BÖLÜM 45

289 9 1
                                    

Aradan koskoca bir hafta gecmesine rağmen ne Savaş duruma alışabilmişti ne de ben. Okulun son günü bile el ele olmamıza rağmen, ki belki okuldakiler bile alışmasına rağmen biz daha bu sevgililik isine alısamamıştık. Dışarıda sadece 1 kere bulusmuştuk. Ben o gerizekalı bara gitmek istemediğimden, bizim evin bahçesinde oturmuştuk, ikimizde burdan bunalınca sokağa çıkıp birkac insanın;
"Ohaa! Çocuğa bak bir de yanındaki kıza." tarzı cümlelerine maruz kalmış Savaşa çaktırmadan bu duruma üzülmüştüm. Savaş bunlardan sadece bir tanesini bulmuş ve gayet rahat bir şekilde kıza dümdüz atar yapmış ve hatta sinirlendiğini fazlasıyla göstererek neredeyse kıza vurmaya bile kalkmıştı. Eğer bunu bir kız degilde erkek söyleseydi, vay haline!
Her gece biraz üzülerek ve korkarak yatıyor olsamda artık, Baran'ın Savaşla ugrasmayı kestiğini 7 günün sonunda idrak edebilmiştim. Tamam simdilik her şey iyiydi ama.. ama hepte böyle devam etmemeliydi. Platonikken rahattık. Yani her ikimizde. Bu çok inandırıcı değil ama Savaş sevgili olduğumuz icin kendine, kelimelerine, yani her şeyine kısıtlama getirmişti. Ben Savaşa bu haliyle aşık olmadımki! Ama sorarsanız Savaşa olan sevginden bir şey eksildi mi diye. Hayır eksilmedi, hatta aksine şiddetlendi. Onu o kadar seviyorumki...

~~~

Telefonumu elime aldım. Bir mesaj olmasını beklemiyordum. Sevgilin var nasıl mesaj olmaz falan diye düsünenler olabilir. Savaş mesaj atmaz, atmadı, atmıcak. Eger bir sey olursa hemen arar, ya da evin önüne gelip söyler.
Şansımı denemek icin ben attım.
Savaş?
Saniyesine cevap beklemiyordum, ama yinede atmasına oldukca sasırmıstım
Efendim
Ama ben saniyesine attım.
Konusalım mı?
2-3 dakika kadar cevap gelmeyince telefonu odama bırakıp aşağıya meyve suyu almaya indim. Yardımcı abla bana gülümseyip
"Ben getireyim odanıza." tarzı şeyler söyleyince kabul etmeyip kendim aldım.
"Ben artık mutluyum." dedim dolabin kapağını açarken. Aslında çok iyi bir dert ortağı gibi duruyordu ama konuşmuyordu. Aklına sürekli şu düsünceyi sokmuslardı.
'Evin sahibininin kızı, onunla konusmak ne haddime?'
Yani genellikle yardımcı ablalara annemler rahat olmaları hakkında şeyler söylerlerdi ama, eski yardımcılarımız hep bizden önce gittikleri evlerde bunları söylediklerini itiraf eder, benimle hep bunları konuşurlardı. Bu tamamen saçmalık! İnsan insandır.
"Allah bozmasın mutlulugunuzu." dedi.
"Amin amin. Ya benim bi sevgilim var. Bu nasıl bir duygu biliyor musun? İlk sevgilim." dedim, bunları anlatırken fazlasıyla mutlu oluyordum.
"Gözlerinizden okunuyor onu ne kadar sevdiğiniz." dedi ve gülümsedi. Ona tebessüm ederek odama çıktım. Savaş mesaj atmıştı. Hayret!
Eskiden daha iyiydik
Anlam veremez şekilde birkac dakika daha telefonuma baktım. Buram buram ayrılık kokuyordu bu mesaj.
Yanıma gelebilir misin? Yazdım ve anında gönderdim.
Gizem olmuyor, yapamıyorum.
Bunları diyen Savaştı. Aptallık bende. Savaşın gercekten beni sevebileceği ihtimalini düşünüyordum. Üstelemekte üstüme yoktur ama bu defa neden üstelemedim hiçbir fikrim yok. Hiçbir şey yazmadan telefonu kapattım. Hemen dusa girip, dusun altında dakikalarca düsündüm. Neden? Neden umut vermişti Savaş? En başında ben ondan vazgecerken çıkmasaydı karşıma. Niye bir şeyler iyiye gitmek yerine kötüye gidiyor? Savaş'ı herkesten üstün kılan, farklı biri oluşu ve olaylara diğer insanlar gibi bakmayışıydı. Bitmiş Gizem Akan! Kabullenmen uzun zaman alsa da bitti!
Duştan çıkıp hemen giyindim ve telefonumu açtım belki bir mesaj gelmiştir umudu ile. Ama yoktu. Tabi ya! Ne bekliyorsunki? Akşama dogru saat 5 olmasına rağmen saçlarımı bile kurutmadan yatağıma girdim, telefonumu ve kulaklığımıda alıp uyumaya karar verdim.
~~~

