Eve gidince kısa süreli bir depresyona girmiştim. Ama yine aklıma gelen dahiyane fikirlerimden birini uygulamaya karar verip kendimi rahatlatmıştım. Bugün cumaydı, annem ve babam benim evden kaçmamdan sonra akıllanıp barışmışlardı. İkisi de beni kıramayacakları için şu an istediğim şeyi yapacaklardı. Buna eminim. İşte bunun için annemi aradım.
"Alo anneciğim, bu akşam ya Esini çağırayım diyorum, ya Esinlere gideyim ya da sizinle akşam bir şeyler yapalım. Ne dersin?" Dedim. Anneme bu denli tatlı dille konuştuğum zaman, beni hiç kırmıyordu ki. Tabiki yine kırmayacaktı.
"Bence akşam bir şeyler yapalım annecim." Dediğinde planımı uygulayabileceğim için gülümsedim.
"Tamam erken gelin, bende hazırlanıyorum. Öptüm." Deyip suratına kapattım. Yapacağım iki şey kalmıştı. Birincisi Esini arayıp Savaşın mekanını öğrenmek. İkincisi, güzel bir elbise bulmak, hafif makyaj yapmak, saçlarımı güzel bir şeyler yapmak.
Birincisinden başlayıp Esini aradım.
"Esin, sana çok kısa bir soru. Savaşın mekanı neresi? 10 saniyen var."
"Sağol Gizem. Bende iyiyim. Belli mekanı yok."
"Ne demek belli mekanı yok? Olması lazım. Açelyayı götürebileceği bir yerler?"
"Gizem emin değilim ama Waste Bar var, belki oraya gitmiştir diye düşünüyorum."
"Tamam ben araştırcam şimdi. Sana da çok teşekkür ederim. Hadi öptüm." Deyip Esininde suratına kapattım telefonu. Adında hayır yoktu. Ama içimde annemleri buraya gotursem kötü bir şey olmaz hissi vardı. İnternetten fotoğraflarına baktım, açıkçası korkunç bir yer gibi duruyordu. Annem ve babam giremezdi buraya. Bir insan neden kız arkadaşını buraya getirir ki? Her ihtimale karşı ben buraya uygun giyinmeye çalıştım, aman aman makyaj yapmaktan anlamazdım. Geçen sene Hilal eyeliner çekmeyi öğretmişti. Saçlarımı da biraz dağıtıp güzel bir şey yapmayı becermiştim. En azından ezik bir liseli gibi durmuyordum. Altıma siyah kot bir pantalon giydim. Üstüne siyah bir tişört tişörtün üstüne kot bir ceket altıma da siyah botlarımı. Herhangi bir kız giyse çok güzel olurdu bu kombin. Fakat bende kötü duruyor gibime geliyordu. Ama en azından okuldaki hallerimden iyiydi. Son defa aynada kendime bakıp aşağıya indim. Annemler de 15 dakika sonra geldiler. Onların hazırlanmalarını bekledim bide. Şu an onların dediklerini yaparsam gecede onlar benim dedigimi yapacaklardı.
Bir an önce evden çıkıp soğuk havaya aldırmadan yürüdüm. Annem de babam da günlük kıyafetleriyle çıkmıştı.
Babam annemin ve benim aramda durunca koluna girdim.
"17 buçuk yaşında biri olarak, sizce de artık bir bara gitmem gerekmez mi?"
İkiside aynı anda "gerekmez" dediler.
"Haa anladım. İlla sizden gizli gizli bir şeyler yapmalıyım."
"Kızım kendi ağzınla diyorsun. Daha 17 buçuk yasindasin. Çocuktun daha."
"Çok kırıldım anne. Ne çocuğu? "
Annemleri ikna etmek çok zordu kabul. Ama ikna edebilmistim. 2 saatimi falan almıştı bu. Sadece yarım saatliğine duracaktık, hicbir şey içmeyecektim. Amacım zaten 5-6 saat durup, içip, sarhoş olmak falan değildi. Bana kalsa gelmezdim bile. Amacım sadece Savaşı ve Açelyayı yoklamaktı.
İçeri girince annem ve babam saçma sapan bir ismi olan içecekten söylediler ben su bile almamıştım. Nolur bolmaz şimdi. Etrafa göz gezdirirken en köşede duran masada bakışlarımı sabitledim. Açelyayı gördüğüme eminim. Giydiği daracık ve kısacık elbisesinden tanımıştım onu da. Fiziği de iyi olunca ilgi çekiyordu. Ama Savaşı göremiyordum. Açelyayı burda bırakıp girmiş olabilir miydi? Olabilirdi. Yapmaması gerekirdi orası ayrı. Tekrar masaya baktığımda buraya ait olmadığımı düşündüm. Ben bu kızlar kadar rahat ve midesiz olamazdım, olmamalıydım.
"Anne! Gidelim. Lütfen." Dediğimde annemin 'ben haklıydım, benim sözümü dinlemedin' sözlerini bile dinlemeyi göze almıştım. Annem ve babam bile ortama ayak uydurabilirken ben, ben böyleydim işte. Benden genç falan olmazdı.
Çıkışa gidince babam kapıda duran adamlara selam verdi. Kapıda Savaşı görünce durdum birkaç saniye. Annemleri bekliyor gibi yapıp ona baktım. O da bana baktı. Yanıma baktı, anlam veremez gözlerle bana baktı. Bende ona bakıp gözlerimi kaçırdım. Sonra da içeri girmişti sanırım. Bir daha arkaya bakmamıştım.Annemler de gelince eve gittik. Annemin be babamın pişman olmam hakkında kısa süreli konuşmasından sonra odama girip yatağıma yattım.
Yattığımda düşündüğüm birkaç şeyden aklıma takılan şey yüzünden uyuyamamıştım. Tiyatroda hocaların bize verdiği zaman dolmuştu. Haliyle 50 kişiye verdiği zaman da bitmişti. Bizim fazladan 2 haftamız vardı çünkü. Tekrar tekrar hesabını yaparken gözlerim kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖNYARGI
Teen FictionKilolarından hep nefret etmiş fakat onlardan bir türlü kurtulamamış bir genç kız, kimseyi tanımadığı bir şehre ailesi yüzünden giderse neler olur ? Bu kitap sevdiği adam için zayıflayan veya değişen bir kızı anlatmıyor. "Ben artık yaşamak istemiyor...