Anlamaz gözlerle Savaşa baktığımda, bana sımsıkı sarılmıştı. Ben kollarımı o anın verdiği saskınlıkla dolamayıp, öylece kalırken, sonrasında olayı idrak ederek Savaşın boynuna kollarımı dolamıştım. O muhtesem kokusunu içime çektim. Kaç dakika bilmiyorum.
Savaş benimdi şimdi öyle mi? Bende onundum. Peki nasıl? Ben onu hakediyor muydum orası meçhul ama bu duygu muhtesem ötesiydi. Kafasını saçlarıma gömüp rahatca sarılıyordu bana. Bu muhtesem an, birkaç dakika sonra -ikimizinde kendi isteğiyle- birbirimizden ayrılmamızla sonlanmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi tekrar arabaya bindik ve ben hala heyecanlı, mutlu ve şaşkındım. Savaş benimdi! İlkimdi! Savas kadar mükemmel biriydi ilkim. Şişman kızlarda sevilebilirdi! Mükemmel çocuklar tarafından! Önemli olanda buydu. Birbirimizin içini bilmek. Savaşın halâ bizi nereye götürdüğünü bilmeden oturuyordum öyle. Bu olaylar farklıydı. İki dakika öncesinin rahatlığı yoktu içimde. İki dakika öncede Savaşı çok cok seviyordum. Ama şu an o da beni seviyor gibiydi. Yani ben öyle sayıyorum artık. Sahi, aşamaları atlatmıştım. Savaşa aşık olmama da kalmamıştı belki. Belki şu an aşıktım. Beğenme aşamasını atlatalı 9 ya da 10 ay gecmişti. Hoşlanma aşamasınıda 4 ay önce atlatmıştım. Sevme aşamasınıda atlattığımı düsünüyordum. Ben Savaşa aşıktım!
Konuşulcak o kadar şey varken ne yazıkki ikimizde konuşmuyorduk. Hadi benim ilkimsin ben o yüzden utanıyorum. Ama ben senin ilkin degilim Savaş bey. Sahiden Savaşın ilki değildim ve bu beni biraz garip hissettirdi.
"Savaş!" dedim. Bana baktı.
"Elen, neden Elenle çıktın? Yani daha önce çok mu kızla birlikteliğin oldu?"Ah Gizem Akan ah! Savaş Soyhana sorduğun sorulara bak! Savaş o, belki her 2 saatte 1 sevgili değiştirdi. Senin yaptığın hesaplamaya bak. Ama gercekten. Ya bende iki saatlik bir şey gibiysem Savaşın hayatında?
Bence bu olay hiç iyi olmadı ya! Platonikken daha güzel işliyordu sanki. Yok yok saçmalama. Savaş Soyhan senin sevgilin. Ne platoniğinden bahsediyorsun sen?"Elen?" diye sordu Savaş.
Ne ben Eleni dısımdan mı söylemiştim? Umarım sabahtan beri konuştuklarımı, dışımdan söylememişimdir.
"Savaş! Ben ne zamandır dısımdan konuştum ya?" deyip umutla ona baktım. Çocuk hep benim salak olduğumu düşünüyordu zaten. İyice kanıtlamış oldum!
"Bugün yanına oturduğun Elen. Ya hani bizim sınıftaki." deyip kaşlarımı kaldırdım. Söyleyeceği şeyi merakla dinlemeye hazırlanıyordum.
"Korkma. İlksin." deyip yüzüne de küçük bir tebessüm yerleştirdi. Fazlasıyla utandığım için muhtemelen yanaklarım kıpkırmızıdır. Camı hafif aralayıp susmaya karar verdim. Kim bilir çocuk onları düşündüğümü nasıl anlamıştır?~~~
Neredeyse 45 dakika süren, oldukça sessiz yolculuğumuzun ardından, 'Bence Savaş beni kaçırıyor' düsüncesiyle yola baktım. Okulun yolları bunlar. Şaşkınlıkla izlemeye devam ettim tabi. Okulun otoparkına arabayı park ettikten sonra Savaş arabadan indi ama ben hâlâ inmedim.
Sonrada Savaşın beni arabada bırakabilecegi düsüncesi aklıma gelince hemen indim arabadan. Beni bırakmamıstı ama birkac adım atmıştı. Ona yetiştiğimde, bahçede gereksiz bir şekilde voleybol sahasında voleybol oynayan kızların Savaşı yiyecek gibi bakışlarına aldırış etmeden, Savaşın elinden tuttum. Elini çektirme ihtimalini düşündüğümden fazla sıkı tutmamıştım elini. Bu kızlara rezil olma niyetim hiç yok. Savaş o muazzam suratına küçuk bir tebessün kondurarak benim yüzüme baktı ve o da elimi tuttu. Hemde sıkıca. Bu hareketi oldukca müthiş olduğu için muhtemelen biraz sonra ellerim terleyecekti ve Savaş bu durumu görüp bile, benden ayrılabilirdi. Kimse elinden su gibi ter çıkan bir kızla beraber olmak istemezdi. Gerçi heyecandan ellerimde buz gibiydi ama olsun. Okulun kapısından içeri girdiğimizde, birkaç kişinin bakıslarına maruz kaldık. E haliyle okulun son 3 günü oldugundan hocalar, derste serbest bırakıyordu ve insanlar dışarı çıkıyordu. Yani okulun bahçesine. Savaş coolluğunu hiç bozmayarak yürürken ben heyecandan sürekli bir seylere takılıyordum. Tiyatro salonunun önüne inebildiğimizde, kapının önünde durduk. Savaş kapıyı açtı ve ilk benim girmemi bekledi. Arkamdan hemen o da geldiğinde, elimi yine tuttu. Salonda herkes toplanmıştı. Ne çabuk!
Demekki oyalanmak için yolculuk yapmıştık. Ya da başka bir şey. Gercekten neden o yola çıktığımızı bende bilmiyorum. Gamze yine Eren ve Zeyneple konuşurken önce Savaşa sonra bana ardından hemen ellerimize bakmıştı. O susunca Erende, sonra Zeynep, Mira falan derken salondakiler tek tek bize bakıp aralarında fısıldaşmaya başladılar. Savaş kimseyi susturmamış sadece elimi daha da sıkı tutmaya baslamıştı. Sevgili grubumuzun yanına gittiğimizde konuşma boyunca Gamzenin bakışları sinirimi bozmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNYARGI
Fiksi RemajaKilolarından hep nefret etmiş fakat onlardan bir türlü kurtulamamış bir genç kız, kimseyi tanımadığı bir şehre ailesi yüzünden giderse neler olur ? Bu kitap sevdiği adam için zayıflayan veya değişen bir kızı anlatmıyor. "Ben artık yaşamak istemiyor...