BÖLÜM 7

324 17 0
                                    

Evin önüne geldiğimde, çantamdan anahtarımı aramaya başladım. Evden annemin sesini duyunca kapıya kulağımı dayayıp dinlemeye başladım. Annem ve babam ikiside bağırıyorlardı. Kavga ediyorlardı. Şaka gibi. Annem son kez bağırdıktan sonra artık kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum artık dayanamıyordum. Her bir gözyaşında bir adım daha evden uzaklaşıyordum. Nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım. Kendimi biraz daha iyi hissettiğimde durdum. Eminim burayı daha önce hiç görmemiştim. Kaybolmuştum. Ara sokaktı burası bir onu tahmin edebiliyordum.
~~~~
ESİNDEN
"Onur, dur lütfen. Durum bildiğin gibi değil."
Dediğimde Onur halâ benden kaçıyordu. Kim söylemişti Onura ondan hoşlandığımı?
"Gizem. Gizem mi söyledi?" Dedim, bunlar son çırpınışlarımdı.
"Git burdan ufaklık, canın acır. Bırak beni." Dediğinde kaldırıma çöküp ağlamaya başladım. Onur gitti, yüzüme bile bakmadan gitti.
Telefonumun melodisini duyunca sıçradım. Ohh rüyaymış. Yanımdaki masanın üstünden aldım telefonu. Numara yabancıydı. Saatin 12sinde kim neden arıyordu beni ?
"Efendim." Diye açtığımda sesimin kaba çıktığını düşündüm.
"E-Esin.. G-Gizem y-yanında mı.. k-kızım?"
Bu cümleyle birden ayılmıştım. Arayan her kimse sesi ağlamaklı ve kötü geliyordu.
"Hayır değil. Bir şey mi oldu Gizeme?"
"Bilmiyoruz kızım. Eve gelmedi. En son sabah gördük. Polise gittik, 24 saat geçmeden arama yapamayız dediler. En yakınlarına sorun dediler. Bizde okuldan bulduk numaranı. Nolur sana haber verirse bizi ara, olur mu?"
Bu defa bir erkek sesiydi. Panik yapan annesi olmalıydı. Annesinin aksine bu ses, yani sanırım babasının sesi daha sakin ve soğukkanlı çıkıyordu.
"Ben onu bulmaya çalışacağım. Siz endişelenmeyin." Dedim. Söz vermiş sayılırdım.
"Çok çok teşekkür ederiz kızım."
Bir şey demeyip telefonu kapattım. Yıllardır aklımın bir köşesine kazıdığım, bu zamana kadar hiçbir işe yaramamış, ama tam olarak şu an işe yarayacak numarayı tuşladım. Birkaç saniye numarayla bakıştım. Gelse bir cesaret, çok iyi olacaktı. Bunu yapmalıydım, en azından Gizem için. Ve o beklenen cesaret bir anda geldiğinde, 'ara' tuşuna bastım. 5.çalışta açtı telefonu.
"Alo!" Dedi.
"Onur, Savaşın numarası lazım."
"Anlamadım."
"Savaşın numarası lazım. Hemde acil."
"Neden?"
"Bak çok uzun. Sen numarayı ver. Yemin ederim amacım kötü bir şey değil."
"Kim olduğunu bilmiyorum, gecenin bir yarısı beni arayıp Savaşın numarası lazım diyorsun. Nedenini soruyorum çok uzun diyorsun. Sana numarayı veremem."
"Lütfen, bir numaradan ne yapabilirim ki? Savaşın numarası herkeste yok mu zaten? Bir şey olmayacak söz veriyorum."
"İkna olmadım."
"Bak, arkadaşım kayıp. En son Savaşlaydı diye düşünüyorum. Savaşa sormam lazım. Anne ve babası korkuyorlar. Arkadaşımı bulmamız lazım."
"Savaşın numarasını mesaj atayım. Arkadaşını bulursanız bana da haber ver."
"Çok teşekkür ederim. Tamam haber veririm."
"Bu arada numaranı kaydedeyim. Kimsin sen ?"
Bu an benim için en zoruydu. İç çektim.
"Esin."
"Tamam. İyi geceler."
"Sanada."
Telefonu kapsadığından 10 saniye sonra mesaj geldi. Mesajdaki numarayı aradım hemen.
Telefonu açmıyordu. Savaş işte bu ne bekliyordum ki? 5.aramamın sonlarında açtı
"ALO" deli gibi bağırıyordu. Arkadan gelen müzik sesi, birkaç kahkaha sesi benim çıldırmama yeterli olmuştu.
"Savaş, hemen bulunduğun yerden çıkıp beni dinle lütfen."
"NEE?"
Tabi ya, bu gürültüde benim sesimi nasıl duysun? Annemin uyanmaması için balkona çıktım. Bu sefer biraz öncekine oranla daha fazla bağırarak cümleyi yineledim. Sanırım dedigimi yaptı, sesler biraz daha azalınca,
"Savaş, Gizem kayıp. Onu en son ne zaman gördün?"
"Gizem kim ya?"
Aslında Gizemi unutmuş olma imkanı imkansızdı. Sanırım içmişti ve kafayı bulmuştu.
"Bak şimdi Savaş git bir çorbamı içeceksin kahvemi bilmiyorum bir şey iç ve ayıl. Gizem şu tiyatroda olan, yeni gelen kız. Onu en son ne zaman gördüğünü hatırla ve onu bulmamızda bize yardım et."
~~~
GİZEMDEN
Kafamı sağa doğru çevirdiğimde bana doğru yaklaşan, 18li yaşlarda, üstünde yırtık bir pantolon bulunan, üstünde gri bir tişörtü olan çocuğa baktım. Gelip yanıma oturunca ona şaşkınlıkla baktım. Bu yaşlarda birinin bu cüssede bir kıza bir şey yapması, öldürmesi falan imkansız sayılırdı. Yapsa bile umrumda değildi. Ölünce canımın acısı geçecekti nasıl olsa. Bunları düşünmeyi bıraktıran o cümlesini çok komik buldum.
"Para var mi?"
Kısa süreli bir gülmeden sonra, eski ciddiyetimi takındım.
"Sana neden para vereyim?"
"Kızım ihtiyacım var ya."
"Param var ama parayı aldıktan sonra bana bir şey yapmayacağının garantisi yok."
"Neden parayı aldıktan sonra sana bir şey yapayım?"
"Para sana yetersiz gelebilir. Belki çantada daaha fazla vardır diye bir şey yapabilirsin. Ya da seni polise şikayet etmemem için beni öldürebilirsin."
"Fazla polisiye roman okuyorsun."
"Zeki çocuk."
"Versene para."
Aslına bakarsak çocuğun para dilenecek bir tipi yoktu. Hatta konuşması, hareketleri, giyinişi onu varlıklı biri gibi bile gösteriyordu.
"Benim bundan çıkarım ne olacak?" Dedim. Gözlerini kısarak, daha doğrusu korkutucu olmaya çalışarak
"Ölmeyeceksin." Dedi.
"Hadi ama zaten beni öldürmeyecektin."
"Fikir aklıma yattı ama." Dedi, resmen benimle oynuyordu, dalga geçiyordu. Ama komik birine benziyordu. En önemlisi ön yargıyla yaklaşmıyordu. Sırıttım.
"Neden buradasın?" Dedi. Sanırım bu 5 dakika çocuğa bir şey söylemediğim içindi.
"Çok uzun."
"Bende uzun hikayeleri severim." Dediğinde her şeyi anlattım. Bir daha nerede görecektim çocuğu zaten. Hiç tanımadığım birine olayı anlatmak güzel bir şeydi. En azından olaylar hakkında yorum yaparken objektif davranıyordu. Tarafsızdı.
"Annenler merakından ölmüşlerdir ama."
Dedi.
"Var ya annem şehrin yarısını ayağa kaldırmıştır." Dedim sırıtarak.
"Barış." Dedi.
"Kimle?"
"Adım Barış." Dediğinde gülmeye başladım. Nedensizce aklıma Savaş gelmişti. Savaş ve Barış birbirlerine o kadar zıt karakterler ve isimlerdiki....
Gülmem durunca
"Gizem." Dedim.
15 dakika daha konuştuktan sonra beni güvenilir yerlere götürebileceğini söyledi. Sokakta tanıştığım birine nasıl güvenip, onun güvenilir dediği yerlere gidebilirdim ki? O yüzden bu tekliflerini reddedip teşekkür etmiştim. Biraz da olsa beni rahatlatmıştı, unutturmustu olayları. Gideceğini söylerken de ona vicdanen bir baskı yapıp beni öldürmemesi hakkında ufak bir konuşma yapıp söz verdirtmiştim. Gittiğinden sonra ise 7 dakika ne yapmam gerek hakkında iç sesimle ufak bir konuşma yaptık. Bir araba sesi duyup, ışığı gözlerimi alınca biraz da olsa korkmaya başladım tabi. Başıma iş almıştım.

ÖNYARGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin