınan bir kızda bakışlarımı sabitledim. Tam yanına gitmek için ayağa kalkarken erkek hoca konuştu.
"Grubu olmayan kaldı mı?"
"Ben." Diye bağırınca birkaç kişi bana baktı.
Erkek hoca ise bana gülümsedi.
"Grubu olmayanlar gelsin şöyle."
Benimle beraber 3 kişi hocanın yanına gittik. Bize baktı.
"Peki grubu 10'u aşan var mı?"
Mira olarak tahmin ettiğim kız boş boş bakarak
"11 kişiyiz." Dedi. Havası kime? Topu topu 5 yıllık tiyatrocuymuş. Ne var yani bunda? Hoca onlara bakıp
"Gamze buraya geçiyorsun." Dedi. Grubundakiler -Mira dahil- itiraz ettiler. Gamze de biraz itiraz ettikten sonra yanımızda durup bize nefretle bakmaya başladı. Ben Mirayı incelerken kapı açıldı.
ŞAKA MI BU ?~~~
İçimdeki ses bana büyük konuşmamam hakkında hala öğütler verirken ikinci erkek hoca konuşmaya başladı:
"Oo Savaş bey, gelmeseydiniz." Sesindeki kinaye herkesin gülmesine sebep olurken birtek ben ve Savaş gülmüyorduk. Bunda komik olan ne var?
Savaştan gözlerimi ayırıp etrafa bakmaya başladım. Mira ve Gamze de dahil olmak üzere kızlar ona bakıyordu. Tamam Savaş yakışıklıydı. Çok çok yakışıklıydı. Fakat onu yiyecek gibi bakmaya gerek yoktu. İlk konuşan erkek hoca tekrar konuştu:
"Savaş sen de bu gruptasın." Dediğinde kalbim hızla atmaya başladı.
Savaş hepimize baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNYARGI
Teen FictionKilolarından hep nefret etmiş fakat onlardan bir türlü kurtulamamış bir genç kız, kimseyi tanımadığı bir şehre ailesi yüzünden giderse neler olur ? Bu kitap sevdiği adam için zayıflayan veya değişen bir kızı anlatmıyor. "Ben artık yaşamak istemiyor...