Olabildigince yüksek sesler duyunca yatağımda doğruldum. Başımda Eda teyze dikiliyordu ve elinde birde pasta vardı. Bu kadın ilk bizim eve girdiğinde de bize yemek getirmişti. İyi yürekli kadın, sanırım depresyonda olduğumuda anlayıp pasta getirmişti. Hemen Eda teyzenin yanındaki annemi ve babamıda fark etmem uzun zaman almadı. Herkese tek tek bakıp ne olup bittiğini anlamaya çalıştım. En sonundada tam karşımda duran saate baktım. Saat 8. Pardonda üc saat uyumuşum neden beni uyandırıyorsunuz?
Tekrar yatmaya yeltenmişken annem konuştu.
"Aaa Gizem hadi kalk!"
Aklıma ikinci olarak gelen ihtimalle yatağımdan kalktım. Belki Savaş bana jest yapmıştı. Barısmamız icin herkesi ayarlamıştı. Aynada kabaran saçlarıma bakıp hayrete düşerken, yandan ördüm. (1sene icinde, saclarım örülcek kadar uzamıştı)
Elimi yüzümüde yıkamak icin hemen lavaboya kosarken rimel sürmeyide ihmal etmedim. Odaya girip bizimkileri kibar bir sekilde odamdan kovunca üstüme güzel bir seyler giydim. Hazırım!
Aşağıya sırıtarak indim ve gözlerim hemen Savaşı aradı.
Yardımcı ablaya da bakarak
"Hani Savaş?" dedim, sesim biraz hayal kırıklığına ugramış cıkmıstı.
"Ne savaşı?" dedi babam. Ona gülümsedim. Daha önce hiç erkek arkadasım olmadığından kızıcak mı yoksa sevinicek mi diye karar veremez bir şekilde;
"Pasta savaşı?" dedim. Bence güzel taktik.
Hepsi güldü.
"Ah Gizemcim! Siz buraya taşınalı 1 yıl oluyor. Onu kutlamak için o pasta." dedi Eda teyze. Ne? Oha! Gerçekten 1 yıl oluyor mu?
"1 yıl mı? Tam 1 yıl mı?" dedim. Annem, Eda teyzenin omzuna elini koydu.
"Eda teyzenin hafızası çok kuvvetli, tarihi tutmuş aklında."
Bizimde kuvvetli çok sükürde ben hiçbir komsumun eve tasındığı tarihi aklımda tutmadım. Ve demek 1 yıl oluyordu. Herşey tam tamına 1 yıl önce baslamıştı. Koskoca 1 yıl içinde Savaşla sadece 1 hafta sevgili kalmayı başarmıştık. Onun dışında ne kadar o 1 yıl ondan hoşlansamda 1 hafta oldukca azdı bence. Masaya tabiki ilk ben oturmuştum ve pastadan en büyük dilimi kendime alıp, odama çıkmıştım.
Gerçekten odamda tam depresyon havası yaratıp son ses Teoman Coban Yıldızı şarkısını açıp pastamdan da koca bir dilim aldım.
Şimdi ölmek istemem bir kalbi sarmadan....
Savaşla sahilde bu şarkıyı dinlemiştik. Nasıl biter Savaş nasıl? Şarkınında verdiği cesaretle telefonu alıp Savaşı aradım. Defalarca kez çaldırmama rağmen açmadı. Demek böyleydi. Simdi ondan vazgecmek daha zordu benim icin. AYRILIK ACISI.
zaten bizden nasıl bir çift olurdu ki? Nasıl biz olurduk biz? Yolda bunları söyleyen insanlar haklıydı.
~~
Annem beni hic sasırtmayarak, "Gizeem!" diye yanına çagırdı. Yanına çagırmadan kastım evi inletti.
Aşağıya indim
"Gizem çöpleri atar mısın annecim?" demesiyle ona bakakaldım.
"Ciddi misin anne? 1 yıl sonra yine yeniden." dedim. Savaşı tam 1 yıl önce yine çöp dökerken burda görmüs olucaktım. İçimde bir yerlerde halâ onu görebilme umudu vardı. Annem anlamaz bakıslarla bana bakınca çöpleri vermesi icin isaret verdim.
Çöp konteynerine çöpleri attıktan sonra arkamı döndüm, bu defa Savaşın sigara izmarite değildi de bileğime çarpan, bir arabanın farlarıydı gözüme çarpıyordu. Gözlerimi kısarak, arabayı tanımaya çalıştım. Arabayı tanımaktan kastım, Savaşın arabası olmasının olma ihtimaliydi. Ama değildi tabi. Savaş değildi, yoktu. Farlar birkac saniyelik söndüğünde açabildim gözlerimi.
BARAN? NE ALAKA?

ÖNYARGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin