Büyük konuşarak hep hata ediyordum. Şu büyüklerin dediği
"Büyük lokma ye, büyük konuşma." lafı gerçekten doğruydu. Tamı tamına o günün üstünden 1 ay geçmişti ve ben hâlâ Savaşı gördüğümde ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Pek saydım denilmez ama o günden bu yana onu 12 kez görmüştüm. Tiyatro salonuna gittiğimde 2 kez gelmemişti. Onun dışında tenefüste bir kez karsılaştığımızda önünden hızla geçmek isterken, bir kızla çarpışmıştım ve bu sayede o benim önümden hızla geçmişti. Esin benden çok sövüyordu Savaşa çünkü o gün onu orda öylece bırakıp gidecekken o kapıya çıkmış ve benim nasıl ağladığımı görmüştü. En önemlisininde iki gün sonra okul kapanıyor olmasıydı sanırım. Yani yarıyıl tatili için. Bu benim hep kuralımdı. Okul kapanmadan 1 hafta önce okula gitmezdim. Ders işlemeleri ya da işlememeleri umrumda değildi. Hava soğuktu ve dışarıya adımımı atsam donardım. Böyle bir havada nasıl okula gidebilirim? Esine de bu düşünceyi anlatmıştım ve o da okula gitmemişti. İki yakın arkadaş okula gitmiyorduk ama buluşmuyordukta. İkimizde sıcacık yataklarımızda daha fazla uyuyabilmek icin direniyorduk. Ece,Hilal ve Nilaya daha hiçbir şeyi anlatmamıştım. Uzun zamandır onlarla da konuşmuyorduk. İyice unutmuslardı beni. Tatile girdiğimiz ilk gün arayacaktım. Şimdilik sadece yemek yiyip uyumak istiyordum.
~~~
Gözlerimi açar açmaz karşımda bir adet babam dikiliyordu. Ona 'ne oldu' bakışlarımı attım.
"Naber prenses? İyi uyuyabildin mi?"
Babam genelde bir şey yapmak icin yardım isteyeceğinde 'prenses' kelimesini kullanırdı. Yardım derken, annemle ilgili bir sorun olduğunda ve o durumdan babamı benim kurtarabileceğimi düşündüğünde.
"İyi baba. Sen?"
"İyiyim. Bir şeyler var gibi sende. Pek iyi gibi gözükmüyorsun"
"Yoo. Çok iyiyim."
"Anlat Gizem. Ben dinliyorum seni."
"Baba! Sen annemle aşk evliliği mi yaptın?"
"Evet kızım."
"Ya hani aşk evlilikleri en fazla iki bucuk yıl sürerdi. Sizin onsekizinci yılınız."
"Aşk bitince geriye kalanlar önemlidir. Güven, sadakat, saygı.."
"Aşkınız bitti yani?"
"Tam olarak değil. İlk günkü kadar şiddetli aşık değiliz birbirimize sadece."
Kaşlatımı kaldırdım.
"Peki anneme aşık olduğunu nasıl anladın?"
Babam biraz düsündü. O duyguları belki eskimiş, pas tutmuştu. Tarif edemeyeceği her halinden belliydi.
"Tamam neyse zorlama." deyip sırıttım. Babam da güldü. Odamdan çıktığında yastığımın hemen yanındaki telefonu elime aldım. Esin 5 kez aramıştı. Hemen bende onu aradım.
"Noldu?" diye sordum direkt.
"Hiç. Uyandırmak için aramıştım."
"He tamam o zaman."
"Gizem!"
"Efendimm"
"Savaşla ilgili yeni bir şey yok değil mi?"
"Yok. Ne oldu ki?"
"Hâlâ sesinin bu kadar kötü gelmesinden pek hoşnut değilimde."
"Sesim kötü mü geliyor?"
"Evet."
"Onla alakalı değil ya. Uykudan yeni kalktım onun içindir."
"Tamam öyle olsun." dediğinde sanki o beni görebilecekmiş gibi gülümsedim. Telefonu kapattığımızda aşağıya inip bir şeyler atıştırdım.
~~~~
"Aloo!" dedi üçü bir anda. Hepside neşeliydi maşallah. Tatilin ilk günüydü ve ben dün karne almaya bile gitmemiştim.
"Ölmediniz değil mi hayırsız arkadaşlarım?"
"Ölsek nasıl konuşabiliriz Gizoş?" dedi Ece.
Esprisine gülmek yerine göz devirdim.
Çok kısa süreli bir sessizlikten sonra Ece yine konustu.
"Gizoş neler neler oldu biliyon mu?" dedi. Gizoş ne Allah aşkına?
"Bilmiyorum. Anlat." dedim.
"Ya bir site var tamam mı? İşte o siteden biriyle konusmaya başladım. Ama çocuk o kadar yakışıklı ki yani anlatamam. Bir kaç haftaya hazır ol sevgilim olucak. Bak şuraya yazıyorum. Konusma baya iyi gidiyor. Mesajlaşıyoruz zaten her dakika, kıskanıyor, sahipleniyor falan. Ya çok değişik hissettiriyor. Tek sorun uzak bir şehirde yasıyormuş"dedi. Tam olarak bundan nefret ediyordum. Tam da istemediğim ilişki tipini yakın arkadaşlarımdan biri yaşıyordu. Bunlar kişisel düşüncelerimdi tabi. Ama yine de her insanın kolay kolay istemeyeceği bir şeydi. Kime güveneceksin ki? Belki çocukça ama insanlar tamamıyla kendini başka biri gibi gösterebiliyordu. Sanal alem kötüydü. Eceyi üzmek sacma olurdu. Biliyordum, Ece kendisini kıskandığımı düşünecekti. Kısa bir yorumumdan sonra Savaşla ilgili anlatmadığım her şeyi anlattım. Hepsinin sacma sapan yorumlarından anladımki insanlar birbirinden ne kadar uzak kalırlarsa o kadar soğuyorlar birbirinden. Her insan degil ama Hilal,Ece ve Nilay kesinlikle benden soğumuşlardı. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur misali. Bunun için konusmayı fazla uzatmayıp telefonu kapattık. 15 günüde bu odada, virgülüne kadar ezberlediğim Savaşın sözlerini düsünerek, gerekirse ağlayarak geçirecektim. Psiklojim iyi durumda değildi ve düzeltmek için elimden bir şey gelmiyordu. Aslında Savaşa aşık olursam kendimle çelişmiş olurdum. Aşkın dış görünüşe bakmadığını her fırsaatta kendime söylüyordum. Ama Savaşın dış görünüşünden etkilenmiştim bu da bir gerçek. Bu konu üstünde de yoğunlaşarak 15 günümü rahatlıkla geçirebilirdim. Benim beklediğim tek şey şu tatildi. Aldığım bir kararla eğer yaz için bir tatile gidersek kıyafetlerimi hiç çıkartmayacaktım. Yüzmesem ölmezdim sonuçta. Vücudumu kimse görmeyecekti. Uzun elbise aldıracaktım bir sürü. Kısada giyebilirdim ama kısalığında sınırı olacaktı. Kış için bir tatile gidersek -ki kış için olduğunu pek düşünmüyorum- onda da aynı taktiği uygulayacaktım. Montlarımı çıkarmayıp, odadan fazla çıkmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNYARGI
JugendliteraturKilolarından hep nefret etmiş fakat onlardan bir türlü kurtulamamış bir genç kız, kimseyi tanımadığı bir şehre ailesi yüzünden giderse neler olur ? Bu kitap sevdiği adam için zayıflayan veya değişen bir kızı anlatmıyor. "Ben artık yaşamak istemiyor...